Yargıtay Kararı Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu 2009/20 E. 2009/20 K. 25.12.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu
ESAS NO : 2009/20
KARAR NO : 2009/20
KARAR TARİHİ : 25.12.2009

Görevsizlik Kararı veren
Yargıtay Daireleri : 12 ve 16. Hukuk Daireleri
Mahkemesi :İcra Ceza
Günü : 11.04.2008
Sayısı : 67–1984

Davacı vekili 05.08.2005 havale tarihli dilekçesi ile, borçlu nezdinde 43.403.81 YTL alacağı olduğu halde, “doğmuş ve doğacak hak ve alacaklar ile taşınırlar için gönderilen haciz ihbarnamesine karşı sadece 3.475 YTL alacak bildirerek gerçeğe aykırı beyanda bulunan ve bu suretle müvekkilini 43.403.81 YTL zarara uğratan davalının, İİK. 89/4. maddesine göre bu miktarda tazminata mahkûmiyetine ve ayrıca davalı şirket yetkililerinin İİK 338/1. maddesine göre cezalandırılmalarına karar verilmesini talep etmiş,
Yargılama yapan Bakırköy 2. İcra Mahkemesince 14.09.2006 gün ve 1186-1078 sayı ile;
“Davacının tazminat isteminin bilirkişi raporu doğrultusunda kabulü ile 9.285,74 YTL’nin kabulüne, fazlaya dair istemin reddine,
Davacının davalı şirketin İİK.nun 338. maddesi gereğince cezalandırılması yönündeki isteminin davalının tüzel kişiliğinin sanık olarak gösterilmesi nedeni ile beraatına” karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından temyiz edilen hüküm dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 23.03.2007 gün ve 5607-931 sayı ile;
“1-Davalının İİK.nun 345. maddesi gereğince sanık olarak borçlu tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişi ya da kişiler hakkında isim belirtilmek suretiyle açılması gerektiği gözetilmeden, doğrudan tüzel kişi yetkilileri hakkında açıldığının anlaşılması karşısında davanın reddi yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2- İİK’nun 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi çıkaran davacının, borçlusu Caretta Kırtasiye ve Promosyon Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şirketinin, 3. şahıs şirketteki alacağının varlığını aynı Yasanın 68. maddesindeki belgelerle ispat etmesi zorunluluğu ve icra mahkemesinin sadece yalan beyana dayalı olarak istenen tazminatın tayin, tespit ve takdiri yönünden genel hükümlere uymak zorunda bulunduğunun anlaşılması karşısında, sınırlı yetkili mahkemede genel mahkemeler gibi duruşma yapılıp her türlü delil toplanarak ihtilaflı olan bu alacağın varlığının tesbitine yasal olanak bulunmadığı gözetilmeden yazılı biçimde davalının 9.285,74 YTL tazminat ödemeye hükmolunması,
3- Kabule göre de, şikayetin dayalı olduğu icra dosyası Bakırköy 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1902 sayılı icra dosyası olduğu halde, hükme esas alınan 17.05.2005 havale tarihli bilirkişi raporunun değerlendirme ve sonuç bölümlerinde aynı icra müdürlüğünün 2005/1901 esas sayılı icra takip dosyasının esas alınması ve hükmün gerekçesinin de yine 2005/1901 sayılı icra dosyasına göre yapılan değerleme esas alınarak oluşturulması” isabetsizliklerinden bozulmuştur.
Davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay C.Başsavcılığınca 26.11.2007 gün ve 194056 sayı ile;“5560 sayılı Yasanın 29. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/2 maddesi, her ne kadar karar düzeltme yolunu öngörmüş ise de, müşteki vekilinin dilekçesi içeriği ve hükmün Yargıtay tarafından 22.01.2007 tarihinde karara bağlandığı gözetilerek, istemin itiraz niteliğinde olduğunun kabulüyle yapılan incelemede;
İleri sürülen düzeltme (itiraz) sebeplerinin daha önce yargılama aşamasında dile getirildiği, Dairece yapılan incelemede bu konuların değerlendirildiği, hükmün esasına etkili bir hususun inceleme dışı bırakılmadığı dikkate alınarak, 5271 sayılı Yasanın 308. maddesi uyarınca karara itirazı gerektirir maddi ve hukuki bir sebep bulunmadığı” gerekçesiyle itiraz yoluna gidilmediği belirtilmiştir.
