Yargıtay Kararı Büyük Genel Kurulu 2022/3 E. 2023/2 K. 25.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Büyük Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/3
KARAR NO : 2023/2
KARAR TARİHİ : 25.01.2023

MAHKEMESİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

DAVA TÜRÜ : Tazminat

Taraflar arasındaki hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Hukuk Genel Kurulunun 08.07.2020 tarih, 2018/1 esas, 2020/1 sayılı kararının onanmasını kapsayan ve Yargıtay Büyük Genel Kurulundan çıkan 26.01.2022 tarih ve 2022/2 esas, 2022/2 sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Yargıtay Büyük Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenilen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

I. DAVA
Davacı vekili 09.07.2013 tarihli dava dilekçesi ile müvekkili şirket ile Türkiye… İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TDÇİ) arasında fason imalat ve teslimat sözleşmesi yapıldığını, TDÇİ’nin sözleşmeye aykırı davranmasından dolayı müvekkilinin zarara uğradığını, bunun üzerine müvekkili şirketin birisi kısmi diğeri ek iki dava ile aynen ifa talebinde bulunduğunu, diğer bir dava ile de gecikme nedeniyle uğranılan zararların talep edildiğini, TDÇİ’nin ise karşı davalar ile sözleşmenin feshini talep ettiğini, ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay tarafından yapılan yargılamalarda, bazı hâkim ve Yargıtay üyelerinin imzalarıyla oluşturdukları kararlar ile bilinçli olarak gerek adaletin doğru ve çabuk tecellisini geciktirerek, gerekse sözleşme hükümleri ve uygulama kurallarını değiştirerek ve şirket haklarına müdahale ederek TDÇİ ve Sümer Holding yetkilileri ile birlikte zarara sebebiyet verdiklerini ileri sürerek ilk derece mahkemesi hâkimleri, Yargıtay daire başkanı ve üyelerinin sorumluluğu nedeniyle HMK’nın 46. maddesi gereğince fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili 21.02.2019 havale tarihli cevap dilekçesinde; süresinde zamanaşımı definde bulunduklarını, diğer yandan davanın somutlaştırılmadığını, davaya dayanak yapılan dava dosyalarının belirtilmesinin ve her bir dosyada HMK’nın 46. maddesinin hangi bendine dayanıldığının açıklatılmasının gerektiğini, HMK’nın 46. maddesinin şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI
(İlk derece mahkemesi sıfatıyla)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda 11.09.2013 tarihli ve 2013/16 E., 2013/20 K. sayılı kararı ile “…hâkimlerin hukuki sorumluluğunda yargı yetkisinin özellikleri, öteden beri özel bir yargılama düzeninin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır.
Esasen hâkimlerin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasında amaç, yasaların açıkça emrettiği ve meslek kurallarının gerektiğinden başka türlü davrandığı ileri sürülen hâkimin kamu önünde durumunu açıklığa kavuşturmak ve yargılama gibi önemli bir görev yapan kişi için gerçeğe uygun bir kanı doğmasını sağlamaktır. Bunun için başvurulan ispat araçları, sorumluluk sebebi olarak ileri sürülen dava dosyasındaki belgelerdir.
O nedenledir ki, tazminat davasına bakan mahkeme, dava dilekçesine iddia doğrultusunda eklenmiş bulunan belgelerin güvenilirliğini denetlemek zorundadır. Söz konusu denetimin yapılabilmesi ise, belgenin aslının veya bu mümkün değil ise aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onanmış örnek ya da kopyaların dosyaya sunulmasına bağlıdır.
