Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2018/1 E. 2018/63 K. 02.05.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2018/1
KARAR NO : 2018/63
KARAR TARİHİ : 02.05.2018

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 7. Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 12.10.2012
Sayısı : 101-277

Sanıklar … ve … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında sanık …’in beraatine, sanık …’in mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hükümlerin sanık … ve katılan … Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen geçici 14. madde uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından kabul edilerek, 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 8 sayılı iş bölümü kararı nedeniyle, Yargıtay 15. Ceza Dairesince verilen ve Daire Başkanı tarafından imzalanan 10.02.2015 gün ve 10666-12039 sayılı gönderme kararıyla dosyanın gönderildiği Yargıtay 23. Ceza Dairesinin, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 gün ve 398 sayılı Kararı ile kapatılması üzerine, anılan kararın (d) bendi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 10.10.2017 gün ve 1697-19791 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararının Yargıtay Ceza Daireleri İş bölümünü düzenleyen II numaralı bölümün ortak hükümler başlığının 3. bendinde, ‘daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından ise mahkûmiyet kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır’ hükmüne yer verilmiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre; tebliğnamenin 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenmiş olması nedeni ile görev hususunda iddianame yerine geçen görevsizlik kararının dikkate alınması gerektiği ve burada sanıkların iştirak halinde sahte belgelerle katılan bankadan kredi çekilmesini temin ettiklerinden bahisle eylemlerinin 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160. maddesinde düzenlenen ‘Zimmet’ suçu ve 5237 sayyılı TCK’nın 207. maddesinde düzenlenen ‘özel belgede sahtecilik’ suçu şeklinde nitelendirilmiş olması karşısında,
İddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme ile mahkeme kabulündeki anlatıma göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi 7. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğu”
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesince de 18.12.2017 gün ve 12772-11092 sayı ile;
“5411 sayılı Yasanın 160. maddesinde düzenlenen bankacılık zimmeti suçu; banka görevlisinin, görevi sebebiyle kendisine devredilmiş malı, kendisinin ya da üçüncü kişinin zimmetine geçirmesi şeklinde tanımlanan suç olup, suçtan zarar gören banka, suçun konusu da bankaya ait maldır.
Yine aynı Kanunun 162. madde gereği bu suçtan soruşturma ve kovuşturma yapılması ilgili banka yada BDDK’nun yazılı başvuruda bulunmasına bağlı olup, bu başvuru muhakeme şartıdır.
Somut olayda; banka ve kurumun yazılı başvurusu ve şikâyeti olmadığı gibi banka malına karşı işlenmiş bir eylem nedeniyle dava açılmadığı iddianamede suçtan zarar görenin gerçek kişi niteliğindeki müşteki olduğunun belirtildiği görülmekle;
İddianamedeki sevk ve nitelendirmeye, hükmün konusuna göre 27.01.2017 tarih ve 29961 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun işbölümüne ilişkin 20.01.2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararlarına göre, inceleme görevi Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesine ait bulunduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 7. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. maddesinin a bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13. maddenin 5. fıkrasında; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
Tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “Şikâyetçi …, hakkında ek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilen Mehmet Acar’ın sahibi olduğu, Eyüp Öner Döngör’ün ise sorumlu müdür olduğu Şanlıurfa ilinde faaliyet gösteren Citroen bayine arakadaşı tanık …’e kefil olmak amacı ile kendisi adına ikametgah senedi, maaş bordrosu ve nüfus cüzdan sureti teslim etmiştir. Suç tarihi olan 2008 yılında bu işyerinde müşterilere araç kredisi işlemlerini bankalardan takip işini yapan şüpheli … bu belgeler ile … Şanlıurfa Şubesine kendi adına kredi başvurusunda bulunmuş ve müştekiyi de kendisine kefil olarak göstermiştir.
Şüpheli … adına … tarafından verilen adli emanetin 2009/472 sırasında kayıtlı kredi sözleşmesinde, şikâyetçi kefil olarak yazılmış kefil hanesini de şüpheli … imzalayarak kendi adına kredi çektiğinden şikâyetçiyi 14.401.08 Lira zarara uğratmıştır. Bu zarar soruşturma aşamanda şüpheli … tarafından giderilmemiştir.
Kredi işlemlerini … Şanlıurfa Şubesinde suç tarihinde çalışan şüpheli … yapmış olup, şüpheli …, kefil adına şüpheli …’in imza atmasına göz yumarak …’in eylemine iştirak etmiştir…” şeklinde anlatılması karşısında sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı kabul edilmelidir. Bu suça ilişkin temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca Yargıtay 15. Ceza Dairesine ait bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay 7. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 10.10.2017 gün ve 1697-19791 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 02.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.