Yargıtay Kararı Büyük Genel Kurulu 2019/2 E. 2019/2 K. 30.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Büyük Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/2
KARAR NO : 2019/2
KARAR TARİHİ : 30.01.2019

MAHKEMESİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu İlk Derece Mahkemesi
DAVALILAR : Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkan ve Üyeleri;

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasındaki “yargısal faaliyet sebebi ile tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Hukuk Genel Kurulu’nun 11.12.2014 tarih 2014/5 esas, 2014/9 sayılı “davanın esastan reddine” kararının temyizen incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine Büyük Genel Kurulun 13.05.2016 tarih ve 2016/1 esas, 2016/1 karar sayılı ilamıyla kararın bozulmasına karar verilmiş olup, bozma sonrası Hukuk Genel Kurulunun yeniden yaptığı yargılamada, 22.02.2018 tarih ve 2017/7 esas, 2018/7 karar sayılı ilamı ile Görevsizlik kararı verilmiş olup bu kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesi, temyiz edilen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü;
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı 2008/243 E. sayılı dosyada taraf teşkili tamamlanmadan yolsuz bir şekilde vekâlet ücretinin tamamının kısıtlı …..’a yüklemiş olan gerekçesiz kararın onanmasının HMK’nın 46/1-a maddesine aykırı olduğunu, “…..” şeklinde kazınmış olan mührün kısıtlı …..’a ait olmadığını, mührün sahte bir mühür olduğu iddiasının araştırılması gerekirken kötü niyetli oldukları gerekçesi ile kararın onanmasının HMK’nın 46/1-c maddesine aykırı olduğunu, 27.12.2012 tarihli devir sözleşmesinin BK’nın 183. maddesinde belirtilen alacağın temliki hükümlerinden sayılmamasının HMK’nın 46/1-ç bendine aykırı olduğunu, muris …..’ın bilgisi dışında satış işlemleri yapıldığı iddiasının tahkik edilmeye muhtaç olduğunu, işlemlerin sahteliği iddiası ile İzmir 6. ve 8. Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan davaların beklenilmemesinin HMK’nın 46/1-d bendine aykırı olduğunu, 580 ve 581 parsellerin tapusunun iptali için açılan davalarda iyi niyet ve kötü niyete dair hiçbir araştırma yapmadan karar verilmiş ve kararın onanmış olmasının HMK’nın 46/1-d maddesine aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların gerçek değerinin tespit edilmediğini, dosyada mevcut olan kıymet takdiri zabıt varakası ile satış bedellerinin mukayese edilmediğini, değerinin çok altında satış nedenlerinin araştırılmadığını, 1969/315 K sayılı ilam kesinleşmeden neden devir temlik yapıldığının araştırılmadığını, imza sahteciliği inceleme taleplerinin ve bilirkişi taleplerinin görmezden gelindiğini, dava konusunun devri göz ardı edilerek tarafına söz hakkı verilmediğini, sözlü son beyanlar için yeni duruşma günü isteyip istemediklerinin sorulmadığını iddia ederek, 10.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi zararın davalıdan tazmin edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Maliye Hazinesi vekili ise HMK’nın 46. maddesinin şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yaptığı yargılamada; 11.12.2014 tarih 2014/5 esas, 2014/9 sayılı kararıyla “Davanın esastan reddine” karar vermiştir.
Bu kararın temyizi üzerine Yargıtay Büyük Genel Kurulu 13.05.2016 tarih ve 2016/1 esas, 2016/1 sayılı ilamıyla kararın görevsizlik sebebiyle usulden bozulmasına karar vermiştir.
Bozma üzerine, Hukuk Genel Kurulunun yeniden yaptığı yargılamada; Büyük Genel Kurulunun bozma ilamına uymak suretiyle yapılan inceleme sonunda yasa değişikliğini de dikkate alarak dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermiş, davacı tarafından karar temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusuna ilişkin açıklamalara gelince:
6100 sayılı HMK’nın 46. maddesinde sayılan nedenlerle açılacak tazminat davalarında görevli mahkeme aynı Kanunun 47. maddesinde düzenlenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın “davaların açılacağı mahkeme” başlıklı 47. maddesi;
“MADDE 47- (1) Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca; bu Kurulun ilk derece mahkemesi sıfatıyla tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi ise Yargıtay Büyük Genel Kurulunca yapılır.” şeklinde düzenlenmişti.
İlgili madde, 01.04.2015 gün ve 6644 sayılı Yargıtay Kanunu İle Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile başlığı aynı kalmak üzere;
“MADDE 47- (1) (Değişik: 1/4/2015-6644/3 md.) Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Dava, bu dairenin Başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinde yapılır. Verilen kararların temyiz incelemesi Hukuk Genel Kurulunca yapılır. Temyiz incelemesine, kararı veren başkan ile üyeler katılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Yayım tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilen değişiklik, 10.04.2015 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve derdest davalar bakımından herhangi bir hüküm getirilmemiştir.
Mevcut bu hâle göre, Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine açılan tazminat davasında görevli mahkeme ilk derece mahkemesi sıfatı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu iken, değişiklik ile ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi olmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinin (c) bendinde “mahkemenin görevli olması” dava şartı olarak düzenlenmiştir. Mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerektiği ve tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği kanunun amir hükmüdür.
Yukarıda belirtilen yasal mevzuat değişiklikleri de dikkate alındığında davanın, 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi dikkate alınarak ilk derece mahkemesi sıfatı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda 24.03.2014 tarihinde açıldığı, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 01.04.2015 gün ve 6644 sayılı Yargıtay Kanunu İle Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesinin değiştirildiği, bir diğer deyişle dava tarihinde gerçekleşmiş bulunan dava şartı sonradan değiştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Göreve dair hükümlerin 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi gereğince kamu düzenini ilgilendiren hükümler olduğu, bu nedenle yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği, usul hükümlerinin derhal uygulanması ilkesi gereğince değişiklik yapan Kanundaki düzenlemenin derdest davalar hakkında uygulanmayacağına dair açık bir düzenleme bulunmaması halinde derhal uygulanması gerektiği, bu nedenle 01.04.2015 gün ve 6644 sayılı Yargıtay Kanunu İle Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi gereğince davalı ve ihbar olununlar hakkında açılan tazminat davasında görevli ve yetkili mahkemenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapacak olan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin olduğunun kabul edilmesi ve bu kabulün gereği olarak da Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun görevsiz olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/c ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmesinin, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Hukuk Genel Kurulu kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla;
SONUÇ: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 22.02.2018 tarihli ve 2017/7 esas, 2018/7 sayılı kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilâm harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.01.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.