Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/218 E. 2014/254 K. 15.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/218
KARAR NO : 2014/254
KARAR TARİHİ : 15.07.2014

Görevsizlik Kararı Veren
Yargıtay Daireleri : 7 ve 15. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 21.04.2014
Sayısı : 59-59

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 13.01.2014 gün ve 1916-180 sayılı iddianamesine dayanılarak Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 27.02.2014 gün ve 59-59 sayılı son soruşturmanın açılması kararıyla sanığın görevi kötüye kullanmak ve dolandırıcılık suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 158/2, 257/1; 3628 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13, 14 ve 15. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince 01.04.2014 gün ve 1-1 sayı ile;
“Son soruşturmanın açılmasına ilişkin kararda sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılması istenmişse de, ilişkilendirilmiş eylem bulunmadığı, CMK’nın 170. maddesinde gösterildiği üzere bu suça ilişkin yüklenen suç, işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi ve delillerin nelerden ibaret olduğu, yüklenen suçu oluşturan olayların buna ilişkin delillerle ilişkilendirilip açıklanmadığı görülmekle, CMK’nun 174/1-a maddesi gereği kıyasen iddianame yerine geçen son soruşturma kararının belirtilen eksikliklerin ikmali için iadesine” karar verilmiştir.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesince 21.04.2014 gün ve 59-59 sayıyla; sanığın görevi kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 158/2, 257/1; 3628 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13, 14 ve 15. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası üzerine yargılama yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 21.05.2014 gün ve 1-1 sayı ile;
“Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.04.2014 tarih ve 59–59 nolu son soruşturma açılmasına dair karar ile İstanbul Cumhuriyet Savcısı … hakkında bu görevini ifa ettiği sırada nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma ve 3628 sayılı Kanuna aykırılık suçlarını işlediğinden bahisle yargılamasının yapılıp cezalandırılması iddia ve talep olunmakla;
Heyet tarafından yapılan incelemede, sanık hakkında açılan davada dairemiz görevine giren 3628 sayılı Yasaya muhalefetten bu kanunun 13, 14, 15. maddelerine göre açılan davanın yanında TCK’nun 158/2. maddesine göre açılan ayrıntısı son soruşturma kararında açıklandığı üzere; ‘kamu görevlileri ile ilişkisi olduğu, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle belli bir işi gördüreceği vaadiyle Murat Araz’ın bilgisi ve Mehmet Yalamanoğlu aracılığıyla 15.11.2011 tarihinden itibaren sanığın İş Bankası Eyüp Şubesinin 100002582 nolu hesabına aylık 1.500 TL yatırıldığı, Avrasya Terminal bilgisayarında yapılan incelemede menfaatler temin edildiği’nin anlatıldığı dava bulunduğu,
Sanığın atılı suçlardan TCK’nun 158/2. maddesinde tanımlanan nitelikli dolandırıcılık suçundan öngörülen hapis cezasının iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezası olduğu,
3628 sayılı Yasanın 13. maddesine muhalefetten yasada öngörülen cezanın ise üç yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezası olduğu, buna göre sanığın üzerine atılı suçlardan nitelikli dolandırıcılık suçu için öngörülen TCK’nun 158/2. maddesindeki hapis cezasının üst sınırının, 3628 sayılı Yasanın 13. maddesine muhalefetten öngörülen ceza üst sınırından yüksek olduğu, bu nedenlerle davaya bakma görevinin Yargıtay 15. Ceza Dairesine ait bulunduğu ve görevsizlik kararı vermek gerekmekle,
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 2014/1 sayı ve 24.01.2014 tarihli iş bölümüne ilişkin kararına göre, sanık hakkında açılan davalardan cezalarının üst sınırı en yüksek olan nitelikli dolandırıcılık eylemine bakma görevinin Yargıtay 15. Ceza Dairesi olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince de 05.06.2014 gün ve 1-1 sayı ile;
“Bakırköy C. Başsavcılığının 13.01.2014 tarih, 1916-180 nolu iddianamesi ve buna bağlı olarak Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.02.2014 tarih, 59-59 nolu son soruşturmanın Yargıtay İlgili Ceza Dairesinde açılmasına dair kararında;
İstanbul C. Savcısı …’ün suç örgüt üyeleri ile diyaloga girip adliye işlerini takip ettiği, menfaat sağladığı, Murat Aras’ın bilgisi ile Mehmet Can Yalamanoğlu aracılığı ile 15.11.2011 tarihinden itibaren İş Bankası Eyüp Şubesindeki 10002582 nolu hesaba düzenli olarak her ay 1500 TL yatırıldığı ve bu paranın kaynağının anlaşılamadığı, Murat Aras isimli şahıstan arızalanan aracının tamiri için para istediği, 1.500 lirayı erken yatırması konusunda kendisi ile diyaloga girdiği,
Avrasya Terminal İşletmeleri çalışanı ve yöneticisi Mustafa Çıkkan ve Ali Çıkkan isimli şahıslara kızına, kayın pederi ve kayın validesine otobüs biletleri aldırıp bedellerini ödemediği, aynı işletmenin Bayrampaşa Büyük Otogar yönetim binasında yapılan aramada ele geçirilen harici hard disk üzerinde yapılan incelemede 2008 ile 2009 yılları içerisinde … konaklama gideri, uçak bileti, PC rom alımı, çiçek gönderimi, otobüs bileti paralarının gider olarak gösterildiği, 08.01.2010–24.03.2010 tarihi arasında 2.500 ile 250 TL arasında değişen miktarlarda ‘Savcı Mustafa maaşa istinaden’ şeklinde kayıt altına alınan nedeni belirlenemeyen ödemelerin yapıldığının teyit edildiği,
Mal varlığı araştırma sonucu düzenlenen rapora göre mal varlığında 692.748.37 TL’nin yasal geliri ile mütenasip bulunmadığından bahsedildiği,
Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 01.04.2014 tarih ve 2014/1 sayılı son soruşturma kararının iadesine dair karar üzerine Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.04.2014 tarih ve 59–59 nolu ek kararında aynı anlatımlarda bulunularak bu kez ‘sanığın bu kapsamda ayrıca kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan ve onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle belli bir işinin gördürüleceği vaadiyle menfaat aldığı’ ibaresinin eklendiği, bu ibarenin ise dosya içerisindeki anlatıma uygun olmadığı anlaşılmakla,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler bulunmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli, bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nun 158/2. maddesinde yer alan bu düzenlemeyle failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatırı sayıldığını, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere, para veya başkaca menfaat almak, kabul etmektir.
