YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/9742
KARAR NO : 2023/16083
KARAR TARİHİ : 25.10.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/549 E., 2023/824 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … … Mahkemesi
SAYISI : 2022/352 E., 2023/33 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Kömür İşletmeleri (…) Genel Müdürlüğüne bağlı linyit kömür üretiminde faaliyet gösteren … Teknik Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin (… Teknik Şirketi) çalışanı olduğunu, en başından beri davalının asıl işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren işçisi gibi gösterilerek haklarının kısıtlandığını, toplu … sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, davacının işyerinde imzalanan toplu … sözleşmesinin tarafı olan Maden-… Sendikasına üye olduğunu ileri sürerek ilave tediye alacağının faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’i ve husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin işi anahtar teslim … olarak verdiğini, ihale makamı olan Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, çalışanların emir ve talimatları ihaleyi alan firmadan aldıklarını, davacının Kurum işçisi olmadığını ve Kurumun tarafı olduğu toplu … sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair bir talebi bulunmadığını, Kurumda aldatma kastının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. İhbar olunan … Teknik Şirketi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunduklarını müvekkilinin İdare tarafından açılan ihaleleri kazanarak kömür üretim işi yaptığını, davalı ile müvekkili Şirket arasındaki ilişkinin ihale usulü ile hizmet alımı işi olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Şirket çalışanı olduğunu, davacının Sendika ile müvekkili arasında imzalanmış olan toplu … sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını ve herhangi bir hak kaybının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının yaptığı işin, kömür üretim faaliyetlerinin devamlılığı açısından kömürün yer altından çıkarıldığı bölümde meydana gelebilecek elektriksel arıza, bakım gibi işler olduğu, doğrudan kömür üretim işi olmadığı, elektrikçi olan davacının hizmet alım sözleşmelerine uygun şekilde çalıştırıldığı, alt işverene verilen işin doğrudan üretim organizasyonu içinde yer alan bir … olmayıp yardımcı … kapsamında olduğu, geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı Kurum ile ihbar olunan Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacı ile aynı işi yapan işçiler bakımından muvazaa kararları verildiğini, muvazaa olgusu bakımından hangi ihalede çalıştırıldığının incelenmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işyerinde “yer altı kömür üretim işinde usta öğretici” olarak çalıştığı, Dairenin kaldırma kararından sonra alınan ek bilirkişi raporunda davacının yapmış olduğu işin yardımcı … niteliğinde olduğunun belirtildiği, bu doğrultuda davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğunu belirterek davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları şu şekildedir:
“Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde … alan ve bu … için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile … aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, … sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu … sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl … bölünerek alt işverenlere verilemez.”
3. Dairemizin 15.09.2021 tarihli ve 2021/7688 Esas, 2021/11983 Karar sayılı; 23.02.2022 tarihli ve 2022/1773 Esas, 2022/2225 Karar sayılı; 23.11.2022 tarihli ve 2022/12024 Esas, 2022/15063 Karar sayılı ilâmları.
4. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.11.2016 tarihli ve 2016/26170 Esas, 2016/25527 Karar sayılı ilâmı.
2. Değerlendirme
1. Alt işveren; bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda … alan ve bu … için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin … aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan … kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
2. Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. Gerek 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi gerekse kanun koyucunun asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönündeki amacından yola çıkılacak olursa asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 11 inci maddesinde de yukarıdaki hususlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
3. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince davalı Kurumun ihale ile hizmet alımı yaparak davacıyı yer altı kömür üretim işinde usta öğretici olarak çalıştırdığı, yapılan işin hizmet alım sözleşmeleri kapsamında kaldığı ve davalının asıl işleri arasında olmadığı ve alt işverene devrinin mümkün olduğu değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
4. Davalı Kurum tarafından sunulan belgelerden ihale konusu işlerin; “GLİ Ömerler Yeraltı Ocağı’nda Galeri Açma İşi”; “Hukuku Idarenin uhdesinde kalmak kaydı yla IR 4364 Ruhsat Sahası içerisinde mevkii ve sınırları Teknik Şartnamenin 1. maddesinde koordinatları verilen 5.000.000 ton rezervli sahalardan, arda kalan yaklaşık 3.000.000 Ton rezervin 3 yıl da tüvenan kömür olarak üretimi ve üretilen tüvenan kömürün Teknik şartnamede tanımlanan yerlere Teslim edilmesi işidir.”, “Hukuku Idarenin ııhdesinde kalmak kaydıyla IR 4364 Ruhsat Sahası içerisinde mevkii ve sınırları Teknik Şartnamenin 1. maddesinde koordinatları verilen sahalardan , 5.000.000 Ton tilvenan kömürün üretimi ve üretilen tüvenan kömürün Teknik Şartnamede tanımlanan yerlere Teslim edilmesi işidir.” ve “Gli Müessese Müdürlüğü İğdekuzu yer altı sahalarında 2 yılı hazırlık 10 yılı işletme olmak üzere toplam 12 yıl boyunca 6.000.000 ton kömürün üretilmesi ve idareye teslim edilmesi işi” oldukları anlaşılmaktadır.
5. Bölge Adliye Mahkemesince davacının yaptığı işin hizmet alım sözleşmesi kapsamında olduğu, bu nedenle asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamında yukarıda bahsi geçen hizmet alım sözleşmelerinden başka bir sözleşme bulunmamaktadır. Taraflarca da davacının bir başka hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştığı ileri sürülmemiştir. Davacının yukarıda belirtilen hizmet alım sözleşmeleri kapsamında işe alındığı açıktır.
6. Aynı hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin açmış oldukları davalarda asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla sabit olup Dairemizce de bu hizmet alım sözleşmeleri bakımından muvazaa olgusu sabit kabul edilmiştir (9. HD, 14.09.2022 T., 2022/8189 E., 2022/9093 K.; 15.09.2021 T., 2021/7688 E., 2021/11983 K.; 23.02.2022 T., 2022/1773 E., 2022/2225 K.).
7. Kaldı ki, somut olayda davacının muvazaalı kabul edilen hizmet alım sözleşmesi ile üstlenilen işin kapsamı dışında bir işte elektrik usta öğretici olarak çalıştırıldığı anlaşıldığından asıl işveren alt işveren ilişkisinin bu hâlde de muvazaalı olduğunun kabulü gerekir.
8. Sonuç olarak dava konusu alacak taleplerinin muvazaa tespiti yapılan ve kesinleşen döneme ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince muvazaanın kabulü ile davacının davalı Kurum işçisi olarak talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanmadığının tespiti gerekirken davalı Kurum ile ihbar olunan Şirket arasındaki ilişkinin geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu kabul edilerek davanın reddi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.