Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2016/62 E. 2016/62 K. 19.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2016/62
KARAR NO : 2016/62
KARAR TARİHİ : 19.04.2016

Yargıtay Daireleri : 11 ve 23. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasında, sanıklar …, … ve …’ın resmi belgede sahtecilik, sanık …’in nitelikli dolandırıcılık suçlarından beraatlerine, tüm sanıklar hakkında 2002-2003 yıllarında işlendiği iddia olunan resmi evrakta sahtecilik suçlarından açılan davaların ise gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmiştir.
Hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 01.11.2013 gün ve 9401-15814 sayı ile;
“İddianamedeki tavsife, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanun ile değişik 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu”
Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 06.02.2015 gün ve 30472-8364 sayılı gönderme kararı ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 23. Ceza Dairesince de 02.02.2016 gün ve 6276-702 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.’, (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.
İncelenen dosya içeriğine göre; temyiz incelemesine konu suçlardan nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 504 maddesine göre 2 yıldan 5 yıla kadar hapis; resmi evrakta sahtecilik suçunun cezası aynı Kanun’un 339/1 maddesi uyarınca 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
Mahkumiyet kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Kanunu’nun değişik 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 2015/8 sayılı kararı gereğince temyiz incelemesi Yargıtay (11.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu…”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 11 ve 23. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesi verilen hükümlerin temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14/3. maddesinin (a) bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen Geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmış, madde gerekçesinde de; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun işbölümünün onaylanmasına dair kararı Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girinceye kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki işbölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunacaktır” açıklamasına yer verilmiştir.
6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen Geçici 14. madde uyarınca yeniden oluşturulan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından kabul edilerek 22.01.2015 gün ve 29244 sayılı Resmi Gazetede yayımlanıp 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı işbölümü kararının “Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” bölümünde de; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki nitelendirme esas alınır” hükmü kabul edilmiştir.
İlkeleri Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 13.11.2014 tarih ve 245-281 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere; Yargıtay Ceza Daireleri arasındaki görev ilişkisi adli yargı ilk derece mahkemeleri arasında varolan kamu düzenine ilişkin olan görev ilişkisi niteliğinde olmayıp, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6545 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinde yer alan “hukuk daireleri ile ceza daireleri kendi aralarında işbölümü esasına göre çalışır” şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere idari nitelikte işbölümü ilişkisidir. Dairelerin bakacağı işler işbölümü ilişkisine ait ilkeler ile işbölümündeki hükümlerin hangi tarihten itibaren geçerli olacağını belirlemek Yargıtay’ın ilgili kurullarına aittir.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
09.04.2012 olan tebliğname tarihinde ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede sanıkların eylemlerinin; ” …Şüpheli …’in Kuşça kasabası sınırları içerisinde bulunan 359.025 ve 2728 no’lu parsellerde bulunan arazilere ilişkin olarak doğrudan gelir desteği pirimi alabilmek için mütevefa Arife Tükenmez’in adının ve imzasının bulunduğu 2002, 2003, 2004 yıllarına ait muvafakatnameleri doldurarak şüpheli muhtar ve azaların onaylaması için kendilerine götürdüğü,
2002 yılına ait muvafakatnamenin şüpheli … tarafından onaylandığı, 2003 yılındaki muvafakatnamenin şüpheliler …, … ve … tarafından onaylandığı, 2004 yılına ilişkin muvafakatnamenin ise şüpheliler … ve … tarafından onaylandığı,
Muhtar ve azalar tarafından onaylanan muvafakatnemeler ile şüpheli …’in İlçe Tarım Müdürlüğüne müracaat ederek söz konusu arazilere için 11.918.40YTL doğrudan gelir desteği pirim desteği aldığı, bu şekilde şüpheli …’in kamu kurumunu dolandırarak kendisine haksız menfaat sağladığı…” şeklinde anlatılarak, nitelikli dolandırıcılık ve memurun resmi belgede sahteciliği suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı uygulamalarına göre, çeşitli suçlardan açılan davalardan en ağırı belirlenirken hapis cezasının üst sınırı fazla bulunan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırlarının eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır.
Tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesindeki;
“Ceza dairelerinde;
Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır, açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” şeklindeki kanuni düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılıp sevk maddeleri de gösterilen kamu kurum ve kuruluşlarının zararına işlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası TCK’nun 158/1-e. maddesinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve adli para, kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımı ise aynı kanunun 204/2. maddesinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası olup, bu suçun müeyyidesi, nitelikli dolandırıcılık suçunun cezasından fazla olduğundan, hükmü temyizen inceleme görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesine istinaden hazırlanan işbölümü kararı uyarınca resmi belgede sahtecilik suçlarını incelemekle görevli Yargıtay 11. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 23. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 01.11.2013 gün ve 9401-15814 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 11. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.