Kamu görevlisi TCK’nun 6. maddesinde tanımlanmış ve açıklanmıştır. Suçun meydana gelebilmesi için suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti, suçu nitelikli hâle getirmiştir.
Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığının ya da o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkar, … başsavcısına, … kaymakamına vereceğim şeklindeki beyanında başsavcının, kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlar, milletvekilleri, hâkimlerden tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK’nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza failin belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür, savcı, hâkim) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde, eylemi basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.
Kamu görevlisine, gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin son son soruşturma açılmasına dair kararındaki anlatımın yukarıda izah edilen nedenler, dairemizin yerleşik uygulama ve kabulleri karşısında TCK’nun 157/1. maddesinde tanımlanan dolandırıcılık suçunu tarif ettiğinden incelenen dosya içeriği ve incelemeye göre TCK’nun 157/1. maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasının, TCK’nun 257/1. maddesinde altı aydan iki yıla kadar hapis cezasının ve 3628 sayılı Kanunun 13. maddesinde üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyon liradan on milyon liraya kadar ağır para cezasının uygulanmasının öngörüldüğü, TCK’nun 157/1 ve 3628 sayılı Kanunun 13. maddesinde hapis cezalarının üst sınırı aynı ise de, 3628 sayılı Kanunun 13. maddesindeki alt sınırın TCK’nun 157/1. maddesindeki alt sınırdan daha fazla olması, sanık hakkındaki kamu davasının Yargıtay 7. Ceza Dairesinin esasına kaydedilip inceleme yapılarak eksikliğin tamamlanması için mahkemesine gönderildiği anlaşılmakla,
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin son soruşturmanın açılmasına dair kararındaki nitelendirme, izah edilen nedenlerden dolayı Yargıtay Kanununun değişik 14. maddesine göre davaya bakma görevinin 7. Ceza Dairesine ait olduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülebilmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 7. ve 15. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma ve 3628 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından açılan kamu davalarının ilk derece mahkemesi sıfatıyla hangi Özel Dairece görüleceğinin tespit edilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya muhtevasından;
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianameye dayalı olarak, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Cumhuriyet savcısı olarak görev yapmakta olan sanığın görevi kötüye kullanma ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 158/2, 257/1; 3628 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13 ve 14. maddeleri uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi istemiyle son soruşturmanın açılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinin, tebliğname ve Özel Dairelerin görevsizlik karar tarihleri itibarıyla yürürlükte olan 14. maddesinin üçüncü fıkrası;
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.
c) Temyiz davasına bakmakla görevli olan daire, Yargıtayın ilk derece mahkemesi olarak bakmakla görevli olduğu davalar ile olağanüstü kanun yollarına ilişkin davalara bakmakla da görevlidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu uygulamalarına göre, çeşitli suçlardan açılan davalardan en ağırı belirlenirken, hapis cezasının üst sınırı fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırlarının eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın ağır olduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; incelemeye konu suçlardan iddianame ve son soruşturmanın açılmasına ilişkin kararda anlatılan ve sevk maddeleri de gösterilen 3628 sayılı Kanuna muhalefet suçunun cezası aynı kanunun 13. maddesinde üç yıldan beş yıla kadar hapis, görevi kötüye kullanma suçunun cezası 5237 sayılı TCK’nun 257/1. maddesinde altı aydan iki yıla kadar hapis, nitelikli dolandırıcılık suçunun yaptırımı ise aynı kanunun 258/1. maddesinde iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası olup, bu suçun müeyyidesi; gerek görevi kötüye kullanma, gerekse 3628 sayılı Kanuna muhalefet suçunun yaptırımından fazla olduğundan, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapma ve sanığın fiilinin basit dolandırıcılık suçunu mu, yoksa nitelikli dolandırıcılık suçunu mu oluşturacağını belirleme görevi, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi uyarınca hazırlanan işbölümü uyarınca dolandırıcılık suçlarını incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine aittir.
Bu itibarla, Yargıtay 7. Ceza Dairesi tarafından verilen görevsizlik kararı isabetli olup, son soruşturmanın açılması kararına konu suçlarla ilgili yargılamanın Yargıtay 15. Ceza Dairesi tarafından yapılması gerektiğinden, 15. Ceza Dairesi görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 05.06.2014 gün ve 1-1 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 15. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 15.07.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.