Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2017/353 E. 2017/373 K. 26.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2017/353
KARAR NO : 2017/373
KARAR TARİHİ : 26.12.2017

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 11. Ceza
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 20.03.2012
Sayısı : 440-60

Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.
Hükümlerin katılan vekili ve sanık … müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 21.12.2015 gün ve 19119-32420 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 tarih ve 2011/Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.
Serbest muhasebeci olarak çalışan sanık …’ın işyerinde çalıştırdığı diğer sanıklarla ilgili olarak herhangi bir hizmet akdi olmadan işe giriş bildirgeleri tanzim ederek Sosyal Sigortalar Kurumuna ibraz ettiği, diğer sanıklardan da aldıkları sağlık hizmeti sebebiyle kurum zararına sebebiyet verdikleri, böylece sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Sanık …’ın, suç tarihinde serbest muhasebeci olduğu ve bu sanığın diğer sanıklarla fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek gerçeğe aykırı olarak sigortalı işe giriş bildirgesi düzenlemesi eyleminin, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 2-A maddesinde belirtilen ‘Muhasebecilik ve Mali Müşavirlik mesleğinin konusu’ kapsamındaki işlerden olduğunun anlaşılması karşısında, aynı Kanunun 47. maddesi aracılığıyla 5237 sayılı TCK’nun 204/2. maddesindeki suçunu oluşturacağı belirlenmek suretiyle yapılan incelemede;
İncelenen dosya içeriğine göre;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunun cezasının, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nun 204/2 maddesinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis; nitelikli dolandırıcılık suçunun cezasının ise 5237 sayılı TCK’nun 158/1-e maddesi uyarınca üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki anlatım ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesinin Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 02.11.2017 gün ve 9984-7417 sayı ile;
“Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 2016/299 sayılı kararına, iddianamedeki nitelendirmelere ve sevk maddelerine, temyizin kapsamına, tebliğname tarihine ve Yargıtay Kanununun 14. maddesinde 6545 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce yürürlükte olan 20.01.2013 tarih ve 2013/1 sayılı işbölümüne göre, temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” biçiminde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
08.07.2013 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “Şüpheli … adına Hasanefedi Mahallesi 1919…. adresinde kurulu muhasebe bürosunda, gerçek ve fiili olarak çalışmayan şüpheliler …, ……, …, şüpheli … ve …’un çocukları… şüpheli … ve …’nin çocukları …..’in çocukları….. çocukları… Sosyal Güvenlik Yasasının getirdiği imkânlardan yararlanabilmesi için gerçeğe aykırı olarak sigortalı gösterildikleri, o tarihlerde sigortalı gösterilenlerin fiilen iş yerinde olmamasına rağmen şüphelilerce ya da şüphelilerin bilgisi dahilinde iş yerinde varmış gibi gösterilerek sahte belge düzenlenip müşteki kurum dolandırılmış ise de; sağlık yardımlarından faydalanma imkânının bulunmaması nedeniyle kurum zararının oluşmadığı…” şeklinde anlatılarak nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Tebliğname tarihinin 08.07.2013 olduğu göz önüne alındığında, temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılan nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nun 158/1-e maddesinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası; özel belgede sahtecilik suçunun yaptırımı ise aynı Kanunun 207/1. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olup, nitelikli dolandırıcılık suçunun müeyyidesi, özel belgede sahtecilik suçundan fazla olduğundan, hükmü temyizen inceleme görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan iş bölümü kararı uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçunu temyizen incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir. Eylemin gerçekte hangi suçu oluşturduğu ise görevli Özel Direce yapılacak temyiz incelemesi sonucunda belirlenebilecektir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 21.12.2015 gün ve 19119-32420 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 26.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.