Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/245 E. 2014/281 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/245
KARAR NO : 2014/281
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 11 ve 15. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 03.10.2012
Sayısı : 179-546

Sanık hakkında Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığının 19.06.2007 gün ve 679-321 sayılı iddianamesi ile; dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve tehdit suçlarından açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, Gemlik 1. Asliye Ceza Mahkemesince 03.10.2012 gün ve 179-546 sayı ile; dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 1571. maddesi uyarınca (3 kez), resmi belgede sahtecilik suçundan aynı Kanunun 204/1. maddesi uyarınca (4 kez), özel belgede sahtecilik suçundan aynı Kanunun 207/1. maddesi ve tehdit suçundan aynı Kanunun 106/1-1. cümlesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 26.06.2014 gün ve 11476-12607 sayı ile;
“19.06.2007 gün ve 2007/679 esas sayılı iddianame ile; sanığın kamu kurumlarından Nüfus İdaresinin maddi varlıklarından sayılan üzerinde kendi resmi bulunan Ali Yakar adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını, yine aynı şekilde düzenlenmiş Devlet İstatistik Enstitüsü tanıtım kartı ile Gemlik Gündem Gazetesi Personel Kimlik Kartını sahte olarak düzenleyip, kendisini çevresine bu kimliklere uygun olarak tanıtmak suretiyle ilişkiye geçtiği kişileri acil ihtiyacı olduğundan bahisle hileli davranışlarla kandırıp dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia olunması karşısında; eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d maddesinde öngörülen ‘kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçları tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki tavsife, hükmün konusuna, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince de 09.07.2014 gün ve 15405-13806 sayı ile;
“6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 04.02.1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişikliğin, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak ve söz konusu Kanun değişikliğine göre, ‘Ceza dairelerinde, daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde; mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkumiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır, çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verildiği,
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
03.10.2012 tarihli kararda, sanığın, 5237 sayılı TCK’nun 204/1. ve 157/1. maddeleri gereğince resmi belgede sahtecilik, basit dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine karar verilmiş olmakla,
İncelenen dosya içeriğine göre; temyiz incelemesine konu suçlardan resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; basit dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı Kanun’un 157/1. maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
Mahkumiyet kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 11. Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararları verilmiştir.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 11. ve 15. Ceza Daireleri arasındaki uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerinin görevini düzenleyen 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinin tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan hali; “Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir” şeklinde iken, 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 31. maddesi ile “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkumiyet dışındaki kararlarda ise iddianame veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır” şeklinde değiştirilmiş,
2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen geçici 13. maddenin beşinci fıkrasında, “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur” düzenlemesi yapılmış, madde gerekçesinde, “Yargıtay Büyük Genel Kurulunun işbölümünün onaylanmasına ilişkin kararı Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girinceye kadar bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki işbölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunacaktır” açıklamasına yer verilmiştir.
6545 sayılı Kanunun 37. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununa eklenen geçici 13. maddesi uyarınca Birinci Başkanlık Kurulunca hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunca onaylanarak 20.07.2014 gün ve 29066 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 31.07.2014 tarihinde yürürlüğe giren 17.07.2014 gün ve 2014/2 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulu Kararı’nın “Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” başlıklı bölümünün 1, 2 ve 3. maddelerinde;
“1- Bu iş bölümündeki düzenlemeler, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle geçerlidir.
2- İş bölümünün yürürlüğe girdiği tarih itibariyle düzenlenen tebliğnameler, iş bölümündeki düzenlemeler esas alınarak görevli Ceza Dairesine dönderilir.
3- Ceza Daireleri yürürlük tarihinden önce esasına kayıtlı bulunan işleri kendisi sonuçlandırır” düzenlemeleri hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay Daireleri arasındaki görev ilişkisi adli yargı ilk derece mahkemeleri arasında varolan ve kamu düzenine ilişkin bulunan görev ilişkisi niteliğinde olmayıp, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6545 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinde yer alan “Hukuk daireleri ile ceza daireleri kendi aralarında işbölümü esasına göre çalışır” şeklindeki düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere idari nitelikte bir işbölümü ilişkisidir. Dairelerin bakacağı işler, işbölümü ilişkisine ait ilkeler ile işbölümündeki düzenlemelerin hangi tarihten itibaren geçerli olacağını belirlemek 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak Yargıtay Büyük Genel Kuruluna aittir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen geçici 13. madde uyarınca Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen işbölümü kararının “Ceza Daireleri İşbölümü Ortak Hükümler” başlıklı bölümünün 1. maddesinin “Bu işbölümündeki düzenlemeler, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle geçerlidir” şeklindeki açık düzenlemesi ve işbölümünün 31.07.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olması da göz önünde bulundurulduğunda, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin 30.04.2014 olan tebliğname tarihi itibariyle uygulanması mümkün olmadığından uyuşmazlığın tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
