Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2017/38 E. 2017/58 K. 19.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2017/38
KARAR NO : 2017/58
KARAR TARİHİ : 19.04.2017

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 5 ve 15. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 10.12.2009
Sayısı : 551-1457

Sanıklar … ve … hakkında görevi kötüye kullanma suçuna teşebbüs, sanık … hakkında dolandırıcılığa teşebbüs suçundan cezalandırılmaları talebiyle açılan kamu davasında, yapılan yargılama sırasında Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesince sanıkların eylemlerinin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle; Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesince de sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nun 257/3. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma veya aynı Kanunun 255. madddesinde düzenlenen nüfuz ticareti suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 31.03.2009 gün ve 2137-3974 sayı ile; Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesince 10.12.2009 gün ve 551-1457 sayı ile; sanık …’ün dolandırıcılık suçuna teşebbüsten, sanıklar … ve …’ın nüfuz ticareti suçuna teşebbüsten mahkûmiyetlerine hükmedilmiştir.
Hükümlerin sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.10.2012 tarihli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 26.02.2014 gün ve 13769-2093 sayı ile;
“İddianame içeriğine, sevke, temyizin kapsamına, en ağır suçun dolandırıcılık olmasına ve Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre temyiz incelemesi yapma görevi Yüksek 15. Ceza Dairesine ait bulunduğu”
Yargıtay 15. Ceza Dairesince de 26.01.2017 gün ve 8137-1056 sayı ile;
“6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle, 04.02.1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişikliğin, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak ve söz konusu Kanun değişikliğine göre, ‘Ceza dairelerinde, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde; mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır, çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre; temyiz incelemesine konu suçlardan yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunun cezası, suç ve tebliğname tarihinde 5237 sayılı TCK’nın 255/1 maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı Kanun’un 157/1 maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
Mahkûmiyet kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (5) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu “
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 5 ve 15. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
23.10.2012 günlü tebliğname tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 2797 sayılı Kanunun, 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesindeki; “Ceza dairelerinde; Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” düzenlemesi gözetildiğinde ve iddianamede yargılama konusu eylemler “Almanya ülkesinde yaşayan müşteki Mehmet’in babasının vefatı ile mirasçılık belgesi almak üzere Türkiye’ye ilimize geldiği, burada ilgili davayı açabilmek için adliye arkasında dilekçe yazmakta olan şüpheli …’e bir dilekçe yazdırdığı, şüpheli Harun’un ilgili kararı kendisinin alabileceğini söyleyerek müştekiyi adliyeye getirdiği, müştekiyi yanından uzaklaştırdıktan sonra işini hallediyormuş gibi adliye personeli ile görüşüp daha sonra da müştekiden bu şekilde yarattığı olumsuzluk ve hile ile yazdığı dilekçe parasından daha fazla para alabilmek için dolandırıcılık kastı ile müştekiyi kandırabilmek ve kararın hemen alınmasının temini için adliye çalışanlarına para vereceğinden bahisle ‘Bu iş sana tuzluya patlayacak’ diyerek para istediği, fakat müştekinin bu parayı kendisine vermemesi üzerine icra hareketlerine başlayan şüpheli Harun’un eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı,
Müşteki dava dilekçesinin mahkemeye verilmesi üzerine duruşma tarihinde mahkemeye giderek aynı gün mirasçı belgesini almak istediği, fakat mahkemenin iş yoğunlu nedeni ile aynı gün bu belgeyi alamayınca bir şikâyette bulunmak için Cumhuriyet Başsavcı makamı önüne geldiği, burada da adliyemizde hizmetli olarak görev yapan Barış (Genez) Çınar ve … müştekiyi yanlarına çağırarak talebini sordukları, müştekinin durumu anlatması üzerine bu konuda adliye çalışanı olmaları nedeni ile yardımcı olabileceklerini belirterek müştekiyi alarak Sulh Hukuk Mahkemelerinin bulunduğu binaya götürdükleri, burada da bu iki şüpheli müştekinin işini halletme bahanesi ile mahkeme çalışanları ile görüştükten sonra, müştekinin yanına gelip kararın bir gün sonra yazılacağını fakat bunun karşılığında iki adet cep telefonu istediklerini beyan ettikleri, müştekinin cep telefonu vermek istemediğini beyan etmesi üzerine 300 Liradan başlayarak en son 150 Lira olmak üzere müştekiden para istedikleri, müştekinin de mecbur kalarak parayı vereceğini beyan etmesi üzerine bir gün sonra buluşmak üzere anlaştıkları, bunun üzerine 26.10.2007 tarihinde şüpheli Barış’ın kararı vererek müştekiden parayı alabilmek için mahkeme kalemine gidip kararı elden aldığı, fakat olayla ilgili müştekinin Cumhuriyet Başsavcılığımıza gelerek şikâyetçi olması üzerine istedikleri parayı alamayacaklarını anlayınca kararı götürüp mahkemesine teslim ettikleri, böylece eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı, adliye çalışanı olan iki şüphelinin görevleri gereği şikâyete gelen müştekiyi ilgili yerlere yönlendirmek yerine, işi kendilerinin halledebileceğini söyleyerek ekonomik çıkar elde edebilmek için para istemeleri karşısında görevlerini kötüye kullandıklarının anlaşıldığı” biçiminde anlatılmış olup, sanıklar hakkında basit dolandırıcılığa teşebbüs ve nüfuz ticareti suçuna teşebbüsten kamu davası açıldığı kabul edilmelidir. İddianamede anlatılan eylemin gerçekte hangi suçu oluşturacağı ise temyiz incelemesi sonucu belirlenecektir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanun ile değişik 14. maddesi uyarınca hazırlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 09.02.2012 gün ve 2012/1 sayılı iş bölümünün ortak hükümler başlıklı 5. maddesinde “Eylemlerin nitelendirilmesine ve suçların unsurlarının değiştirilerek başka bir suça dönüştürülmesine ilişkin olarak yeni düzenleme yapılması halinde, görevin belirlenmesinde yeni adlandırmaya itibar edilecektir.” hükmü de göz önünde alındığında 5237 sayılı TCK’nun 255. maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası öngörülen nüfuz ticareti suçunun müeyyidesi, aynı Kanunun 157/1. maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası öngörülen dolandırıcılık suçunun müeyyidesinden daha ağır olduğundan, temyiz incelemesinin nüfuz ticareti suçuna ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 5. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 26.02.2014 gün ve 13769-2093 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 5. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.