Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2016/299 E. 2016/299 K. 27.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2016/299
KARAR NO : 2016/299
KARAR TARİHİ : 27.12.2016

2016/Bşk-299 2016/299 2011/302554

CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 11. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza

Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda sanıkların beraatlerine karar verilmiştir.
Hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 01.06.2015 gün ve 12749-25991 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 29.12.2011 tarih ve 2011/ Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.
Serbest muhasebeci olarak çalışan sanık … hakkında işyerinde 01.01.1997-31.05.2006 tarihleri arasında çalıştırdığı, diğer sanıklarla ilgili olarak herhangi bir hizmet akdi olmadan işe giriş bildirgeleri tanzim ederek Sosyal Sigortalar Kurumu’na ibraz ettiği, diğer sanıklardan da aldıkları sağlık hizmeti sebebiyle kurum zararına sebebiyet verdikleri, böylece sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Sanık …’in, suç tarihinde serbest muhasebeci olduğu dikkate alınarak ve bu sanığın diğer sanıklarla fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek gerçeğe aykırı olarak sigortalı işe giriş bildirgesi düzenlemesi eyleminin, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2-A maddesinde belirtilen ‘Muhasebecilik ve Mali Müşavirlik mesleğinin konusu’ kapsamındaki işlerden olduğunun anlaşılması karşısında, aynı Kanun’un 47. maddesi aracılığıyla 5237 sayılı TCK’nun 204/2. maddesindeki kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturacağı belirlenmek suretiyle yapılan incelemede;
İncelenen dosya içeriğine göre;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis; nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası ise 5237 sayılı TCK’nın 158/1-e maddesi uyarınca üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki anlatım ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (11.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu”
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince 16.06.2016 gün ve 5875-5647 sayı ile;
“Muhasebecilik yapan sanık …’in, üzerine atılı, diğer sanıkları, işyerinde çalışmadıkları halde çalışıyormuş gibi göstererek iş veren sıfatıyla sahte işe giriş bildirgesi düzenlemek suretiyle sağlık hizmetlerinden faydalanmasını ve hizmet süresi kazanmalarını sağlamak şeklinde gerçekleşen eyleminin; işe giriş bildirgesi verme yükümlülüğünün suç tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca işverene ait olması, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2-A maddesinde belirtilen ‘muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu’ kapsamındaki işlerden olmaması nedeniyle, aynı Yasa’nın 47. maddesine göre, anılan meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suç kapsamında sayılamayacağı cihetle, 765 sayılı TCK’nun 345, 80. (5237 sayılı TCK’nun 207/1, 43.) maddeleri kapsamında özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu; sanıklara yüklenen eylemlerin özel belgede sahtecilik ve/veya kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık (TCK md. 158/1.e) kapsamında kaldığı cihetle;
İddianamedeki anlatıma, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait olduğu”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin tespitine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” biçiminde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
04.05.2013 olan tebliğname tarihi itibarıyla ceza dairelerinin görevinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “Şüpheli …’in Mersin Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odasına kayıtlı olarak 1991-31/05/2006 tarihleri arasında sırayla Nasri Bakır İşhanı No. 7/38 Akdeniz/Mersin ve Bahçe Mahallesi 111 Sokak Emine Kara İşhanı No. 5/23 Mersin adreslerinde Serbest Muhasebeci olarak iş yaptığı, iş yerinin Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde 2.7022.01.01.1019606.033.01-25 sicil numarası ile tescil edildiği,
Kayıtlarda şüpheli Mustafa’nın 01.01.1997 – 31.05.2006 döneminde toplam 21 kişiyi çalıştırdığının göründüğü, şüphelilerden Songül’ün 16.12.1997; Sevginin 01.01.1997; Figen’in 30.10.1998; Sunay’ın 15.04.1998; Erol’un 23.12.1998; Nazlı’nın 23.04.2004; Sedat’ın 31.01.2005; …’un 07.11.2005; Hüseyin’in 31.03.2005; Veysel’in 04.03.2005; İsa’nın 31.01.2005 ve Osman’ın 08.03.2005 tarihlerinde sigortalı işe giriş bildirgelerinin … tarafından düzenlenerek müşteki kuruma verildiği,
Müşteki kurumca şüphelilerden İsa için 825,18 Lira; Sedat’a 299,95 Lira; Osman’a 140,83 Lira; …’e 496,46 Lira; Hüseyin’e 14,50 Lira tedavi giderinin ödendiği,
Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılan inceleme sırasında alınan ifadeler ve Cumhuriyet Başsavcılığımızca toplanan delillerin değerlendirilmesinde; İşyerinde çalıştığı iddia edilen şüphelilerin bir kısmının aynı dönemlerde çalışmasına rağmen birbirlerini tanımadıkları, muhasebe işi ile iştigal eden işyerinde şüphelilerin çoğunun muhasebe işinden anlamayan yardımcı eleman niteliğinde oldukları, gerçekte işyerinde çalışan personelin şüphelileri tanımadıkları, şüpheli Osman’ın ifadesinde, şüpheli Nazlı’nın ise gönderdiği dilekçede işyerinde çalışmadıklarını belirttikleri, …’in şüpheliler Sevgi, Sunay, Erol ve Nazlı’nın işyerinde çalıştıklarını ifadesinde beyan etmediği, bu nedenle bildirimlerin gerçek olmadığı,
Şüphelilerin müşteki kurumun sağladığı sağlık ve hizmet süresine ilişkin menfaatlerden haksız yere yararlandıkları, haksız yararlanmaların, Teftiş Başkanlığının … dışındaki şüphelilerin bildirimlerinin iptalinin de gerektiği konusunda düzenlenen raporun Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne bildirildiği tarih olan 18.06.2009 tarihine kadar devam ettiği,
Şüpheliler Sedat, Erol, Sevgi, Sunay, Nazlı, Songül, Figen ve İsa hakkında verilen sigortalı işe giriş bildirgesinin müşteki kuruma veriliş tarihi itibari ile özel evrakta sahtecilik yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu, işyeri sahibi …’in bildirgeleri işyeri sahibi sıfatı ile verdiğinden 3568 sayılı Kanun uyarınca kamu görevlisi sayılamayacağı…” şeklinde anlatılıp bu anlatımla uyumlu olacak şekilde sevk maddesinin de 5237 sayılı TCK’nun 158/1-e ve 207/1 maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
İddianamedeki sevk maddeleri ile iddianame metni arasında bir uyumsuzluğun bulunmaması, sevk maddelerinin bir yanılgı sonucu değil, aksine bilinçli bir hukuki değerlendirmeye dayalı olarak belirlenmiş olması karşısında temyiz incelemesine konu olan suçların 04.05.2013 olan tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları nazara alınarak yapılan değerlendirmede hükümleri temyizen inceleme görevi iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve adli para cezasını gerektiren nitelikli dolandırıcılık suçunun müeyyidesi daha ağır olduğundan 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca bu suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir. Eylemin gerçekte hangi suçu oluşturduğu ise görevli Özel Dairece yapılacak temyiz incelemesi sonucunda belirlenebilecektir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.06.2015 gün ve 12749-25991 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.