Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2016/187 E. 2016/187 K. 27.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2016/187
KARAR NO : 2016/187
KARAR TARİHİ : 27.12.2016

2016/Bşk-187 2016/187 2012/98924

CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 11. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza

Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıkların aynı suçlardan mahkumiyetlerine karar verilmiştir.
Hükmün Cumhuriyet savcısı ve sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.10.2013 tarihli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince 05.04.2016 gün ve 26753-3042 sayı ile;
“14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6110 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava, daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın, daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre; olayda kullanıldığı iddia olunan noter belgesinin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu anlaşılmakla; iddianamede anlatılarak nitelendirilmesi yapılan resmi belgede sahtecilik suçunun cezasının, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 204/3. maddesinde üç yıldan yedi yıl altı aya kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezasının ise, aynı kanunun 158/1-f-h maddesinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis olduğu gözetildiğinde,
İddianamedeki anlatım ve nitelendirmeye göre Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesinin Yüksek 11. Ceza Dairesi’nin görevi dâhilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 28.04.2016 gün ve 7932-3804 sayı ile;
“Tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6545 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki 14. maddesinde yer alan ‘Ceza dairelerinin görevlerinin tayininde, davadaki tavsif esas alınır. Muhtelif suçlara ait davalarda en ağırını incelemeye yetkili daire görevlidir’ hükmüne göre Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere iddianamedeki tavsif esas alınmalıdır.
Ayrıntısı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 22.12.2015 gün ve 280-591 sayılı kararında da açıklandığı üzere ‘TCK’nun 204/3. maddesinin temel ceza değil arttırım içerdiği ve ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde artırım maddelerinin dikkate alınamayacağı’ cihetle; iddianamedeki tavsife, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait olduğu”
Gerekçeleriyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15. ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 14/3. maddesinin a bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13. maddenin 5. fıkrasında; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” hükmüne yer verilmiştir.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnamler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan iş bölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede sevk maddesi olarak 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f ve 204/1. maddeleri gösterilmiş, eylem; “…Şüpheli …’ın emanetin 2010/4522 sırasında kayıtlı nüfus cüzdanı talep belgesini kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle müştekinin kimlik bilgilerini kullanarak düzenledikten sonra Kartal Nüfus Müdürlüğünden müştekiye ait kimlik bilgilerini ve kendi fotoğrafını taşıyan D10 081410 seri numaralı nüfus cüzdanını aldığı, şüphelinin şüpheliye ait bilgileri taşıyan nüfus cüzdanı ile Kartal 2. Noterliğine giderek 25 Haziran 2007 tarih ve 21653 yevmiye numaralı vekaletname ile diğer şüpheli …’u vekil tayin ederek vekaletname düzenlediği şüpheli …’un da bu vekaletname ile müştekinin Ziraat Bankası Süreyyapaşa şubesinde bulunan hesabından 28.06.2009 tarihinde 3000 Lira 29.06.2009 tarihinde 2930 Lira parasını çektiği, her iki şüphelinin iştirak halinde belgede sahtecilik ve banka aracı kılınarak dolandırıcılık suçlarını işledikleri” şeklinde anlatılmıştır.
11.06.2013 tarihli tebliğname itibarıyla temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılan nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesinde üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmayacak şekilde 5000 güne kadar adli para cezası; resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımı ise aynı Kanunun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olup, TCK’nun 204/3. maddesinin temel ceza değil artırım içerdiği, ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde artırım maddelerinin dikkate alınamayacağı hususları göz önüne alındığında, nitelikli dolandırıclık suçunun müeyyidesi, resmi evrakta sahtecilik suçundan fazla olduğundan, hükmü temyizen inceleme görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan işbölümü kararı uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçunu temyizen incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 05.04.2016 gün ve 26753-3042 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.