Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2016/69 E. 2016/69 K. 19.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2016/69
KARAR NO : 2016/69
KARAR TARİHİ : 19.04.2016

Yargıtay Daireleri : 15 ve 21. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza (İSTANBUL AND. 15. Asliye)

Kartal Cumhuriyet Başsavcılığınca basit dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından TCK’nun 157/1 ve 204/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesi sanıkların aynı suçlardan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir.
Hükmün sanık … müdafii ve sanık … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 23.09.2013 gün ve 20078-13717 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün ve 2011/Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Yasasının görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.
Dolandırıcılık suçunun, kamu kurumu olan icra dairesinin aracı kılınması suretiyle işlendiğinin iddia ve kabul olunması karşısında; resmi belgede sahtecilik suçunun, sahte olduğu iddia edilen senedin düzenlendiği 25/05/2005 tarihinde işlenmiş olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 342/1. maddesinde iki yıldan sekiz yıla kadar hapis; nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası ise suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki anlatım ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu”,
Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı tarafından 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca imzalanan 17.02.2015 gün ve 23064-17329 sayılı devir kararı ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 21. Ceza Dairesince de 11.02.2016 gün ve 5143-1126 sayı ile;
“2297 sayılı Yargıtay Yasası’nın 6110 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinde ‘Ceza Dairelerinde, Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır.
22.12.2008 günlü iddianame ile sanıkların müşteki adına sahte senet düzenleyip icra yoluyla tahsil etmeye çalışmaları suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia olunması karşısında; 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d ve 204/1. maddelerinde öngörülen ‘kamu kurumu aracı kılınarak dolandırıcılık’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçları tavsif edilerek dava açıldığı, resmi belgede sahtecilik suçları seçimlik hareketli suçlardan olup madde metninde belirtilen ‘düzenlemek’ ve ‘kullanmak’ eylemlerinin herhangi birisinin işlenmesi ile suçun tamamlanacağı, suç tarihinin ise seçimlik hareketlerden en sonuncusunun gerçekleştiği tarih olacağı, somut olayda senedin Kartal 2. İcra Müdürlüğü’nün 2007/5333 esas sayılı dosyası ile takibe konulmasına göre suç tarihinin 2007 anlaşılmıştır.
Bu itibarla, tebliğname tarihine, iddianamedeki tavsife, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 21. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Daire tarafından yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” biçiminde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” şeklinde değiştirilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmış, madde gerekçesinde de; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun işbölümünün onaylanmasına dair kararı Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girinceye kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki işbölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunacaktır” açıklamasına yer verilmiştir.
6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen geçici 14. madde uyarınca yeniden oluşturulan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından kabul edilerek 22.01.2015 gün ve 29244 sayılı Resmî Gazetede yayımlanıp 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı işbölümü kararının “Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” bölümünde de; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki nitelendirme esas alınır” hükmü kabul edilmiştir.
İlkeleri Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 13.11.2014 tarih ve 245-281 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere; Yargıtay Ceza Daireleri arasındaki görev ilişkisi, adli yargı ilk derece mahkemeleri arasında varolan kamu düzenine ilişkin görev ilişkisi niteliğinde olmayıp, Yargıtay Kanununun 6545 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinde yer verilen “hukuk daireleri ile ceza daireleri kendi aralarında işbölümü esasına göre çalışır” şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere idari nitelikte işbölümü ilişkisidir. Dairelerin bakacağı işler, işbölümü ilişkisine ait ilkeler ile işbölümü kararındaki hükümlerin hangi tarihten itibaren geçerli olacağını belirlemek Yargıtay’ın ilgili kurullarına aittir.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
27.11.2012 olan tebliğname tarihinde ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede yargılamaya konu fiil;“Şüphelilerden …’in müştekiye teşvik kredisi çıkarmak konusunda iş yapmak üzere müştekiden 70.000 Euro bedelli senet aldığı, teşvik kredisinin çıkarılamaması üzerine müştekinin vermiş olduğu senedi geri istediği, şüpheli …’in senedi iade ettiği, ancak daha sonradan yeni bir sahte senet düzenleyip diğer şüpheli …’e ciro ettirip icraya koyduğu” şeklinde anlatılmak suretiyle “kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamalarına göre, temyiz incelemesine konu olan suçların yaptırım miktarlarında suç tarihinden sonra tebliğname tarihine kadar yapılan değişiklikler dikkate alınıp tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları göz önünde bulundurularak görevli ceza dairesi belirlenmeli, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı belirlenirken de, suçun temel şekline göre hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde nazara alınmalıdır.
Somut olayda tebliğname tarihinin 27.11.2012 olduğu göz önüne alındığında, temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan resmi belgede suçunun müeyyidesi TCK’nun 204/1. maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis, “kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunun yaptırımı ise aynı kanunun 158/1-d. maddesinde iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve adli para cezası olup, nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası daha ağır bulunduğundan, temyiz incelemesinin Yargıtay Kanununun 14. maddesi gereğince bu suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 21. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 23.09.2013 gün ve 20078-13717 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.