Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2014/113 E. 2014/149 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2014/113
KARAR NO : 2014/149
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 15 ve 4. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 19.03.2009
Sayısı : 63-120

Sanıklar hakkında Söke Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2008 gün ve 333-122 sayılı iddianamesi ile; dolandırıcılık ve tehdit suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 157/1 ve 106/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Söke 1. Asliye Ceza Mahkemesince 19.03.2009 gün ve 63-120 sayı ile;
Sanıkların her iki suçdan da ayrı ayrı beraatlarına karar verilmiştir.
Hükmün katılanlar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 18.06.2013 gün ve 68074-11324 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün ve 2011/Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Yasasının görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. Fıkrasının (a) bendinde; ‘Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’, (b) bendinde de; ‘Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir’ hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Katılan …’in kredi borcu nedeniyle taşınmazlarının icra takibinde satış aşamasına gelindiği, bu durumunu öğrenen sanıkların katılana borcunu ödeyerek kapatmayı, kendilerine bir miktar faiz ile birlikte bilahare ödemesini ancak karşılığında taşınmazları üzerine ipotek koydurmayı önerdikleri, katılan … ve kızı katılan …’nin bu teklifi kabul ettikleri, olay günü sanıkların borcu kapatıp katılan … ile birlikte notere gittikleri, oğlu tanık Arif’i bir başka yere gönderip bu arada okuma yazması olmayan katılan …’yi aldatıp anlaştıkları gibi ipotek belgesi düzenlettiklerini söyleyerek katılanın üzerine kayıtlı taşınmazlardan ikisi hakkında taşınmaz vaadi sözleşmesi imzalattıkları, bilahare araziyi boşaltmaları için katılanları birlikte tehdit ettikleri olaya ilişkin iddianamedeki anlatımın 5237 sayılı TCK’nun 157/1 ve 106/2-c maddelerinde düzenlenen suçları teşkil ettiği gözetilerek;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ‘dolandırıcılık’ suçunun cezası, 5237 sayılı TCY’nın 157/1 maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis; ‘birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit’ suçunun cezası ise aynı Yasanın 106/2-c maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki anlatıma ve temyizin kapsamına göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 4. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesince de 03.02.2014 gün ve 23909-3012 sayı ile;
“İddianamedeki anlatımda, tehdit suçunun ne şekilde işlendiği konusunda yer, zaman ve somut eylem belirtmeyen ifadeden, eylemlerin TCK’nın 106/2-c maddesine uyan birlikte tehdit suçunun iddia konusu yapıldığı sonucunun çıkarılamayacağı, iddianamede tehdit suçları için gösterilen sevk maddelerinin anlatıma uygun olduğu, dolandırıcılık suçunun anlatımının ise anılan Kanunun 158/1-b maddesine uyduğu, buna göre en ağır cezayı gerektiren suçun dolandırıcılık olduğu ve görevli dairenin bu suça göre belirleneceği,
Anlaşıldığından, görevsizlik kararına, Yargıtay Kanununun 14. maddesine ve temyizin kapsamına göre, işin incelenmesi Yüksek 15. Ceza Dairesinin görevine girdiği” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 15. ve 4. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanıkların dolandırıcılık ve tehdit suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 157/1 ve 106/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında verilen hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yukarıda belirtilen aşamalar da gözetilerek dosya incelendiğinde;
Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nun 106/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açıldığı belirtilmiş ise de, iddianamede yargılama konusu eylem, “…Müştekiler şüphelilerin noterde borç-alacak sözleşmesi veya ipotek yerine müşteki …’in gayrimenkullerine ilişkin satış vaadi sözleşmesi yapıldığını anladıkları, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldıktan 4-5 ay sonra şüphelilerin müşteki …’i arayarak, ‘araziyi boşaltın, boşaltmazsanız, biz yapacağımızı biliriz’ sözleri ile tehditte bulundukları, sonraki günlerde de müteaddit defalar müştekileri ölümle tehdit ettikleri…” şeklinde anlatılarak, 5237 sayılı TCK’nun 106/2-c. maddesinde düzenlenmiş olan birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan kamu davası açıldığı, ancak suç adının tehdit olarak yazılıp, sevkin de 5237 sayılı TCK’nun 106/1 maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun, 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesindeki:
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü gözetildiğinde, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanıklar hakkında birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan 5237 sayılı TCK’nun 106/2-c. maddesi uyarınca kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu suçlardan birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nun 106/2-c. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı kanunun 157/1. maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasından ibaret olup, temyiz incelemesinin yaptırımı en ağır olan birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçuna ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 15. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan ve yargılama konusu suçlarla ilgili temyiz incelemesinin, birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan kurulan hükmü incelemekle görevli Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılması gerektiğinden, 4. Ceza Dairesi görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03.02.2014 gün ve 23909-3012 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 27.03.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.