Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/380 E. 2014/416 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/380
KARAR NO : 2014/416
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 8. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 01.12.2009
Sayısı : 1-389

Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüs ve özel belgede sahtecilik suçlarından TCK’nun 158/1-f, 35 ve 207/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesince 01.12.2009 gün ve 1-389 sayı ile; 5237 sayılı TCK’nun 245/3, 35, 207/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmün sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 03.04.2014 gün ve 14753-6346 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.05.2012 tarih ve 28-28 sayılı kararında da belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Kanunun görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ hükmüne yer verilmiştir.
Sanığın, müşteki Ali Rıza Ata’nın nüfus cüzdanını rızası dışında ele geçirip, üzerine kendi fotoğrafını yapıştırarak oluşturduğu sahte kimlikle Akbank ve Finansbank Adana Şubelerine kredi kartı almak için müracaatta bulunduğunun iddia ve kabul edilmiş olması karşısında, eylemin, 5237 sayılı TCK’nun 245/3, 35/2. maddelerine uyan Banka veya Kredi Kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu anlaşılmakla,
İddianamedeki anlatım, tavsifin ağırlığı ve Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 8. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğu”,
Yargıtay 8. Ceza Dairesince 20.10.2014 gün ve 13169-22682 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Kanunun 6110 sayılı kanun ile değişik 14. maddesinde ‘Ceza Dairesinde, Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır. Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 25.12.2008 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında ‘Mayıs 2007 içerisinde müştekiye ait olan nüfus cüzdanını şüphelinin işletmiş olduğu Kuruköprü Mahallesindeki çay ocağının önünde bulduğu, bu nüfus cüzdanındaki müştekiye ait olan fotoğrafı çıkartarak yerine kendi resmini yapıştırdığı, bu şekilde temin ettiği sahte nüfus cüzdanı ile … GSM operatörüne 26.05.2007 tarihinde müracaat ederek özel evrak niteliğindeki müşteki adına 0 539 725 71 19 numaralı hattı çıkartıp kullanmaya başladığı, 04.06.2007 tarihinde Telekom Adana Şubesine müracaat ederek özel evrak niteliğindeki müşteki adına 0 322 351 48 98 numaralı hattı çıkartıp kullanmaya başladığı, şüphelinin bu nüfus cüzdanı ve telefon bilgileriyle Akbank Adana Şubesine 05.06.2007 tarihinde müracaat ederek müşteki adına Akses Kredi Kartına müracaatında bulunduğu ancak daha sonra bankaca yapılan araştırmada başvurusunun iptal edildiği, yine şüphelinin 19.06.2007 tarihinde Finansbank Adana Şubesine müracaat ederek müşteki adına kredi kartı çıkartmak amacıyla sözleşme imzaladığı ancak bankaca yapılan araştırma sonucunda bu girişiminin de sonuçsuz kaldığı, şüphelinin daha sonra müştekiye ait bulduğu ve resmini değiştirerek kullandığı, nüfus cüzdanını çöp kutusuna atarak kaybettiği dosya kapsamı ve samimi ikrarıyla sabit olmakla’ iddiasıyla dava açılmış olup, iddianamede nitelikli dolandırıcılık, resmi ve özel belgede sahtecilik ile kredi kartlarının üretilmemiş olması nedeniyle kredi kartının kötüye kullanılmasına teşebbüsden söz edilemeyeceği gözetilerek 5464 sayılı kanunun 37/2. maddesinde belirtili suçlar tavsif edilerek dava açıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca davadaki tavsifin esas alınıp muhtelif suçlara ait temyiz incelemesinin suçlardan en ağırını incelemeye yetkili Daireye ait bulunmasına ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 02.06.2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 12.05.2011 gün ve 2011/1 sayılı kararına göre temyiz inceleme görevi Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15. ve 8. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık, TCK’nun 158/1-f, 35 ve 207/1. maddesi uyarınca sanığın cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında verilen hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yukarıda belirtilen aşamalar da gözetilerek dosya incelendiğinde;
Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüsten kamu davası açıldığı belirtilmiş ise de, iddianamede yargılama konusu fiil; “Sanığın, müşteki Ali Rıza Ata’nın nüfus cüzdanını rızası dışında ele geçirip, üzerine kendi fotoğrafını yapıştırarak oluşturduğu sahte kimlikle Akbank ve Finansbank Adana Şubelerine kredi kartı almak için müracaatta bulunduğu, ancak bankalarca yapılan araştırma sonucunda bu girişimlerinin sonuçsuz kaldığı” biçiminde anlatılarak, banka veya kredi kartının kötüye kullanılmasına teşebbüsden kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
2797 sayılı Kanunun, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesinin tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan halindeki;
“Ceza dairelerinde; Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” şeklindeki düzenlemesi gözetildiğinde, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında banka veya kredi kartının kötüye kullanılmasına teşebbüs ve özel belgede sahtecilik suçlarından TCK’nun 245/3, 35 ve 207/1. maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı kabul edilmelidir. İddianamede anlatılan eylemin gerçekte hangi suçu oluşturacağı ise temyiz incelemesi sonucu belirlenecektir.
İddianamede anlatılan suçların en ağırı olan banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunu temyizen inceleme görevi Yargıtay 8. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesi tarafından verilen görevsizlik kararı isabetli olup, yargılama konusu suçlarla ilgili temyiz incelemesinin Yargıtay 8. Ceza Dairesince yapılması gerektiğinden, 8. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.10.2014 gün ve 13169-22682 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 8. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 13.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.