Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2017/241 E. 2017/261 K. 13.07.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2017/241
KARAR NO : 2017/261
KARAR TARİHİ : 13.07.2017

2017/Bşk-241 2017/261 2016/400887

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 19. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 12.12.2014
Sayısı : 570-708

Özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından hükümlü …’in mahkûmiyetine ilişkin, İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.12.2011 gün ve 570-708 sayılı hüküm temyiz edilmeksizin 30.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Hükmün kesinleşmesinden sonra 5809 sayılı Kanunda değişiklik yapılması nedeniyle hükümlü tarafından uyarlama talep edilmesi üzerine İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince 26.03.2014 gün ve 570-708 sayı ile; özel belgede sahtecilik suçu yönünden 5809 sayılı Kanunun lehe olduğu değerlendirilerek hükümlüye ön ödeme teklifinde bulunulmasına, dolandırıcılık suçu yönünden ise cezanın infazının devamına karar verilmiştir.
İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince 12.12.2014 gün ve 570-708 sayı ile de; hükümlünün ön ödeme teklifinin gereğini yerine getirmediği gerekçesiyle özel belgede sahtecilik suçu yönünden yapılan uyarlama gereğince 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununa aykırılık suçundan aynı Kanunun 63/10 ve TCK’nun 52/2. maddeleri uyarınca verilen doğrudan 1.320 Lira adli para cezasına ilişkin hüküm kesin nitelikte olması sebebiyle mahkemece kesinleştirilerek infaza verilmiştir.
Yerel mahkemenin 08.12.2011 gün ve 570-708 sayılı asıl kararına karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 16.12.2015 gün ve 83477 sayılı yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 27.01.2016 gün ve 415118 sayı ile her iki suçtan kurulan mahkûmiyet hükmünün de bozulması istemiyle kanun yararına bozma talebinde bulunulması üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesince 24.03.2016 gün ve 4572-3452 sayı ile;
“İnceleme konusu olayda; İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2011 tarihli, 2010/570 Esas, 2011/708 Karar sayılı ilamı ile hükümlü hakkında ‘katılanın kimlik bilgilerini kullanarak 4 adet sahte Avea abonelik sözleşmesi tanzim ettiği ve bu sözleşmelere konu hatların kullanım ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle katılan aleyhine icra takipleri başlatılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle’ özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur. Bilahare mahkemece, hükümden sonra yürürlüğe giren ve özel belgede sahtecilik suçu bakımından hükümlünün lehine düzenlemeler içeren 5809 sayılı Kanunun 56/4. maddesi uyarınca hükümlünün hukuki durumu yeniden değerlendirilmiş ve 12.12.2014 tarihli ek karar ile hükümlü hakkında özel belgede sahtecilik eyleminden dolayı 5809 sayılı Kanunun 63/10 maddesi uyarınca neticeten kesin nitelikte 1.320 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak ise bu suça ilişkin herhangi bir yasa değişikliği olmadığından bahisle ayrıca bir hüküm tesis edilmemiştir. Kanun yararına bozmaya getirilen hükümde artık TCK’nun 207. maddesi uyarınca kurulmuş bir hüküm kalmamıştır. Bu durumda, kanun yararına bozma talebinde ileri sürülen gerekçe de nazara alındığında, talebin incelenebilmesi için hükümlü hakkında verilen 12.12.2014 tarihli ek kararın da incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, hükümlü hakkında verilen 12.12.2014 tarihli ek karar yönünden de kanun yararına bozma isteminde bulunulması hususunun takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmiştir.
