Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/126 E. 2014/162 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/126
KARAR NO : 2014/162
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 4 ve 15. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 12.05.2009
Sayısı : 343-144

Sanık … hakkında Selçuk C. Başsavcılığının 08.06.2007 gün ve 437-232 sayılı iddianamesi ile; şantaj, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, cinsel taciz ve devletin kurum ve organlarını aşağılama suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 107/1, 155/2, 105/1 ve 301/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Selçuk Asliye Ceza Mahkemesince 12.05.2009 gün ve 343-144 sayı ile, sanığın tüm suçlardan beraatine karar verilmiştir.
Hükmün katılan vekili tarafından tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 10.10.2012 gün ve 30629-20243 sayı ile;
“İddianamedeki sevk ve uygulamaya, Yargıtay Yasasının 14. Maddesine, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ve temyizin kapsamına göre, işin incelenmesi Yüksek 15. Ceza Dairesinin görevine girdiği”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince de 03.03.2014 gün ve 18835-3751 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün ve 2011/ Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. Fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,’ (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda , suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre; sanığın, katılandan uzun yıllar önce boş ve imzalı olarak aldığı senedin bedel kısmını daha sonra anlaşmaya aykırı olarak doldurarak katılan aleyhine kullandığı ve katılana yönelik olarak şantaj ve cinsel taciz ile ayrıca yargı organlarını aşağılama suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulup kullanılması eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 209. maddesinde düzenlenen açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı ve sanıkla katılan arasında bir hizmet ilişkisi bulunmadığı da dikkate alınarak, iddianame anlatımına göre TCK’nın 155/2 maddesinden açılan bir kamu davasının bulunmadığı, buna göre, belirtilen eylemlerin en ağırının Şantaj suçu olduğu anlaşılmakla,
İddianamedeki anlatıma ve Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesine göre, temyiz incelemesinin Yüksek 4. Ceza Dairesinin görevine dahil olduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 4. ve 15. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın 5237 sayılı TCK’nun 107/1, 155/2, 105/1 ve 301/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında verilen hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yukarıda belirtilen aşamalar da gözetilerek dosya incelendiğinde;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 155/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açıldığı belirtilmiş ise de iddianamede yargılama konusu eylemin; “Müştekinin şüphelinin iş yerinde yaklaşık 7-8 yıl önce alışveriş yaptığı, yaptığı alışverişe istinaden imzalamak suretiyle açık senedi şüpheliye verdiği, daha sonra yaptığı alışverişin bedelini ödediği ancak senedi almadığı, bilahare müştekinin 2000 yılından 2005 yılına kadar şüpheli … ın iş yerinde çalıştığı, şüphelinin müştekiyi taciz etmesi üzerine işten ayrılmasına rağmen şüphelinin müştekiyi telefonla ve mesaj çekmek suretiyle tacize devam ettiği, çektiği mesajlarda müşteki ile birlikte otele gitmeyi, birlikte olmayı gezmeyi söyleyerek tacizini sürdürdüğü, müştekinin kendisi ile birlikte olmaması ve yanına gelmemesi halinde elinde bulunan imzalı senedi icraya koyacağını beyan ettiği, müştekinin kabul etmemesi üzerine de açık senedi 25.02.2006 tarihli vade koyarak 9500,00 YTL. bedelle icra takibine koyduğu” şeklinde anlatılarak, bedelsiz senedi kullanma suçundan kamu davası açıldığı, ancak suç adının hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma olarak yazılıp sevkin 5237 sayılı TCK’nun 155/2 maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesindeki:
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü gözetildiğinde, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan şantaj suçunun yaptırımı, 5237 sayılı TCK’nun 107/1. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis, bedelsiz senedi kullanma suçunun cezası TCK’nun 156/1. maddesi uyarınca altı aydan iki yıla kadar hapis, cinsel taciz suçunun cezası TCK’nun 105/1. maddesi uyarınca üç aydan iki yıla kadar hapis ve devletin kurum ve organlarını aşağılama suçunun cezası ise TCK’nun 301/2. maddesi uyarınca altı aydan iki yıla kadar hapis cezasından ibaret olup şantaj suçu daha ağır yaptırım içermektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan ve yargılama konusu suçlarla ilgili temyiz incelemesinin, şantaj suçundan açılan kamu davası sonucunda kurulan hükmü incelemekle görevli Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılması gerektiğinden, 4. Ceza Dairesi görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10.10.2012 gün ve 30629-20243 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 4. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.03.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.