Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2016/10 E. 2016/10 K. 19.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2016/10
KARAR NO : 2016/10
KARAR TARİHİ : 19.04.2016

Yargıtay Daireleri : 21 ve 13. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza

Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca hırsızlık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan ve birleştirilen kamu davalarının yapılan yargılaması sonucunda sanığın aynı suçlardan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sanık müdafiinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 13.02.2015 gün ve 3426-12342 sayılı yazısıyla dosyanın gönderildiği Yargıtay 21. Ceza Dairesince 17.09.2015 gün ve 216-3149 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 tarih ve 2011/42–42 sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun ceza dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda açıklamaya itibar edilir.’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davaların en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit bulunması halinde dikkate alınmalıdır hükmünü amirdir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri de gösterilen resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, TCK’nun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; nitelikli hırsızlık suçunun cezası ise TCK’nun 142/1-e maddesi uyarınca üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki sevk maddeleri, anlatım ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun 14. maddesi gereğince temyiz incelemesinin Yargıtay 13. Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu,”
Yargıtay 13. Ceza Dairesince de 03.11.2015 gün ve 14541-16985 sayı ile;
“İddianamedeki nitelendirmeye, sevk maddelerine, uygulama ve temyizin kapsamına, 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile değişiklik yapılmadan önceki Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve 24.01.2014 tarihinde verilen 1 sayılı Başkanlar Kurulu kararının ortak hükümler iki ve beşinci maddesi uyarınca 21.07.2008 ve 17.10.2008 tarihlerinde işlenen resmi belgede sahtecilik ve hırsızlık suçlarından 28.12.2010 tarihinde verilen hükümler nedeniyle yapılan incelemede; 5237 sayılı TCK’nın 142/1-e maddesinde değişiklik meydana getiren 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28.06.2014 tarihinden önce işlenen suç ve düzenlenen tebliğname tarihi itibarıyla TCK’nın 142/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçu için öngörülen cezanın 17.09.2015 tarihli görevsizlik kararında belirtildiği şekilde üç ilâ yedi yıl arasında değil, iki yıl ilâ beş yıl arasında hapis cezası olup, aynı kanunun 204/1. maddesinde düzenlenen suçun iki yıl ilâ beş yıl arasında hapis cezası öngörmesi, tebliğname tarihine göre her iki suçun da aynı cezayı içermesi ve iddianamedeki sevk ve nitelendirmeye göre, dosyayı inceleme ve esastan neticelendirme görevinin daha önce dairemize görevsizlik kararı veren Yargıtay 21. Ceza Dairesine ait olduğu,”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 21 ve 13. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, hırsızlık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılıp, aynı suçlardan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” biçiminde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 31. maddesiyle;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” şeklinde değiştirilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen Geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmış, madde gerekçesinde de; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun işbölümünün onaylanmasına dair kararı Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girinceye kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki işbölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunacaktır” açıklamasına yer verilmiştir.
6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen Geçici 14. madde uyarınca yeniden oluşturulan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından kabul edilerek 22.01.2015 gün ve 29244 sayılı Resmî Gazetede yayımlanıp 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı işbölümü kararının “Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” bölümünde de; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki nitelendirme esas alınır” hükmü kabul edilmiştir.
İlkeleri Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 13.11.2014 tarih ve 245-281 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere; Yargıtay Ceza Daireleri arasındaki görev ilişkisi, adli yargı ilk derece mahkemeleri arasında varolan kamu düzenine ilişkin görev ilişkisi niteliğinde olmayıp, Yargıtay Kanununun 6545 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinde yer verilen “hukuk daireleri ile ceza daireleri kendi aralarında işbölümü esasına göre çalışır” şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere idari nitelikte işbölümü ilişkisidir. Dairelerin bakacağı işler, işbölümü ilişkisine ait ilkeler ile işbölümü kararındaki hükümlerin hangi tarihten itibaren geçerli olacağını belirlemek Yargıtay’ın ilgili kurullarına aittir.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamalarına göre, temyiz incelemesine konu olan suçların yaptırım miktarlarında suç tarihinden sonra tebliğname tarihine kadar yapılan değişiklikler dikkate alınıp tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları göz önünde bulundurularak görevli ceza dairesi belirlenmeli, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı belirlenirken de, suçun temel şekline göre hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde nazara alınmalıdır.
Somut olayda tebliğname tarihinin 04.02.2013 olduğu göz önüne alındığında, temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılıp sevk maddeleri gösterilen hırsızlık suçunun müeyyidesi tebliğname tarihi itibarıyla TCK’nun 142/1. maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis, resmi evrakta sahtecilik suçunun yaptırımı da anılan kanunun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis olup, her iki suç için öngörülen cezaların alt ve üst sınırları eşit bulunduğundan temyiz incelemesinin Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca resmi belgede sahtecilik suçlarına ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olup, dosyanın ilk olarak gönderildiği Yargıtay 21. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 21. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 21. Ceza Dairesinin 17.09.2015 gün ve 216-3149 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 21. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19.04.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.