Özel Dairece belirtilen nedenler doğrultusunda Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce, yerel mahkemenin 12.12.2014 gün ve 570-708 sayılı ek kararına yönelik olarak da kanun yararına bozma talebinde bulunulması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.01.2017 gün ve 400887 sayılı ihbarnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 13.03.2017 gün ve 14678-7386 sayı ile;
“Kanun yararına bozulması talep edilen 12.12.2014 tarihli ek kararın, uyarlama talebi üzerine özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün iptali ile hükümlünün 5809 sayılı Kanunun 63/10. maddesi uyarınca cezalandırılmasına ilişkin olduğu ve dolandırıcılık suçundan kurulan bir hükmün bulunmadığının anlaşılması karşısında; 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle, 04.02.1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinde yapılan değişikliğin, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ve bu kanun değişikliğine göre, ‘Ceza dairelerinde, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde; mahkûmiyetlerde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır’ hükmüne yer verilmiş olunması ile 26.02.2016 tarih ve 29636 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun işbölümüne ilişkin 12.02.2016 tarih ve 2016/1 sayılı kararına göre, kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin Yargıtay 19. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 19. Ceza Dairesince de 29.05.2017 gün ve 3022-5045 sayı ile;
“Kanun yararına bozmaya konu dosyanın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca öncelikle Yargıtay Yüksek 15. Dairesi Başkanlığına gönderildiği, inceleme üzerine 15. Ceza Dairesince 13.03.2017 tarihinde verilen 2017/14678 E. – 2017/7386 K. sayılı kararda özetle; kanun yararına bozulması talep edilen İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.12.2014 tarihli ek kararının, 5809 sayılı Kanun’un 63/10 maddesi kapsamında verilen bir mahkûmiyet hükmü içerdiği, kararda ‘dolandırıcılık’ suçuna dair bir hükmün bulunmadığı anlaşıldığından inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle, ‘görevsizlik kararı’ verildiği görülmüştür.
Dosya incelendiğinde, aynı tarihte aynı mağdur adına, rızası dışında (4) ayrı faturalı abonelik sözleşmesi oluşturan ve kullanıcı borcunun icra takibine konu olmasıyla birlikte mağduriyete yol açan sanık hakkında 08.12.2011 tarihinde verilen kararla; özel evrakta sahtecilik suçundan TCK’nun 207/1 gereği neticeten 2 yıl hapis, basit dolandırıcılık suçundan ise TCK’nun 157/1 gereği neticeten 4 yıl hapis ve 80.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına dair hüküm kurulduğu görülmektedir. Sanık hakkında ayrı ayrı kurulan her iki hükmün de TK’nun 21. maddesine göre akrabasına yapıldığı ve temyiz edilmeksizin, dolayısıyla Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Sanığın hükümlü bulunduğu cezaevinden müteaddit defalar kararı veren mahkemeye gönderdiği dilekçelerle, hakkında verilen cezaların haksız olduğundan yakındığı, nihayet kararı veren mahkemece 26.03.2014 tarihli ‘ek karar’ ile ‘evrakta sahtecilik suçu’ yönünden; kurulan hükmün infazının durdurulmasına, sanığın cezalandırılmasına sebep olan eyleminin 5809 sayılı Kanunda değişiklik yapan ve 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunla değişik 63/10 maddesine göre alt sınırı 50 gün adli para cezası gerektirdiği, ancak bu ceza miktarının soruşturma ve kovuşturma şartı olan ön ödeme kapsamında kaldığından bahisle, sanığın 10 gün içinde ön ödeme miktarını ödemesi halinde düşme kararı verilebileceğinin, aksi halde yargılamaya devam edilerek yeni bir ceza verilebileceğinin ihtarına, sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün ise aynen infazına karar verildiği görülmektedir.
Sanığın ödemesi için düzenlenen ön ödeme miktarını ödememesi üzerine, aynı mahkemece bu sefer 12.12.2014 tarihli ‘ek karar’ ile ön ödeme şartını yerine getirmediğinden sanığın eylemine uyan 5809 sayılı Kanunun 63/10 maddesi gereği, suçun işleniş biçimi de göz önüne alınarak takdiren ve teşdiden 66 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, neticeten TCK’nun 52/2. maddesi gereği bu cezanın günlüğü 20 Liradan hesap edilen 1.320 Lira adli para cezasına çevrilmesine karar verilmiştir.
Sanık hakkında kanun yararına bozma yoluna gidilmeden önce, Yargıtay incelemesinden geçmeden kesinleşen iki ayrı hüküm bulunmaktadır, bunlar; 5809 sayılı Kanuna aykırılık suçundan verilen 1.320 Lira adli para cezası ve dolandırıcılık suçundan verilen 4 yıl hapis ve 80.000 Lira adli para cezasıdır.