Yinelemekte ve vurgulamakta yarar var ki, hâkimlerin sorumluluklarına ilişkin bu özel ilke ve usul hükümleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde belirtilen iddiaların dayanaksız ve hukuka yabancı gayelerle ileri sürülmesi suretiyle onların kamu önündeki itibarlarının zedelenmesini önleyici, aynı zamanda hâkimlerin görevlerini tam bir huzur içinde yapabilmelerini ve halka adaletin her türlü etkiden uzak olarak dağıtıldığı hususunda güven vermeyi sağlayıcı hükümlerdendir. Sözü edilen niteliği itibariyle, kamu düzenini koruma amacını gütmekte olması nedeniyle de, yargılamanın hangi safhasında olursa olsun mahkemece resen göz önünde tutulması gerektiği her türlü izahtan varestedir.
Dava dilekçesinin düzeni ve buna eklenecek belgeler ile dilekçe içeriğinde özellikle yer verilmesi gereken unsurlar yönünden tüm bu anlatılanların ortaya koyduğu sonuç şudur: Dava dilekçesi ekinde yer alan, davacının iddiasıyla ilgili ve dayanak olan belgelerin aslını veya onaylı bir örneğinin ibraz edilmesi ve sorumluluk sebeplerinin dava dilekçesinde açıkça ve belirgin olarak belirtilmesi yasal zorunluluktur. Bu zorunluluğun doğal sonucu olarak; sözü edilen hususların yerine getirilmemesi durumunda, davacıya bu konuda süre verilemeyeceği” gerekçesiyle dava dilekçesinin, HMK’nın 48. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA KARARI
Davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.11.2014 tarihli ve 2014/4 E., 2014/17 K. sayılı kararı ile “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 119. maddesinde dava dilekçesinin içeriği düzenlenmiş, maddenin (f) fıkrasında iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, (g) fıkrasında ise dayanılan hukuki sebeplerin yazılması gerektiği düzenlenmiştir. Yani davacıya iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini dava dilekçesinde bildirmek şartı ile dava dilekçesi ile birlikte ibraz etme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak kanun delillerini dava dilekçesi ile birlikte ibraz edemeyen taraf için HMK 140/5 maddesinde bir hak daha vermiştir.
Aynı Kanun’un “ön inceleme duruşması” başlıklı 140. maddesinin (5). fıkrasında ise ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verileceği, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verileceği” düzenlenmiştir. Yani dava dilekçesinde bildirdiği delilleri ön inceleme duruşmasına kadar ibraz edemeyen davacıya son ve kesin bir hak daha tanınmıştır. Aynı hakkın davalı için de geçerli olduğu tartışmasızdır.
Ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 46. maddesinde düzenlenen hâkimin hukuki sorumluluğu nedenine dayalı tazminat davalarının özel bir yargılama usulüne tabi olmayıp, genel usul olan yazılı yargılama usulüne tabi olduğu da açıktır.
Somut olayda; davacı vekili 09.07.2013 tarihinde eldeki davayı açmış ve dava dilekçesinde dayandığı delilleri bildirmiş, gider avansını yatırmıştır. Yapılan görüşmeler sonunda dosya üzerinden dava dilekçesinin HMK 48 maddesine dayanarak usulden reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; dava dilekçesi ile birlikte belgelerin eklenmemesi hâlinde genel hükümler çerçevesinde hareket edilerek, dilekçeler aşaması tamamlanıp ön inceleme aşamasına geçilmesi, ön inceleme aşamasında yapılan ön inceleme duruşmasında HMK 140/5 maddesi gereğince davacıya süre verilmesi gereklidir. Aksine hareketle davanın usulden reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN REDDİ KARARI
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.11.2014 tarih ve 4 E., 14 K. sayılı bozma kararına karşı davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi talebinde bulunulması üzerine, Yargıtay Büyük Genel Kurulu 05.05.2017 tarih ve 2017/7 E., 2017/6 K. sayılı kararı ile, “İşin esasına geçilmeden önce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesine göre Büyük Genel Kurulunun temyiz incelemesi sonucu vermiş olduğu kararlara karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış yapılan görüşmeler neticesinde karar düzeltme yolunun açık olduğu kabul edilerek birinci ön sorun aşılmıştır.

Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 47. maddesinde 01.04.2015 gün ve 6644 sayılı Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yapılan değişikliğin eldeki davaya görev bakımından etkisi ikinci ön sorun olarak görüşülmüş; Hukuk Genel Kurulu ve Büyük Genel Kurul’ca görüş bildirilerek yargılaması ve temyiz incelemesi yapılan bir dosyanın daha az kişiden teşekkül eden bir daire tarafından yeniden incelenmesinin hak ve … yönünden daha güvencesiz bir sonuç doğuracağı, davanın açıldığı tarih itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 47. maddesindeki değişikliğin henüz yürürlüğe girmediği, ayrıca eldeki davada yargılamanın da nihai sonuca ermediği düşünüldüğünde dosyanın karar düzeltme incelemesinin Büyük Genel Kurul’ca yapılmasının daha uygun olacağına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Büyük Genel Kurul’da yapılan görüşmeler sırasında ikinci ön soruna ilişkin olarak bir kısım üyeler; usul kurallarının derhal uygulanması gerektiğini, 01.04.2015 tarihinde yapılan düzenlemeyle görevli mahkemenin değiştiğini, Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen bu tür dosyalarda, dava anılan değişiklikten önce açılmış olsa dahi görevsizlik kararı vererek dosyaları Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 47. maddesine göre ilgili görevli daireye gönderdiğini belirtmiş iseler de, bu görüşe itibar edilmeyerek işin esasına geçilmiştir.
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE” karar verilmiştir.

VI. BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 08.07.2020 tarih ve 2018/1-2020/1 sayılı karar ile; dava konusu … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.07.2000 tarihli ve 2000/200 E., 2000/399 K. sayılı kararının 14.03.2003 tarihinde kesinleştiği ve davanın açıldığı 09.07.2013 tarihi itibariyle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı; davaya konu … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.12.2019 tarihli ve 2009/83 E., 2019/1029 K. sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın henüz taraflara tebliğ edilmediği ve kesinleşmemesi nedeniyle tazminat davası açma şartının gerçekleşmediği; davaya konu … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.04.2009 tarihli ve 2001/425 E., 2009/271 K. sayılı dosyası ile ilgili olarak ihbar olunan hâkimlerin HMK’nın 46/1-(c) maddesine aykırı davrandıkları iddia edilmiş ise de, ihbar olunan hâkimlerin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm vermiş olduğuna ilişkin delil bulunmadığı, davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki sürecin işlediği ve davacı tarafından yargısal yollara da başvurulduğu gerekçesi ile,
“1- 2000/200 Esas sayılı dosya yönünden dava tarihinde yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 93/a maddesinde öngörülen bir yıllık süre içinde açılmadığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine,
2- 2009/83 Esas sayılı dosya henüz kesinleşmeden HMK 46 madde çerçevesinde tazminat davası açıldığı anlaşıldığından dava şartları yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
3- 2001/425 Esas sayılı dosyanın esası bakımından yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 46/c maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından davanın esastan reddine,
4- 2009/83 Esas sayılı dosyanın mahkemesine iadesine,
5- 6100 sayılı HMK nın 49. maddesine göre takdiren 3.000,00 TL disiplin para cezasının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine” karar verilmiştir.

VII. ONAMA KARARI
Yargıtay Büyük Genel Kurulu 26.01.2022 tarihinde 2022/2 esas, 2022/2 karar sayılı ilamında; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanmasına karar vermiştir.

VIII. KARAR DÜZELTME
Davacı vekilinin 19.07.2022 havale tarihli dilekçesiyle Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 26.01.2022 tarih, 2022/2 esas, 2022/2 karar sayılı ilamına karşı karar düzeltme talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
6217 sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 3. madde yollamasıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde hangi hallerde karar düzeltme yoluna gidilebileceği sayılmış olup, bu sebepler aşağıdaki şekilde gösterilmiştir:
1 – Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması,
2 – Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması,
3 – Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması.
4 – Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması.
Yapılan incelemede yukarıda sınırlı sayıda sayılan hallerden birinin bulunmadığı anlaşılmakla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

IX. KARAR:
Açıklanan nedenlerle;
Büyük Genel Kurul kararında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, 25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.