Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2012/122 E. 2012/122 K. 27.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2012/122
KARAR NO : 2012/122
KARAR TARİHİ : 27.12.2012

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 13 ve 11. Ceza Daireleri
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 06.12.2006
Sayısı : 157-417

Sanık … hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2006 gün ve 8243-625 sayılı iddianamesi ile; nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince 06.12.2006 gün ve 157-417 sayı ile;
5237 sayılı TCK’nun 158/1-f-son, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 41.660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmün katılan Halkbank A.Ş. vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 05.06.2012 gün ve 13888-38450 sayı ile;
“İddianamedeki tavsif ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek 13. Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğu”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 13. Ceza Dairesince 16.10.2012 gün ve 19121-21872 sayı ile;
“İddianamedeki nitelendirmeye, sevke, temyizin kapsamına, Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre işin incelenmesi Yargıtay Yüksek 11. Ceza Dairesinin görevine girdiği”,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesince ise 28.11.2012 gün ve 28270-20493 sayı ile;
“2797 sayılı Yargıtay Yasasının 6110 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesinde ‘Ceza Dairelerinde, Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde, dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir’ hükmü yer almaktadır. Yasa, sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır. Bu nedenle Ceza Dairelerinin görevinde Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere tavsif esas alınmalıdır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2006 gün ve 25046/3056/8243 sayılı iddianamesinde, sanığın şikayetçinin haksız olarak ele geçirdiği internet bankacılığı şifresini kullanarak hesabında bulunan 25.000 TL’yi kendi hesabına havale ettiğinin iddia olunması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere 5237 sayılı TCK.nun 142/2-e maddesinde öngörülen ‘bilişim suretiyle hırsızlık’ suçu tavsif edilerek dava açılmıştır.
Bu itibarla, iddianamedeki tavsife, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 13. Ceza Dairesine ait olduğu anlaşıldığı” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararları verilmiştir.
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Yargıtay 13 ve 11. Ceza Daireleri arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında verilen hükmün temyiz incelemesinin hangi Özel Dairece yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
Yukarıda belirtilen aşamalar da gözetilerek dosya incelendiğinde;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açıldığı belirtilmiş ise de, iddianamede yargılama konusu eylemin, “…. suç tarihinde şüphelinin, müşteki Hiro Tekstil’in internet şifresini kırarak, müştekinin hesabını kontrolüne geçirdiği, müşteki Hiro Tekstil’in hesabında bulunan 25.000 YTL’yi internet yoluyla EFT yapıp kendisi adına bulunan Kapalı Çarşı Halkbankası Şubesindeki hesabına 08.08.2006 tarihinde havale ettiği, paranın müşteki şirketin rızası haricinde EFT yapıldığını Kuveyt Türk Bankasının farketmesi nedeniyle, Halkbankası Kapalı Çarşı Şubesine haber verdiği ve ödemenin durdurulduğu, ertesi günü olan 09.06.2006 tarihinde şüphelinin parayı çekmeye geldiği sırada yakalandığı…” şeklinde anlatılarak bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı, ancak suç adının nitelikli dolandırıcılık olarak yazılıp, sevkin 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanununun değişik 14. maddesindeki:
“Ceza dairelerinde:
a) Daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir.
b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü gözetildiğinde, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nun 142/2-e maddesi uyarınca kamu davası açıldığı kabul edilmelidir.
Bu nedenle, Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçuna ilişkin temyiz davalarına bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 13. Ceza Dairesince temyiz incelemesinin yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 13. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 16.10.2012 gün ve 19121-21872 sayılı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.12.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.