Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2013/6 E. 2013/12 K. 14.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2013/6
KARAR NO : 2013/12
KARAR TARİHİ : 14.05.2013

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 11 ve 15. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 07.01.2011

Sanık … hakkında Gaziantep C. Başsavcılığının 03.03.2010 gün ve 4121-1981 sayılı iddianamesi ile; dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 5237 sayılı TCK’nun 157/1 ve 204/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Gaziantep 15. Asliye Ceza Mahkemesince 07.01.2011 gün ve 350-24 sayı ile;
Dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 157/1 ve 52. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 2000 Lira adli para,
Resmi belgede sahtecilik suçundan ise aynı kanunun 204/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 04.04.2012 gün ve 6973-4756 sayı ile;
“İddianamedeki sevk ve tavsife, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesince de 09.05.2012 gün ve 6573-36744 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün ve 2011/Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,” (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCY.nın 204/1.maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı Yasanın 157.maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
İddianamedeki sevk ve nitelendirmeye, Yargıtay Kanunu’nun değişik 14. maddesine göre temyiz incelemesinin Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevine dahil olduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 11 ve 15. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın 5237 sayılı TCK’nun 157/1 ve 204/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında verilen hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yukarıda belirtilen aşamalar da gözetilerek dosya incelendiğinde;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 157/1 ve 204/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açıldığı belirtilmiş ise de, iddianamede yargılama konusu eylemin, “Şüphelinin kendi ismini Hüseyin Demirel olarak ve kendisini de Anadolu Lisesinde öğretmen olarak tanıtıp müştekiye güven telkin ettiği, müştekiye önce ortak market açmayı teklif edip daha sonra ‘bu bölgede market iş yapmaz’ senin adına taşımacılık şirketi açalım diyerek çeşitli masraf ve bahanelerle 12.435 TL para aldığı, daha sonra ‘ben bu şirkette yokum, başınızın çaresine bakın’ diyerek aldığı paraları vermediği, yine müştekiye seni Kazakistan’da Üniversiteye göndereceğim diye ondan ayriyeten 1.177 TL para daha aldığı, müştekiye güven telkin ederek onu toplam 13.612 TL dolandırdığı, suç tarihinde yakalandığında ise adli emanetin 2009/3365 sırasında kayıtlı olan ve kardeşi Hüseyin Demirel’in kimlik bilgilerinin yazılı olup üzerinde kendi fotoğrafının yapışık olduğu sahte nüfus cüzdanını polislere vererek isminin de … olduğunu beyan ettiği” şeklinde anlatılarak kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, ancak suç adının basit dolandırıcılık olarak yazılıp, sevkin 5237 sayılı TCK’nun 157/1 maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun, 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesindeki:
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü gözetildiğinde, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 158/1-d maddesi uyarınca kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Yargıtay Başkanlar Kurulunun istikrarlı kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre, çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır olarak kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adlî para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, 5237 sayılı TCY’nın 204/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı kanunun 158/1-d maddesi uyarınca iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasından ibaret olup, dolandırıcılık suçu daha ağır yaptırım içermektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesince verilen görevsizlik kararı isabetli olduğundan ve yargılama konusu suçlarla ilgili temyiz incelemesinin, dolandırıcılık suçundan açılan kamu davası sonucunda kurulan hükmü incelemekle görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesince yapılması gerektiğinden, 15. Ceza Dairesi görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın anılan Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Kurul Üyesi; hükmü inceleme görevinin Yargıtay 11. Ceza Dairesine ait olduğu düşüncesiyle karşıoy kullanmıştır
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 09.05.2012 gün ve 6573-36744 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.05.2013 günü oyçokluğuyla karar verildi.