Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2016/24 E. 2016/24 K. 19.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2016/24
KARAR NO : 2016/24
KARAR TARİHİ : 19.04.2016

Yargıtay Daireleri : 15 ve 11. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza

Resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davası sonucunda Kadınhanı Asliye Ceza Mahkemesince 20.05.2010 gün ve 46-41 sayı ile; sanığın eylemlerinin kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu, dolaysıyla üst dereceli Konya Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, sanık müdafiinin itirazı üzerine Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.11.2010 tarih ve 1126 sayılı kararı ile görevsizlik kararının kaldırılması neticesinde Kadınhanı Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine ilişkin, 23.06.2011 gün ve 69-213 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 09.11.2015 gün ve 17143-30962 sayı ile;
“Sanık hakkında sadece sahtecilik suçundan kamu davasının açıldığı, buna rağmen mahkeme tarafından hem sahtecilik hem de nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkûmiyet kararı verildiği, tebliğname tarihinin 18.06.2013 olduğu da dikkate alınarak, iddianamedeki sevk maddeleri ve anlatımın esas alınacağı, dava açılmayan bir konuda verilen kararın görevli dairenin belirlenmesinde esas alınamayacağı anlaşılmakla,
İddianamedeki sevk maddesi, anlatım, nitelendirme ve Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararı gereğince temyiz incelemesinin Yüksek (11.) Ceza Dairesi’nin görevi dâhilinde olduğu…”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 03.12.2015 gün ve 9335-31492 sayı ile;
“24.02.2009 günlü iddianame ile sanık hakkında 01.10.2007 düzenleme tarihli 04.10.2007 vadeli 7.100,00 TL miktarlı senedi Kadınhanı İcra Müdürlüğünde müşteki aleyhine icra takibine koyduğundan bahisle resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında, mahkemece, iddianamede senedin İcra Müdürlüğünde takibe konulmuş olduğunun anlatılması nedeniyle sanık hakkında kamu kurumu olan icra müdürlüğünü aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçundan açılmış kamu davası var kabul edilerek resmi belgede sahtecilik suçu yanında nitelikli dolandırıcılık suçundan da mahkûmiyet hükmü kurulduğu ve bu hükmün de temyizin kapsamında olduğu, dolayısıyla olayda tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan ve ‘vasfı’ esas alan yukarıda belirtilen ilkenin uygulanabileceği iddianame konusu yapılan bir eylemin vasfında hata edilmesi halinin söz konusu olmadığı, bu nedenle de temyize konu nitelikli dolandırıcılık suçundan açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığı ve buna ilişkin temyiz inceleme görevinin temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait olduğu…”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmasına ilişkin hükümlerin temyiz incelemesinin hangi Özel Daire tarafından yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14/3. maddesinin (a) bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmış, madde gerekçesinde de; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun işbölümünün onaylanmasına dair kararı Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girinceye kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki işbölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunacaktır” açıklamasına yer verilmiştir.
6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen geçici 14. madde uyarınca yeniden oluşturulan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından kabul edilerek 22.01.2015 gün ve 29244 sayılı Resmî Gazetede yayımlanıp 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı işbölümü kararının “Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” bölümünde de; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki nitelendirme esas alınır” hükmü kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, temyiz incelemesine konu olan suçların yaptırım miktarlarında suç tarihinden sonra tebliğname tarihine kadar yapılan değişiklikler dikkate alınmalı ve tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları göz önünde bulundurularak görevli ceza dairesi belirlenmeli, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı belirlenirken de suçun temel şekline göre hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilip üst sınırların eşit olması halinde alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde nazara alınmalıdır.
Buna göre;
18.06.2013 olan tebliğname tarihinde ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede sanığın resmi belgede sahtecilik olarak nitelendirilen eyleminin; “Şüphelinin 01.10.2007 düzenleme tarihli 04.10.2007 vadeli ve 7.100 TL meblağlı senedi Kadınhanı İcra Müdürlüğünde icra takibine koyduğu müştekinin söz konusu senetteki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını ve senedin sahte olduğunu beyan ederek şikâyette bulunduğu, söz konusu senet üzerinde yaptırılan incelemede takibe konu senetteki imza ve yazıların müştekiye ait olmadığının, şüpheliye ait olduğunun bildirildiği…” şeklinde anlatıldığı ve sevk maddesi olarak sadece 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesinin gösterildiği görülmektedir. Ancak iddianamedeki anlatımın içeriği göz önüne alındığında, sanık hakkında kamu kurumu olan icra dairesini aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve adli para; resmi belgede sahtecilik suçunun cezası ise, aynı kanunun 204/1. maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olup, nitelikli dolandırıcılık suçunun müeyyidesinin daha ağır olduğu, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan ve tebliğname tarihi itibariyle uygulanması gereken 21.01.2013 tarih ve 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereği, nitelikli dolandırıcılık suçunu temyizen inceleme görevinin Yargıtay 15. Ceza Dairesine ait olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 09.11.2015 gün ve 17143-30962 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.