Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/265 E. 2014/301 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/265
KARAR NO : 2014/301
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 7. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 03.05.2011
Sayısı : 78-102

Kars Ağır Ceza Mahkemesince 03.05.2011 gün ve 78-102 sayı ile, sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine, özel belgede sahtecilik suçundan ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Hükmün sanıklar müdafileri ve katılan … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 07.04.2014 gün ve 29872-6523 sayı ile;
“14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6110 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun ceza dairelerinin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, ağırlatıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava, daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın, daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre, Kars Ağır Ceza Mahkemesinde görülen kamu davasına esas olan 04.03.2009 tarihli iddianamede; Halk Bankası Kars şubesinde bireysel krediler servisinde görev yapan sanık …’un, diğer sanık … ile iştirak halinde hareket ederek sahte kredi sözleşmeleri ile bankadan şikayetçiler adına kredi alarak Halk bankası ile şikayetçileri zarara uğrattıklarının iddia olunması nedeniyle; resmi belgede sahtecilik suçunun yanında, 4389 sayılı Kanun’un 22/3. (5411 sayılı Kanun’un 160.) maddesindeki bankacılık zimmeti suçunun da tavsif edilmiş olması karşısında;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan bankacılık zimmetinin suçunun cezasının, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5411 sayılı Kanun’un 160. maddesinde altı yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası olduğu, sahtecilik suçunun cezasının ise, 5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesine göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasını gerektirdiği gözetildiğinde;
İddianamelerdeki anlatım ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanunu’nun değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesinin Yüksek 7. Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesince de 08.07.2014 gün ve 12996-14310 sayı ile;
“Sanıkların TCK’nın 158/1-j ve TCK’nın 204/1 maddeleri uyarınca mahkum edilmiş olup , 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı yasanın 31. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca mahkeme kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun iş bölümüne ilişkin kararına göre, inceleme görevinin Yargıtay Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait bulunduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15. ve 7. Ceza Daireleri arasındaki uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 6110 sayılı Kanununla değişik 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinin, tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan haline göre, “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.”
Somut olayla ilgili olarak davayı açan belge olan iddianamede, olayın açıkça anlatıldığı ve anlatılan olaylada uyumlu olacak şekilde eylemlerden bir tanesinin nitelikli dolandırıcılık olarak nitelendirildiği görülmektedir. Eylemin gerçekte, nitelikli dolandırıcılık suçunu mu yoksa bankacılık zimmeti suçunu mu oluşturacağı ise daha sonra yapılacak temyiz incelemesinin konusunu oluşturacaktır.
İddianamedeki sevk maddesi ile iddianame metni arasında bir uyumsuzluk bulunmaması ve sevk maddesinin bir yanılgı sonucu olarak değil, aksine hukuki değerlendirmeye dayalı olarak belirlenmiş olması nedenleriyle, davadaki tavsifin resmi belgede sahtecilik suçu yanında nitelikli dolandırıcılık suçuna yönelik olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir.
Temyiz incelemesine konu olan nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarının tebliğname tarihindeki yaptırım miktarları gözönüne alınarak yapılan değerlendirmede;
2797 sayılı Yargıtay Kanununun, 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinin, tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan halinde;
“Ceza dairelerinde:
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü yer almaktadır.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, suçun temel şekline göre hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen; nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı 5237 sayılı TCK’nun 158/1-j maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve adli para, resmi belgede sahtecilik suçunun yaptırımı ise aynı kanunun 204/1 maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olup, nitelikli dolandırıcılık suçunun müeyyidesi daha ağır olduğundan, temyiz incelemesinin 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca bu suça ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 15. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 7. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 07.04.2014 gün ve 29872-6523 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 13.11.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.