Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/5 E. 2014/41 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/5
KARAR NO : 2014/41
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 11. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 30.11.2006
Sayısı : 92-533

Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 07.03.2006 gün ve 827-139; 13.06.2006 gün ve 827-139 sayılı iddianameleri ile, sanığın 5237 sayılı TCK’nun 158/1-h, 204/1, 53 ve 55/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince 30.11.2006 gün ve 92-533 sayı ile;
Sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nun 204/1 maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis,
Dolandırıcılık suçundan TCK’nun 157/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 10.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, aynı kanunun 55/1 ve 53. maddeleri uyarınca zoralıma ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 25.04.2012 gün ve 12684-35606 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün ve 2011/Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCY’nın 204/1.maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı Yasanın 157/1.maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki anlatıma göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (11.) Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.12.2013 gün ve 16374-19515 sayı ile;
“6110 sayılı Yasanın 8. maddesiyle değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinde yer alan ‘ceza daireleri arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir. Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmü ile Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere görevli dairelerin tayininde iddianamedeki açıklama esas alınmalıdır.
Buna göre, 10/03/2006 günlü iddianame ile sanığın, yaptığı alışveriş karşılığında bankanın maddi varlığı olan çeki katılana vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği iddiasıyla, 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesinde öngörülen ‘bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık’ suçu tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki sevk ve tavsife, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15. ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasının yargılaması sonucunda kurulan hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesinde;
“Ceza dairelerinde:
a)Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b)Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü yer almaktadır.
İncelenen dosya kapsamından; Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.03.2006 gün ve 827-139 ile 13.06.2006 gün ve 827-139 sayılı iddianamelerinde yargılama konusu olayın; “Suç tarihinde müştekilerden Recep’in baba Ahmet ‘in oğul olup birlikte aynı işyerinde naylon çuval ve hurda alım satım işi yaptıkları yaşı, eğitim düzeyi yaşam hiçimi itibariyle daha kolay iddia edilebilir nitelikte olan müşteki Recep’in işyerinde yalnız olarak bulunduğu sırada şüphelinin müşteri olarak işyerine geldiği, çuval almak istediği, anlaştıkları, 12.000 YTL bedelli bir kamyon çuvalı şüpheliye teslim edildiği, şüphelinin alışverişine devam edip tekrar gelip 1.750 YTL çuval daha almak istediğini söylediği, ve teslim aldığı mallara karşılık emanete kayıtlı suça konu Akbank Hasköy şubesine ait Cemil Özdemir’in keşidecisi olduğu 13.750 YTL tutarlı çeki işyerinde ciro ederek teslim ettiği, aradaki farkı talep etmeyip bir sonraki alışverişin peşinatına sayıldığı, ertesi gün müşteki Recep’in Akbank Yeni Toptancı Hali şubesine tahsil için ibraz edildiğinde banka görevlilerince çekin sahte olduğunun belirtildiği, bu suretle şüphelinin atılı dolandırıcılık suçunu işlediği” şeklinde anlatıldığı ve sevk maddelerinin 5237 sayılı TCK’nun 204/1 ve 158/1-h olarak gösterildiği, ancak iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca kamu davası açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı olanı belirlenirken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan resmi belgede sahtecilik suçunun müeyyidesi, 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun müeyyidesi ise aynı kanunun 158/1-f maddesi uyarınca üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olup, nitelikli dolandırıcılık suçu daha ağır yaptırım içermektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesi görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 25.04.2012 gün ve 12684-35606 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.03.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.