Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/79 E. 2014/115 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/79
KARAR NO : 2014/115
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 6 ve 13. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 20.05.2010
Sayısı : 48-712

Hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesi Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesince 24.02.2003 gün ve 43-150 sayı ile; sanığın aynı suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Katılan … vekilinin temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.03.2006 gün ve 178873 sayı ile, 5320 sayılı Kanunun 8/2. maddesi uyarınca sanık lehine olan kanunun belirlenmesi amacıyla dosya yerel mahkemeye iade edilmiştir.
Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesince 20.12.2006 gün ve 395-1058 sayı ile; sanığın ilk hükümde olduğu gibi cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafii ile katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.11.2009 gün ve 13336-14849 sayı ile;
“Sanık …’in yakınan …’a yönelik eylemi nedeniyle kurulan 24.02.2003 gün ve 2002/43-2003/150 sayılı önceki hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, sanığın yakınana yönelik eyleminden temyiz edilmeksizin kesinleşen ilk hükmün ancak, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden talep üzerine ya da resen uyarlama yargılaması yapılmasının mümkün olduğu, sanığın yakınan …’a yönelik eylemi nedeniyle kurulan ilk hükmün kesinleşmesinden sonra, aynı dosyada katılan …’a yönelik eylemi nedeniyle kurulan hükmün, adı geçen katılan vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak iadesi üzerine, dosyanın yeniden ele alınarak yakınan …’a yönelen eylemi nedeniyle kurulan hükmün hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde bulunduğu anlaşıldığından, sanık savunmanının yakınan …’a yönelik eyleminden dolayı verilen hükme yönelik temyiz itirazının 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak reddine,
Sanığın katılan …’a yönelik eylemi nedeniyle kurulan hükme yönelik temyiz itirazına gelince;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3. maddesinde; ‘Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.’ Buna paralel hükümler içeren 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nun 34. maddesinde de ‘Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dâhil gerekçeli yazılır’ hükümleri yer almaktadır. Gerekçe; hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve maddi olaya uygun açıklamasıdır. Gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde; geçerli, yasal ve yeterli olması gerekir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmez ve uygulamada keyfiliğe yol açar. Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde gösterilmesi gereken noktalar ise 5271 sayılı CYY’nın 230. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre sırayla;
a) İddia ve savunma, bunların dayandırıldığı ve mahkemece toplanan kanıtların neler olduğu,
b) Kanıtların tartışılması, değerlendirilmesi ve reddedilen veya kanıtlama yönünden üstün tutulan ve kabul edilen kanıtlar ve nedenleri,
c) Tüm bunların ışığında ulaşılan kanı; sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemi, bunun yasal unsurları ve nitelendirmesi, uygulanacak kanun maddesi,
d) Cezayı ağırlatan ve hafifleten yasal ve değerlendirmeye bağlı nedenlerle cezayı kaldıran yasal nedenlerin bulunup bulunmadığı, bunlara ilişkin istemlerin kabul veya reddiyle temel cezanın belirlenmesine ilişkin nedenler,
e) Cezanın ertelenmesine, tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirinin uygulanmasına yönelik veya bu konulardaki istemlerin kabul veya reddine ilişkin dayanaklar gösterilecektir. Açıklanan bu usul kuralları buyurucu nitelikte olup, uyulmaması 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CYUY’nın 308/7 (5271 sayılı CYY’nın 289/1-e) maddesi uyarınca kesin bozma nedenini oluşturur. Açıklanan nedenlerle;
Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nun 34, 230, 232 ve 289. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması, Yargıtay’ın işlevini yerine getirebilmesi için kararın dayandığı kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin, sanığın eylemlerinin ne olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken bu ilkelere uyulmadan gerekçeden yoksun olarak hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesince 20.05.2010 gün ve 48-712 sayı ile; sanığın şikayetçi …’a karşı fiili nedeniyle verilen önceki mahkumiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, katılan …’a karşı eyleminden ise 765 sayılı TCK’nun 493/1, 61 ve 522. maddeleri uyarınca mahkumiyetine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 15.10.2012 gün ve 15556-17582 sayı ile;
“09.02.2011 gün ve 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi gereğince, Başkanlar Kurulu tarafından hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu onayından geçen 09.02.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren işbölümü kararına göre işin incelenmesinin 13. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 13. Ceza Dairesince 16.01.2014 gün ve 25642-967 sayı ile;
“İddianamedeki nitelendirmeye, sevk maddelerine, uygulamaya, temyizin kapsamı ile Yargıtay Kanununun 14. maddesine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararına göre, adı geçen kararın ortak hükümler başlıklı bendinin 2. maddesi uyarınca, daha önce kendisine gelmiş olmakla birlikte, bozma veya herhangi bir nedenle daire dışına gönderdiği işlerden geri gelenlere bakma görevinin Yüksek 6. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 6. ve 13. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucu verilen hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi uyarınca hazırlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 09.02.2012 gün ve 2012/1 sayılı iş bölümünün; “Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler”in 1. maddesinde;
“Bu iş bölümü, işbölümünün yürürlüğe girdiği tarih dahil olmak üzere tebliğnamesi bu tarihten sonra düzenlenen işler için geçerli olacaktır” denildikten sonra 2. maddesinde; “İstisnalar dışında; bu iş bölümüne dayalı olarak dairelerce dosya devri yapılamayacağı gibi her daire önceki işbölümü gereğince kendisine gelmiş olan işler ile daha önce kendisine gelmiş olmakla birlikte bozma veya herhangi bir nedenle daire dışına gönderdiği işlerden geri gelenlere bakmaya devam edecektir” hükmü getirilmiştir.
İncelemeye konu dosyanın daha önce Yargıtay 6. Ceza Dairesi tarafından incelenip 12.11.2009 gün ve 13336-14849 sayı ile bozulmasına karar verildiği ve tebliğname tarihinin de 30.08.2012 olduğu anlaşıldığından, temyiz inceleme görevi Yargıtay 6. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 13. Ceza Dairesi tarafından verilen görevsizlik kararı isabetli olup yargılama konusu suçla ilgili temyiz incelemesinin Yargıtay 6. Ceza Dairesince yapılması gerektiğinden, 6. Ceza Dairesi görevsizlik kararının kaldırılmasına, dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.10.2012 gün ve 15556-17582 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.03.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.