Sanık hakkında ‘dolandırıcılık’ suçundan verilen asıl hükümde, mahkemece hiçbir değişiklik veya düzenleme yapılmadığı gibi, sanığın dosyada mevcut ve 12.12.2014 tarihli ek karardan sonra dosyaya sunmuş olduğu ‘kanun yararına bozma’ konulu dilekçesi incelendiğinde, sanığın cezaevinde haksız olarak yatmaya devam ettiğinden, hakkında verilen 80.000 Lira adli para cezasının infazından ve bu konudaki mağduriyetinin bir an evvel giderilmesini talep etmesinden kastının, aslında ‘dolandırıcılık’ suçundan almış olduğu 4 yıl hapis ve 80.000 Lira adli para cezasına dair olduğu hususunda Dairemizde bir tereddüt bulunmamaktadır.
Keza, mahkemece ‘özel belgede sahtecilik’ suçundan verilen asıl kararın, 6518 sayılı Kanunla değişik 5809 sayılı Kanun kapsamında yeniden yapılan değerlendirme sonucu verilen 12.12.2014 tarihli ek karar ile ortadan kaldırıldığı, kararda esasen Dairemizce kanun yararına bozma konusu edilebilecek veya incelenerek düzeltilecek bir husus da bulunmadığı görülmektedir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.01.2017 tarihli kanun yararına bozma konulu ihbarnamesinde, ‘eylemin bir bütün olarak değerlendirilerek, sanık lehine uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden sadece ‘özel belgede sahtecilik’ suçuna ilişkin bölümün iptali ile yetinilerek karar verilmesinde isabet görülmediği’ gerekçesiyle ‘anılan kararın bozulması lüzumu’ şeklinde yazılan taleple, sanık hakkında verilen ve Yargıtay incelemesinden geçmeden kesinleşen ‘dolandırıcılık’ suçundan bahsedildiği, bu nedenle dosyanın öncelikle ve doğrudan Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderildiği anlaşıldığından,
İhbarname içeriğine, iddianamedeki anlatıma ve mahkûmiyet hükümlerinin konusuna, sanığın kanun yararına bozma dilekçesinin tarihine ve içeriğine, Adalet Bakanlığının talep maksadına göre kanun yararına bozma talebini inceleme görevinin Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesine ait bulunduğu”
Gerekçeleriyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 19. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kanun yararına bozma talebinin hangi Özel Dairece incelenmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6572 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi gereğince hazırlanıp, 22.01.2015 tarih ve 29244 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 günü yürürlüğe giren ve 27.01.2016 olan ihbarname tarihi itibarıyla uygulanması gereken 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı iş bölümünün; “Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” kısmının beşinci maddesinde;
“Ceza daireleri, yürürlük tarihinden önce kendisine gelip bozma veya başka nedenlerle daire dışına gönderdiği işlerden kendisine geri gelenlere bakar. Ancak; bu iş bölümüyle konusu bakımından başka daireye verilen ve bozma veya başka nedenlerle Yargıtay incelemesinden geçmiş bulunan dosyaların tekrar Yargıtaya gelmesi hâlinde, görevin belirlenmesinde yeni düzenlemedeki suç vasfına bakılır” hükmü getirilmiştir.
İncelemeye konu dosyada, kanun yararına bozma talebinin önce Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesince incelenerek 24.03.2016 gün ve 4572-3452 sayı ile tevdii kararı verildiği anlaşıldığından, tevdi kararı doğrultusunda yapılacak yeniden inceleme görevi de, 23.07.2016 gün ve 29779-2 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanunla 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen geçici 15. maddenin 12. fıkrasına dayanılarak, 30.12.2016 gün ve 29934 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 gün ve 398 sayılı kararı ile Yargıtay 23. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle, anılan kararın 3. maddesinin (d) fıkrası gereğince bu daireye ait işler kendisine devredilen Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 19. Ceza Dairesi tarafından verilen görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 13.03.2017 gün ve 14678-7386 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, kanun yararına bozma incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 13.07.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.