Sanık hakkında tehdit ve resmi belgede sahtecilik suçlarının yanında 5237 sayılı TCK’nun 157/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açıldığı belirtilmiş ise de, iddianamede yargılama konusu eylem; “…Şüphelinin olay tarihinde kardeşi Ali Yakar adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı, devlet istatistik enstitüsü tanıtım kartı, Gemlik Gündem gazetesi personel kimlik kartlarında kendisinin gerçek kimliğini gizleyecek şekilde kendisinin resmini yapıştırıp sahte mühür de basmak suretiyle evrakta sahtecilik suçunu işlediği, yaşadığı çevreye de kendisini sahte düzenlediği kimliklere uygun olarak Ali Yakar olarak tanıttığı ve ilişkiye geçtiği müştekilerin acil ihtiyacı olduğundan bahisle hileli davranışlarla ve sözlerle kandırıp değişik miktarda para ve çıkar sağlamak suretiyle dolandırdığı eşi olan müştekiyi de kendisinden ayrılmaması hususunda ölümle tehdit ettiği…” şeklinde anlatılarak, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, ancak suçun dolandırıcılık olarak yazılıp, sevkin 5237 sayılı TCK’nun 157/1. maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun, 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesinin tebliğname tarihinde yürürlükte bulunan halindeki;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü gözetildiğinde, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında TCK’nun 157/1. maddesiyle değil, nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d maddesi uyarınca kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Diğer yandan Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan tehdit suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nun 106/1-1. cümlesi maddesi uyarınca altı aydan iki yıla kadar hapis, nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası aynı Kanunun 158/1-d maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve adli para, resmi belgede sahtecilik suçunun cezası aynı Kanunun 204/1. maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olup, nitelikli dolandırıcılık suçu daha ağır yaptırım içerdiğinden, hükmü temyizen inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayalı olarak hazırlanan iş bölümü kararı gereği, nitelikli dolandırıcılık suçlarını temyizen incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan ve yargılama konusu suçlarla ilgili temyiz incelemesinin, nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükmü incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesince yapılması gerektiğinden, 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyesi …:
“Yargıtay Dairelerinin Görevleri 2797 sayılı Yargıtay Kanunun 14. maddesinde belirlenmiştir. Bu madde; 28.6.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı, Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 31. maddesiyle değişikliğe uğramış olup, yeni metin Ceza Daireleri için :
‘a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır’ şeklinde düzeltilmiştir.
Değişiklik yapan kanunun 104. maddesi ‘Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer’ hükmünü amirdir.
Kanun 28.6.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. İleriye doğru derhal uygulanmak zorunluluğu oluşmuştur.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 15.7.2014 tarih ve 236-272 sayılı kararında, ‘2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen Geçici 13. maddesinin beşinci fıkrasının; ‘Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur’ şeklindeki açık düzenlemesi ve madde gerekçesi de göz önünde bulundurulduğunda, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 6545 sayılı Kanun uyarınca yapılması öngörülen işbölümü düzenlemesi inceleme tarihi itibariyle henüz hazırlanıp uygulamaya başlanılmadığından, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin inceleme tarihi itibariyle uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna oybirliğiyle ulaşılarak, uyuşmazlığın mevcut işbölümüne ilişkin hükümler uyarınca çözümüne geçilmiştir’ denilmektedir.
İş bölümünde hiç bir değişiklik yapılmamış ve buna ilişkin Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı yazılmış ve uygulanmaya başlanmıştır.
Kaldı ki iş bölümünde değişiklik yapılmış olsaydı bile, bu hal 2797 sayılı Yargıtay Kanunun değişik 14. maddesinin derhal uygulamasına engel olmayacak sadece dosyanın gideceği ceza dairesinin numarasını tespit edecek ve dosya belirlenen ceza dairesine kanun gereği derhal gönderilecekti.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile eklenen Geçici 13. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları;
‘Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı uygulanmaya başlayıncaya kadar bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki iş bölümüne ilişkin hükümler uygulanmaya devam olunur.
Daha önce başka dairelerde görülmekte olup da dairesi değiştirilen dava dosyaları mevcut hâlleriyle ilgili daireye gönderilir’ şeklindedir.
Göreve ilişkin kurallar Kamu Düzeniyle ilgili Ceza Muhakeme Kuralları olduğundan, görev konusundaki değişiklikler derhal uygulanır. Yargılamada tarafların İş bölümü kurallarınca uzmanlaşmış dairede haklarını aramaları hem haklarıdır, hem de yasal gerekliliktir. Aksine Kabul Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alan Adil Yargılanma Hakkının İhlalidir.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun verdiği kararlar, o karar yönünden kesindir. Yukarıda tarihi ve sayısı verilen karar, 2797 sayılı Yargıtay Kanunun değişik 14. maddesine açıkça aykırıdır. Kesin olarak verilen yukarıdaki karara uyulması, Kanun emrinin uygulanmasını öteleyemez. Bu kararda yer alan ‘işbölümü düzenlemesi inceleme tarihi itibariyle henüz hazırlanıp uygulamaya başlanılmadığından, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun Ceza Dairelerin görevlerini düzenleyen 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin inceleme tarihi itibariyle uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır’ kabulünün Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümünün onaylanmasına ilişkin kararı yazılmış ve uygulanmaya başlanması nedeniyle ısrar edilemeyeceği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 09.07.2014 gün ve 15405-13806 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 13.11.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.