Bozma üzerine Bakırköy 2. İcra Ceza Mahkemesince 11.04.2008 gün ve 67–1984 sayı ile;
“1-Müştekinin sanık tüzel kişi … yönünden İİK. 338. madde ile ilgili davasının İİK. 345. maddesi gereği sanık olarak borçlu tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişi yada kişilerin isimleri belirtilmeden doğrudan tüzel kişi aleyhine açılmış olması nedeni ile davanın reddine,
2-Müşteki davacının İİK. 89. maddesi ile ilgili tazminat talebine ilişkin olarak İİK 68. maddesinde belirtilen belgelerle tazminata ilişkin iddiasını kanıtlaması zorunlu iken bunu kanıtlayamadığı saptandığından, sınırlı yetkili mahkememizce genel mahkemelerdeki gibi duruşma yapılarak her türlü delilin toplanması ile tazminata ilişkin ihtilaf ve alacağın varlığının saptanması yasal olarak mümkün bulunmadığından müştekinin tazminat talebine ilişkinin isteminin ise reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekilinin hükmün yalnızca tazminata ilişkin bölümünü temyiz etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 24.03.2009 gün ve 25186-6312 sayı ile;
“İnceleme konusu karar İİK’nun 338. maddesine aykırılık nedeniyle, aynı Yasanın 89/4. maddesine göre istenen tazminat istemine ilişkin olup, belirgin biçimde dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görevi içine girmektedir” gerekçesiyle, dosyanın gön¬derildiği Yargıtay 16. Hukuk Dairesince de 20.07.2009 gün ve 5031-5186 sayı ile;
“Dava gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan cezalandırma ve İcra İflas Kanunu’nun 89/1. maddesine göre tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece anılan suçtan dolayı davanın reddine, tazminat hakkında ise tazminat isteminin reddine karar verilmiş, kararı temyiz eden davacı vekili 27.05.2008 havale tarihli dilekçesinde açıkça temyiz taleplerinin sadece tazminata ilişkin olduğunu, ceza konusunda bir temyiz istemlerinin olmadığını belirtmesi karşısında, ceza davası dışında salt İİK’nun 89/1. maddesine göre tazminata yönelik kararları temyizen inceleme görevi Yargıtay Yüksek 12. Hukuk Dairesine ait olduğu” gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararı verilmiş olmakla,
Oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilmiş ve açıkla¬nan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
İncelenen dosyada, davalı … T.A.Ş.nin İİK’nun 89/4. maddesi gereğince tazminata mahkumiyeti, ayrıca davalı şirket yetkililerinin İİK’nun 338/1. maddesine göre cezalandırılmaları talep edilmiş, ceza davasının İİK’nun 345. maddesi gereği sanık olarak borçlu tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişi yada kişilerin isimleri belirtilmeden doğrudan tüzel kişi aleyhine açılmış olması nedeni ile tazminat talebinin ise İİK’nun 68. maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlanamadığından bahisle reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından yalnızca tazminata ilişkin bölüm yönünden temyiz edilmiş, ceza davasına yönelik bir temyiz isteminde bulunulmamıştır.
Ceza davası temyiz edilmeyerek kesinleşmiş bulunmakla, temyiz dilekçesi kapsamına göre sadece tazminata ilişkin kısım incelemeye tabi tutulacağından, olumsuz görev uyuşmazlığının Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca çözümlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla dosyanın, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
Davacı vekilinin tazminata yönelik temyiz istemi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 16. Hukuk Dairesi arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine, 25.12.2009 günü oybirliği ile karar verildi.