Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2017/18 E. 2017/38 K. 19.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2017/18
KARAR NO : 2017/38
KARAR TARİHİ : 19.04.2017

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 21. Ceza
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 10.01.2013
Sayısı : 28-24

Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik, sanık … hakkında basit dolandırıcılık, sanık … hakkında ise resmi belgede sahtecilik ve tehdit suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanıklar … ve …’ın atılı suçlardan mahkûmiyetlerine, sanık …’ın atılı suçlardan mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Hükmün sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 06.11.2014 gün ve 14518-18312 sayı ile;
“6545 sayılı Kanunu’nun 31. maddesiyle, 04/02/1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişikliğin, 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak ve söz konusu Kanun değişikliğine göre, ‘Ceza dairelerinde, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde; mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkumiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır, çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
10.01.2013 tarihli kararda, sanıkların 5237 sayılı TCK’nın 204/1., 157/1., 106/1-1. maddeleri gereğince resmi belgede sahtecilik, basit dolandırıcılık ve tehdit suçlarından mahkumiyetlerine karar verilmiş olmakla,
İncelenen dosya içeriğine göre; temyiz incelemesine konu suçlardan resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; basit dolandırıcılık suçunun cezası aynı Kanun’un 157/1. maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar; tehdit suçunun cezası ise altı aydan iki yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
Mahkûmiyet kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesinin Yüksek 11. Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu”
Yargıtay 11. Ceza Dairesince 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. maddesi uyarınca hazırlanan ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 22.01.2015 gün ve 8 sayılı kararıyla kabul edilerek 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni iş bölümü nedeniyle, Daire Başkanı tarafından imzalanan 18.02.2015 gün ve 21618-21942 sayılı tevdi kararıyla dosyanın devredildiği Yargıtay 21. Ceza Dairesince 16.01.2017 gün ve 9304-160 sayı ile;
“6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen Geçici 14. madde uyarınca yeniden oluşturulan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından kabul edilerek 22.01.2015 gün ve 29244 sayılı Resmî Gazetede yayımlanıp 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı işbölümü kararının ‘Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler’ bölümünde de; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki nitelendirme esas alınır’ hükmü kabul edilmiştir.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
17.06.2014 olan tebliğname tarihinde ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede yargılamaya konu eylem; ‘şüpheli …’ın suça konu sahte çekleri …’ye verdiği ve bunun karşılığında suça konu bonoyu aldığı ondan almış olduğu bonoyu da alacaklı … adına ciro yaparak …’a verdiği bu şekilde sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu işlediği’ şeklinde anlatılarak banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, tebliğname tarihine, iddianamedeki tavsife, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait olduğu “
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 21. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen, tebliğname tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” hükmüne yer verilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
Tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “Borçlusu mağdur … ….Yaltırak alacaklısı müştekilerden … olan 2.200 TL miktarlı 15.03.2010 tanzim tarihli 10.02.2011 ödeme tarihli senedin borcuna karşılık mağdur … ….tarafından müştekilerden Kadir’e verildiği ve arka kısmı boş olan bu senedin … tarafından da maddi yönden sıkıntıya düşen diğer müşteki …’ye kullanması için verildiği yine şüphelilerden … tarafından temin edilen Türkiye İş Bankası Demirci/Manisa Şubesinden …… isimli şahsa verilmiş gibi gösterilen sahte olarak oluşturulmuş çekin kendisini daha önceden aynı ceza infaz kurumunda kalmalarından dolayı tanıştığı diğer şüphelilerden …’a boş olarak verildiği yine Garanti Bankası ve Finansbank’tan verilmiş gibi gösterilen iki adet çekin daha üzeri doldurulmamış halde … tarafından …’a verildiği ve bu üç çekin yine üzeri doldurulmamış halde … tarafından diğer şüphelilerden …’a verildiği ve …’ın ise bu çekleri üzeri doldurulmuş halde müştekilerden …’ye verdiği ve verdiği bu çekler karşılığı…..’ın da elinde bulundurduğu alacaklısı … olan 2200 TL miktarlı bu senedi verdiği ve …’nin şüphelilerden….’dan aldığı bu çekleri borçlarına karşılık borçlusu olduğu şahıslara vermesi üzerine çeklerin sahte olduğunun anlaşılarak …’ye iade edildiği ve bunun üzerine…..’ın bu çeklerden Garanti ve Finansbank’tan alınmış gibi gösterilen çekleri şüphelilerden….’a iade ettiği ve iade edilen bu çeklerin…. tarafından da ……….’a iade edilmesi üzerine bu çeklerin ………. tarafından yırtılıp atıldığı iddia edildiği ve bu çeklerin ele geçirilemediği suça konu emanete kayıtlı diğer Türkiye İş Bankası Manisa/Demirci Şubesinden alınmış gibi gösterilip sahte olarak oluşturulan çekin ise keşide yeri ve tarihi kısmına Isparta 15.12.2010 yazmak, miktar kısmına ise 19.750 TL yazmak sureti ile doldurularak şüphelilerden ….. tarafından müştekilerden…..’a verilen çekin ise yapılan soruşturma sırasında müştekilerden Kadir tarafından kolluk güçlerine iade edildiği ve şüphelilerden…. tarafından arka kısmı boş olarak müştekilerden…..’dan alınan 2200 TL miktarlı senedin arkasına bu senedin alacaklısı olan müştekilerden Kadir’in bilgisi ve izni dışında … ismini yazıp Kadir adına imzasını da attıktan sonra diğer şüphelilerden …..’a verilen üzerinde tahrifat yapılan bu senedin şüphelilerden …..’ın telefonla …’yı arayarak tahsil etmeye çalıştığı ve bu konuda müştekilerden Kadir’e telefonda ‘bu parayı alamazsam seni vururum, dağıtırım, dünyaya geldiğine pişman ederim’ gibi beyanlarda bulunmak suretiyle tehdit eyleminde bulunduğu ve daha sonra …’nın senet bedeli parayı Mehmet ….Yaltırak’tan alarak Isparta Pirimehmet Mahallesinde bulunan bir çay ocağında buluştuğu kendisini Kamil Koca olarak tanıtan şüpheli …’dan senet mukabili parayı ödeyip senedi geri aldığı” şeklinde anlatılarak banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, ancak suç adının basit dolandırıcılık olarak yazılıp sevkin 5237 sayılı TCK’nun 157/1. maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı Kanunun 158/1-f maddesi uyarınca üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olup, dolandırıcılık suçu daha ağır yaptırım içerdiğinden, hükmü temyizen inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan işbölümü kararı uyarınca dolandırıcılık suçunu temyizen incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 21. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 06.11.2014 gün ve 14518-18312 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.