Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/198 E. 2018/260 K. 28.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/198
KARAR NO : 2018/260
KARAR TARİHİ : 28.12.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 5. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 24-1148

Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesince 07.11.2012 tarih ve 24-1148 sayı ile sanığın aynı suçtan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.05.2014 tarihli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 14.12.2016 tarih ve 11897-9515 sayı ile;
“Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, o yer Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 tarih ve 2011/ Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,’ hükmüne yer verilmiştir.
Şikâyetçilerin ikamet ettikleri …. Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı olan sanığın, yöneticilik yaptığı tarihlerde apartman sakinlerinden toplam 23.804,70 TL aidat topladığı, 29.06.2008 tarihinden 05.08.2009 tarihine kadar su kullanım bedeli olarak İz-Su şirketine toplam 23.820,63 TL ödemede bulunduğu, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda şikâyetçilerin şikâyet ettikleri tarih itibarıyla sanığın yöneticisi olduğu apartmanın İz-Su’ya 26.924,74 TL su borcu bulunduğu, şikâyet tarihinden sonra 05.08.2009 tarihinde İz-Su’ya sanık tarafından 10.230,05 TL ödeme yapıldığı, İz-Su Torbalı Şube Müdürlüğünün 10.08.2009 tarihli yazısına göre, Kooperatifin İzsu’ya 16.694,64 TL su borcu kaldığı, sanığın 27.04.2009 son ödeme tarihli 5.776,50 TL miktarındaki su faturasını son ödeme tarihinde Kooperatif kasasında karşılayacak miktarda 6.978,79 TL para bulunmasına rağmen, yine 26.05.2009 son ödeme tarihli 3.844,90 TL miktarındaki su faturasının son ödeme tarihinde bu miktarı karşılayacak şekilde Kooperatif kasasında 8.043,79 TL para bulunmasına rağmen her iki fatura bedelini son ödeme gününde yatırmadığı, 608,62 TL gecikme zammı ile birlikte her iki faturanın toplamını 05.08.2009 tarihinde 10.230,05 TL olarak İz-Su’ya ödediği, bu şekilde yöneticisi olduğu apartmanda oturan müştekilerden topladığı su bedellerini süresinde İz-Su’ya yatırmayarak şikâyetçilerin şebeke suyunun İz-Su şirketi tarafından kesilmesine ve kişilerin mağduriyetine neden olduğu iddia edilen olayda;
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62/3. maddesine göre, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin kamu görevlileri gibi cezalandırılacağının hüküm altına alındığı dikkate alınarak, eylemin, TCK’nın 257. maddesinde öngörülen görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığı anlaşılmakla,
İddianamedeki anlatım ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesinin Yüksek (5.) Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince de 12.07.2018 tarih ve 11206-5320 sayı ile;
“…İddianame içeriğine, sevke, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6572 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen geçici 14. madde uyarınca oluşturulan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından hazırlanan ve 24.01.2014 tarih ve 2014/1 sayılı kararına ve tebliğnamenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi ve sanığın suç tarihinde kamu görevlisi olmayıp apartman yöneticisi olmasına göre, temyiz incelemesi yapma görevi Yüksek 15. Ceza Dairesine ait bulunduğu”,
Gerekçeleriyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.

CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 5. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. maddesinin (a) bendi; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanunu’nun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
11.05.2014 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “…Şikâyetçilerin ikamet ettikleri …. Konut Yapı Kooperatifi A/Blok yöneticisi olan şüphelinin yöneticilik yaptığı tarihlerde apartman sakinlerinden toplam 23.804,70 TL aidat topladığı, 29.06.2008 tarihinden 05.08.2009 tarihine kadar su kullanım bedeli olarak İz-Su şirketine toplam 23.820,63 TL ödemede bulunduğu, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda şikâyetçilerin şikâyet ettikleri tarih itibarıyla şüphelinin yöneticisi olduğu kooperatifin İz-Su’ya 26.924,74 TL su borcu bulunduğu, şikâyet tarihinden sonra 05.08.2009 tarihinde İz-Su’ya şüpheli tarafından 10.230,05 TL ödeme yapıldığı, İz-Su Torbalı Şube Maüdürlüğünün 10.08.2009 tarihli yazısına göre Kooperatifin İz-Su’ya 16.694,64 TL su borcu kaldığı, şüphelinin 27.04.2009 son ödeme tarihli 5.776,50 TL miktarındaki su faturasını son ödeme tarihinde Kooperatif kasasında karşılayacak miktarda 6.978,79 TL para bulunmasına rağmen yine 26.05.2009 son ödeme tarihli 3.844,90 TL miktarındaki su faturasının son ödeme tarihinde bu miktarı karşılayacak şekilde Kooperatif kasasında 8.043,79 TL para bulunmasına rağmen her iki fatura bedelini son ödeme gününde yatırmadığı, 608,62 TL gecikme zammı ile birlikte her iki faturanın toplamını 05.08.2009 tarihinde 10.230,05 TL olarak İz-Su’ya ödediği, bu şekilde yöneticisi olduğu apartmanda oturan müştekilerden topladığı su bedellerini süresinde İz-Su’ya yatırmayarak şikâyetçilerin şebeke suyunun İz-Su şirketi tarafından kesilmesine neden olduğu, bu şekilde şüphelinin hizmet ilişkisinden kaynaklanan ve İz-Su’ya ödemek amacıyla topladığı su bedelleri faturasını zamanında İz-Su’ya teslim etmeyerek kişilerin mağduriyetine neden olduğu…” şeklinde anlatılması ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Üyelerin titizlik derecesi ve sorumlulukları” başlıklı 62. maddesinin 3. fıkrasının “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunların suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır.” hükmü karşısında sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı kabul edilmeli; temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca bu suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 5. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir. İddianamede anlatılan eylemin gerçekte hangi suçu oluşturacağı ise temyiz incelemesi sonucu belirlenecektir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 12.07.2018 tarihli ve 11206-5320 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.