Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/257 E. 2014/293 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/257
KARAR NO : 2014/293
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 8 ve 13. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 24.12.2009
Sayısı : 12-234

Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının yargılaması sonucunda Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesince 24.12.2009 gün ve 12-234 sayı ile; eylemin banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanıkların bu suçtan mahkumiyetlerine karar verilmiştir.
Hükmün sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 14.11.2013 gün ve 37102-27261 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Yasasının 6110 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinde ‘Ceza dairelerinde: a)Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir. b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.’ hükümleri yer almakta olup, yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki nitelendirmeye ağırlık tanımıştır. Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararları da bu yöndedir.
TCK’nun 245/1. maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için her ne suretle olursa olsun ele geçirilen veya elde bulundurulan banka veya kredi kartının, kart sahibinin ya da kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın kullanılması suretiyle haksız yarar sağlanması ya da haksız yarar sağlamaya yönelik icra hareketlerine başlanması ancak engel nedenlerle yarar sağlanamayarak suçun teşebbüs aşamasında kalması gerekmekte olup kartın hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi eylemi ise ayrı bir suç oluşturacaktır.
İddianamede sanıkların, Vakıfbank A.Ş.’ye ait ATM cihazının kart bölümüne plastik aparat, sağ tarafına telefon, bu telefon tuşlarının içerisine cep telefonu yerleştirdikleri, kurulan bu düzenek sayesinde ATM cihazını kullanmak isteyen şahısların banka veya kredi kartlarının cihazın kart bölümüne sıkıştırılarak, şahısların telefona yönlendirilip, bu sayede şifrelerinin ve kartlarının ele geçirilmesinin amaçlandığı ancak sanıkların düzeneği kurduktan sonra henüz bu düzenek kullanılmadan durumun tespit edildiği şeklinde anlatılan eylemde, banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunun icra hareketlerine başlandığına dair bir iddiada bulunulmaması karşısında TCK’.nun 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlığa teşebbüs suçunun nitelendirildiği anlaşılmakla, iddianame ve temyizin kapsamına, Yargıtay Kanununun 14. maddesi ile Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 02.06.2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 12.05.2011 gün ve 2011/1 sayılı kararına göre temyiz inceleme görevinin Yargıtay Yüksek 13. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 13. Ceza Dairesince de 24.06.2014 gün ve 36420-22340 sayı ile;
“5237 sayılı TCK nun 244/1. maddesinde ‘Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişinin bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı’; aynı maddenin 3. fıkrasında ise ‘bu fillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranda arttırılacağı’ hüküm altına alınmıştır. Aynı madde gerekçesinde açıklandığı üzere, maddenin birinci fıkrasında, bir bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma, sisteme hukuka aykırı olarak veri yerleştirme, var olan verileri başka bir yere gönderme, erişilmez kılma, değiştirme ve yok etme filleri suç olarak tanımlanmaktadır. Böylece sisteme yöneltilen ızrar filleri özel bir suç haline getirilmiştir. Aracın fizik varlığı ve işlenmesini sağlayan bütün diğer unsurları söz konusu suçun konusunu oluşturmaktadır. Fıkrada seçimlik hareketli bir suç meydana getirilmiştir.
Dosya kapsamından ve iddianamedeki olayın anlatılış biçiminden; sanıkların Vakıfbank AŞ’ye ait ATM cihazına plastik aparat ve telefon düzeneği yerleştirerek, bu düzenek sayesinde ATM cihazını kullanmak isteyen banka müşterilerinin kartlarının düzenek içine sıkışmasını sağlayıp, yerleştirilen telefon ile kart ve kart bilgilerinin ele geçirilmesinin amaçlandığı, suçun icra hareketlerinden olan plastik aparat ve düzeneğin yerleştirilmekle birlikte, devriye görevi yapan kolluk güçlerince düzeneğin fark edilmesi üzerine sanıkların eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmakla;
İddianamedeki anlatım, olayın oluş biçimi ve temyizin kapsamına, Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre, işin incelenmesinin Yüksek 8. Ceza Dairesinin görevine girdiği” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 8. ve 13. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında verilen hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yukarıda belirtilen aşamalar da gözetilerek dosya incelendiğinde;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açıldığı belirtilmiş ise de, iddianamede yargılama konusu eylem, “…şüphelilerin ATM cihazının kart bölümüne plastik aparat yerleştikleri, yine ATM cihazının sağ tarafına Vakıfbank ibareli duvar tipi üzerinde Daimond yazılı telefon taktıkları, bu telefon tuşlarının içerisine Nokia cep telefonu yerleştirdikleri, kurulan düzenek sayesinde ATM cihazını kullanmak isteyen şahısların banka veya kredi kartlarının cihazın kart bölümüne sıkıştırılarak, şahısların telefona yönlendirilip, bu sayede şifrelerinin ele geçirildiği, daha sonra cihazda sıkıştırılan kartlar çıkartılarak, kart sahiplerinin hesaplarından paralar çekildiği, olayımızda şüphelilerin düzeneği kurduktan sonra henüz bu düzenek kullanılmadan durumun tespit edildiği, yapılan parmak izi çalışması sonucu kullanılan aparatlar üzerinde şüphelilerin parmak izlerinin tespit edildiği, bu suretle şüphelilerin bankayı aracı kılarak nitelikli dolandırıcılık yapmak istedikleri, eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı…” şeklinde anlatılarak, hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı, ancak suç adının nitelikli dolandırıcılık olarak yazılıp, sevkin 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesinin tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan halindeki;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü gözetildiğinde, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 141/1. maddesi uyarınca kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay 8. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan ve yargılama konusu suçla ilgili temyiz incelemesinin, hırsızlık suçundan açılan kamu davası sonucunda kurulan hükümleri incelemekle görevli Yargıtay 13. Ceza Dairesince yapılması gerektiğinden, 13. Ceza Dairesi görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 24.06.2014 gün ve 36420-22340 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 13. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 13.11.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.