Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2016/153 E. 2016/153 K. 27.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2016/153
KARAR NO : 2016/153
KARAR TARİHİ : 27.12.2016

2016/Bşk-153 2016/153 2012/133123

CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 11 ve 5. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza

Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda tüm sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçu ile sanıklar Ahmet Cemal ve İkmal Zeki’ye atılı resmi belgede sahtecilik suçunun görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulü ile zamanaşımından düşme ve sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Hükmün katılan vekili ile sanık … ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.09.2012 tarihli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince 30.09.2014 gün ve 24205-15998 sayı ile;
“6110 sayılı Yasanın 8. maddesiyle değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinde yer alan ‘ceza daireleri arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir. Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.’ hükmü ile Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere görevli dairelerin tayininde iddianamedeki açıklama esas alınmalıdır.
Buna göre, 14.12.2006 günlü iddianame ile Uzundere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü mutemeti olan sanık …’ un suça konu tahakkuk müzekkeresi ve verili emirleri ile ekindeki geçici görev yollukları ve hasta sevk kağıdı fotokopileri üzerinde gerçeğe aykırı ve hileli işlemler yapmak suretiyle kendi yararına haksız para ödenmesini sağladığından bahisle açılan kamu davasında; 5237 sayılı TCK’nun 250. maddesinde öngörülen ‘irtikap’ suçu tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki tavsifin ağırlığına, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 5. Ceza Dairesine ait olduğu”
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 07.03.2016 gün ve 9750-2417 sayı ile;
“Yargıtay 11. Ceza Dairesince 30.09.2014 gün ve 24205-15998 K. sayılı ilamıyla ‘14.12.2006 günlü iddianame ile Uzundere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü mutemedi sanık …’un suça konu tahakkuk müzekkeresi ve verile emirleri ile ekindeki geçici görev yollukları ve hasta sevk kağıdı fotokopileri üzerinde gerçeğe aykırı ve hileli işlemler yapmak suretiyle kendi yararına haksız para ödenmesini sağladığından bahisle açılan kamu davasında; 5237 sayılı TCK’nın 250. maddesinde öngörülen irtikap suçu tavsif edilerek dava açıldığı’ gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmişse de;
Sanık …’un iddianamede anlatılan söz konusu eyleminin sübutu halinde kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, anlatım ile sevk arasında bir uyumsuzluğun bulunmadığı, kaldı ki, kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık eyleminin cebri irtikap suçuna dönüşmesinin mümkün olmadığı, ikna suretiyle irtikap suçunun 765 sayılı TCK’nın 209/2. maddesinde öngörülen müeyyidesinin 4 yıldan 6 yıla, 5237 sayılı TCK’nın 250/2. maddesinde öngörülen müeyyidesinin ise 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olması karşısında;
Yargıtay Kanununun 14. maddesine, iddianame içeriğine, sevke, temyizin kapsamına, en ağır cezayı gerektiren suçun kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği olmasına göre, temyiz incelemesi yapma görevi Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesine ait bulunduğu “
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 11 ve 5. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; temyiz incelemesinin hangi Özel Daire tarafından yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14/3. maddesinin (a) bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu bağlamda, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
13.09.2012 olan tebliğname tarihinde ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianamede eylemin; “…şüphelilerinden …’un resmi evrak niteliğinde olan tahakkuk müzekkeresi ve verili emirlerine eklerindeki geçici görev yollukları ve hasta sevk kağıdı fotokopileri üzerinde tahrifat ve gerçeğe aykırı, hileli işlemler yapmak suretiyle kendi yararına haksız olarak para ödenmesini sağladığı, diğer şüphelilerin de ita amiri ve tahakkuk memuru olarak yapılan işlemlerden 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanununun 22’inci maddesi ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 60’ıncı maddesi uyarınca sıralı sorumlu oldukları…” şeklinde anlatılıp, suçun olayla uyumlu olacak şekilde nitelikli dolandırıcılık olarak tavsif edildiği görülmektedir.
İddianamedeki 765 sayılı TCK’nun 504/7 maddesi olarak gösterilen sevk maddesi ile iddianame metni arasında uyumsuzluk bulunmaması, sevk maddesinin bir yanılgı sonucu değil, hukuki değerlendirmeye dayalı olarak belirlenmiş olması karşısında, iddianamedeki tavsifin nitelikli dolandırıcılık suçuna yönelik olduğu kabul edilmelidir.
Dolayısıyla temyiz incelemesinin,13.09.2012 olan tebliğname tarihi itibarıyla yürülükte bulunan 09.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı iş bölümü kararı gereği, nitelikli dolandırıcılık suçlarına bakmakla yetkili ve görevli Yargıtay 11. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir. Eylemin gerçekte hangi suçu oluşturduğu ise görevli Özel Dairece yapılacak temyiz incelemesi sonucunda belirlenebilecektir.
Bu itibarla, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.09.2014 gün ve 24205-15998 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 11. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.