Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2015/289 E. 2015/600 K. 22.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2015/289
KARAR NO : 2015/600
KARAR TARİHİ : 22.12.2015

Yargıtay Daireleri : 15 ve 21. Ceza Daireleri
Mahkemesi : … Asliye Ceza
Güveni kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında, sanığın eylemlerinin güveni kötüye kullanma, basit dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturacağından bahisle verilen görevsizlik kararı üzerine yapılan yargılama neticesinde aynı suçlardan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince … gün ve … sayı ile;
“Katılan vekilinin temyiz dilekçesinin sanık hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin olduğunun tespiti ile yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün 42-42 sayılı kararında belirlendiği gibi, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının ceza dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’, (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Temyiz incelemesine konu olan suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen resmi evrakta sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise 157/1. maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki sevk ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesinin Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu, …”
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin … gün ve … sayılı gönderme kararı ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 21. Ceza Dairesince … gün ve … sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Yasasının 6110 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinde ‘Ceza Dairelerinde, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır.
İddianamede katılanın yetkili olduğu şirkette çalışan sanığın, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen şahsa gidip, şirketin bilgisi dışında şirket adına borç para isteği, borç karşılığında teminat göstermesi istenen sanığın, sahte olarak düzenlediği iki adet senedin yanında ayrıca bir adet kendi adına düzenlediği çekin arka yüzüne şirketin kaşesini basarak bu şirket adına imzalayarak çek ve senetleri verip karşılığında para aldığının iddia olunması karşısında, dolandırıcılık suçunun bankanın maddi varlığı olan çek kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçları tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki anlatıma, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin 15. Ceza Dairesine ait olduğu, …”
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15 ve 21. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesi verilen mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14/3. maddesinin (a) bendi; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile; “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile eklenen Geçici 13/5. maddesinde; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmış, madde gerekçesinde de; “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun işbölümünün onaylanmasına dair kararı Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girinceye kadar bu kanunla yapılan değişiklikten önceki işbölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunacaktır” açıklamasına yer verilmiştir.
6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen Geçici 14. madde uyarınca yeniden oluşturulan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından kabul edilerek 22.01.2015 gün ve 29244 sayılı Resmi Gazetede yayımlanıp 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı işbölümü kararının “Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” bölümünde de; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirmeye göre görevli daire belirlenir. Bu tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler bakımından mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda da iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki nitelendirme esas alınır” hükmü kabul edilmiştir.
İlkeleri Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 13.11.2014 tarih ve 245-281 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı üzere; Yargıtay Ceza Daireleri arasındaki görev ilişkisi adli yargı ilk derece mahkemeleri arasında varolan kamu düzenine ilişkin olan görev ilişkisi niteliğinde olmayıp, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6545 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinde yer alan “hukuk daireleri ile ceza daireleri kendi aralarında işbölümü esasına göre çalışır” şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere idari nitelikte işbölümü ilişkisidir. Dairelerin bakacağı işler işbölümü ilişkisine ait ilkeler ile işbölümündeki hükümlerin hangi tarihten itibaren geçerli olacağını belirlemek Yargıtay’ın ilgili kurullarına aittir.
Bu bakımdan, Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce düzenlenen tebliğnameler bakımından uygulanması mümkün olmayıp, uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
18.03.2013 olan tebliğname tarihinde ceza dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde esas alınması gereken iddianame yerine geçen görevsizlik kararında sanığın fiilinin; “çalıştığı şirketin bilgisi dışında, hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen bir kişiden şirket adına borç isteği ve karşılığında kendisinden teminat göstermesi istenen sanığın, sahte olarak düzenlediği iki adet senedin yanında ayrıca bir adet de kendi adına düzenlediği çekin arka yüzüne şirket kaşesini basıp şirket adına imzalayarak çek ve senetleri verip karşılığında para aldığı” şeklinde anlatılarak, basit dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun istikrarlı uygulamalarına göre, çeşitli suçlardan açılan davalardan en ağırı belirlenirken hapis cezasının üst sınırı fazla bulunan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırlarının eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır.
Tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan Yargıtay Kanunun 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesindeki;
“Ceza dairelerinde;
Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır, açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” şeklindeki kanuni düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılıp sevk maddeleri de gösterilen dolandırıcılık suçunun cezası TCK’nun 157/1. maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para, resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımı ise aynı kanunun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olup, bu suçun müeyyidesi, dolandırıcılık suçunun cezasından fazla olduğundan, hükmü temyizen inceleme görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesine istinaden hazırlanan işbölümü kararı uyarınca resmi belgede sahtecilik suçlarını incelemekle görevli Yargıtay 21. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli bulunduğundan, Yargıtay 21. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 21. Ceza Dairesinin … gün ve … sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 21. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 22.12.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.