Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/2 E. 2014/38 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/2
KARAR NO : 2014/38
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 11. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 16.09.2010 ve 22.12.2011
Sayısı : 45-523 ve 81-728

Sanıklar hakkında Çivril Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.07.2006 gün ve 316-152 sayılı iddianamesi ile dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle 157/1, 204/1, 35, 53, 63 ve 58 (765 sayılı TCK’nun 64. maddesi delaletiyle 342/1, 503/1, 62, 40, 81/2-3, 39.md.) maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Çivril Asliye Ceza Mahkemesince;
16.09.2010 gün ve 45-523 sayı ile; sanık …’un dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 157/1, 35, 62, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 1.240 Lira doğrudan, 5.240 Lira hapisten çevrilme adli para, resmi belgede sahtecilik suçundan ise aynı kanunun 204/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna,
22.12.2011 gün ve 81-728 sayı ile de; sanık …’ın hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz üzerine mercii Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.01.2011 gün ve 54 D. İş sayı ile kararı ile kaldırılması sonucunda resmi belgede sahtecilik suçundan 765 sayılı TCK’nun 342/1, 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 6. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine, dolandırıcılık suçundan ise 5237 sayılı TCK’nun 157/1, 35, 62, 51 ve 52. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis ve 1.240 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.
Hükmün sanıklar müdafii, o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 11.12.2013 gün ve 21324-19718 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün ve 2011/Bşk-42-42 esas-karar sayılı kararında belirlendiği gibi;
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinin 3-f fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,” (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır,
İncelenen dosya içeriğine göre;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 342/1. maddesinde iki yıldan sekiz yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı kanunun 503/1. maddesi uyarınca bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki sevk maddeleri ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince de 30.12.2013 gün ve 27425-20238 sayı ile;
“6110 sayılı Yasanın 8. maddesiyle değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesinde yer alan “ceza daireleri arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde dava ayılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir. Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir.” hükmü ile Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere görevli dairelerin tayininde iddianamedeki açıklama esas alınmalıdır.
Buna göre, 17.07.2006 günlü iddianame ile 2004 yılı Kasım ayında sanık …’un postacı kılığında gelerek, eşinden getirdiği paketin teslimi için gerekli olduğundan bahisle gerçekleştirdiği hileli hareketleriyle imzalattığı ve bilahare diğer sanıklarla işbirliği içerisinde sair kısımları da doldurulan suça konu sahte bonoyu 12.07.2005 tarihinde Denizli 2. İcra Müdürlüğü’nün 2005/4947 esas sayılı dosyasıyla katılan aleyhine icra takibine koymak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği iddiasıyla, 5237 sayılı TCK’nun 158/l-d. maddesinde öngörülen “kamu kurumu niteliğindeki icra dairesinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” ve aynı Yasanın 204/1. maddesinde düzenlenen ‘memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği” suçları tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla iddianamedeki anlatıma, tavsifin ağırlığına, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15. ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede suç tarihi 2004 yılı Kasım ayı olarak gösterilmiş ise de, yargılamaya konu eylemde sanıkların sahte olarak düzenledikleri bonoyu icra takibine koyduklarının iddia olunması karşısında, suç tarihinin gerek sahtecilik gerekse dolandırıcılık suçu bakımından icra takibinin yapıldığı 12.07.2005 olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerekir.
Buna göre, iddianamede anlatılan ve bu anlatıma uygun olarak gösterilen sevk maddelerindeki ceza miktarları karşılaştırıldığında;
1- 5237 sayılı TCK’nun 157/1. maddesinde 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ve beşbin güne kadar adli para ,
2- 5237 sayılı TCK’nun 204/1. maddesinde ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası, öngörülmüştür.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Şu halde, temyiz incelemesine konu suçlardan resmi belgede sahtecilik suçunun cezası hapis cezasının alt sınırı itibariyle diğer suça göre daha ağır yaptırım içermektedir.
Öte yandan yüklenen dolandırıcılık suçunun gerçekte, basit dolandırıcılık suçunu mu yoksa nitelikli dolandırıcılık suçunu mu oluşturacağı ise temyiz incelemesinin konusunu oluşturacaktır.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.12.2013 gün ve 27425-20238 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 11. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.03.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.