Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2017/53 E. 2017/73 K. 19.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2017/53
KARAR NO : 2017/73
KARAR TARİHİ : 19.04.2017

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 21. Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 16.07.2010
Sayısı : 83-351

Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan ve yalan tanıklık suçlarından cezalandırılmaları talebiyle açılan kamu davasında Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesince 16.12.2008 gün ve 150-1224 sayı ile sanık …’ün eyleminin nitelikli dolandırcılık suçunu oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 16.07.2010 gün ve 83-351 sayı ile sanık …’ün resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından, sanıklar … ve …’ın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir.
Hükmün sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 09.12.2014 gün ve 4017-20769 sayı ile;
“6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle, 04.02.1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinde yapılan değişikliğin, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak ve söz konusu Kanun değişikliğine göre, ‘Ceza dairelerinde, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde; mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır, çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
16.07.2010 tarihli kararda, sanık …’ün 5237 sayılı TCK’nın 204/1-3 ve 158/1-d maddeleri gereğince kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge hakkında sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık, sanıklar …, …’ın kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge hakkında sahtecilik suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiş olmakla,
İncelenen dosya içeriğine göre; temyiz incelemesine konu suçlardan resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 204/1-3 maddesinde üç yıldan yedi yıl altı aya kadar hapis; nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı Kanun’un 158/1-d maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
Mahkûmiyet kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Kanununun değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğu”
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.02.2015 gün ve 22360-22001 sayı ile, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun işbölümüne ilişkin 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı gereği dosyanın Yargıtay 21. Ceza Dairesine tevdi edildiği, Yargıtay 21. Ceza Dairesince de 20.02.2017 gün ve 9361-818 sayı ile;
“2297 sayılı Yargıtay Yasasının 6110 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinde ‘Ceza Dairelerinde, Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.03.2010 tarihli iddianamesi ile sanığın suç tarihi olan 30.12.2008 günü, Ahmet Gökçek adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı ve şirket karar metni ile Akbank’a giderek şirket hesabından para çektiğinin iddia olunması karşısında; 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d ve 204/1. maddelerinde öngörülen ‘resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık’ suçları tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki anlatıma, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu” gerekçeleriyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 21. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen, tebliğname tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6110 sayılı Kanunla değişik14. maddesinde;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede ve iddianame yerine geçen görevsizlik kararında eylemin; “Sanık …’ün Gaziantep 2. Asliye Hukuk mahkemesine 14.03.2008 tarihinde dava açarak baba isminin Hüseyin Hakkı olduğunu, ancak tapu kaydında isminin yalnızca Hüseyin olarak yazıldığını iddia edip Asliye Hukuk Mahkemesinde tanık olarak dinlenen diğer sanıklar Burhan Akdağ ve …’ın beyanları doğrultusunda dedesinin isminin Hüseyin Hakkı olarak düzeltildiği, bunun üzerine sanık … Hakkı’nın Şahinbey ilçesi Dumlupınar mah. 1177 ada 140 ve 141 no’lu gayrimenkullerin mirasçısı olduğu ve söz konusu parselleri sattırarak gelirini aldığı…” şeklinde anlatılıp nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Tebliğname tarihinin 31.01.2013 olduğu göz önüne alındığında, temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılan nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d maddesinde iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezası; resmi evrakta sahtecilik suçunun yaptırımı ise aynı Kanunun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olup, TCK’nun 204/3. maddesinin temel ceza değil artırım içerdiği, ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde artırım maddelerinin dikkate alınamayacağı hususları göz önüne alındığında, nitelikli dolandırıclık suçunun müeyyidesi, resmi evrakta sahtecilik suçundan fazla olduğundan, hükmü temyizen inceleme görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan işbölümü kararı uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçunu temyizen incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 21. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 09.12.2014 gün ve 4017-20769 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.