Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/9617 E. 2023/15844 K. 25.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/9617
KARAR NO : 2023/15844
KARAR TARİHİ : 25.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2606 E., 2023/319 K.
KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 12. … Mahkemesi
SAYISI : 2017/409 E., 2019/205 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 27.03.2004 tarihinde davalı Şirkete ait Rusya’daki inşaat şantiyelerinde ustabaşı alçıpancı olarak işe başladığını, bu çalışmasının 27…..2015 tarihine kadar devam ettiğini, en son net 2.000,00 USD ücret aldığını, çalıştığı şantiyeden … bitimi nedeniyle gönderildiğini, yeniden işe çağırılmadığını, haftanın 7 günü 08.00-20.00 saatleri arası çalıştığını, hafta tatili kullanmadığını, yıllık izinlerini kullanmadığını, tüm … bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma, hafta tatili, … bayram ve genel tatil ile yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, taraflar arasındaki … sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın çözümünde yabancı hukukun uygulanmasının gerektiğini, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, kıdem ve ihbar tazminatı alacağı talepleri bakımından haklı bir gerekçesi olmadığını, belirli süreli projeler bazında dönemsel olarak çalıştığını, hak kazandığı fazla çalışma, hafta tatili, … bayram ve genel tatil ile yıllık izin alacaklarının ödendiğini, saat ücreti ile çalıştığını, brüt ücret hesaplamasında yurt dışında çalıştığının dikkate alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının … vatandaşı olduğu, davalının ise …’de faaliyette bulunan, … Ticaret Siciline kayıtlı ve vekâletnamede de adresi “Balmumcu-Beşiktaş/ …” olarak belirtilen Şirket olması karşısında; taraflar açısından sıkı ilişki içinde bulundukları hukukun … hukuku olduğu, dosyada yer alan emsal ücret bilgisi, tanık beyanlarına göre davalının savunmasında belirttiği ücretin, yurt dışında çalışan işçinin …’de emsal işçinin aldığı ücretin altında kaldığı ve davacının kıdemi ile yaptığı … de göz önüne alındığında davacının davalının savunmasında belirttiği ücreti almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle fesih tarihindeki aylık ücretinin net 2.000,00 USD olduğu, davacının … sözleşmesinin … bitimi gerekçe gösterilerek haksız olarak feshedildiği, davacının tanık beyanlarına göre fazla çalışma yaptığı, … bayram ve genel tatil ile hafta tatili günlerinde çalışması olgusunu ispatladığı, davalı tarafından bu alacakların ödendiğinin ispatlanamadığı, davacının kıdeme esas süresi dikkate alındığında 90 gün izin hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; giydirilmiş ücretin yemek ve barınma ücreti olarak 200,00 USD olarak kabulünün eksik olduğunu, davalı işyerinde fazla çalışma yapıldığı, hafta tatili ve … bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı hususlarının davalının ibraz ettiği bordrolar ve puantaj kayıtları ile sabit olduğunu, bu nedenle alacaklardan indirim yapılmaması gerektiğini, yapılan indirimin de fazla olduğunu, vekâlet ücretinin eksik hesaplandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının son olarak 2.000,00 USD aylık ücret ile çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, davacının son olarak 4,38 USD/saat ücret ile çalıştığını, davacının yurt dışında çalıştığı dikkate alınmaksızın ücret brütleştirilmesi konusunda ilgili mevzuata ve içtihatlara aykırı davranıldığını, davacının çalışma şeridindeki çalışma saatleri temel ücreti üzerinden, fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil çalışmalarının da temel ücret üzerinden zamlı olarak tahakkukları yapılarak cari hesap kartlarına yansıtıldığını ve bankaya ödendiğini, tasfiye edilen dönemlerin dikkate alınmaması gerektiğini, salt davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanları ile karar verildiğini, davacının bu tanıklarının beyanlarına göre fazla çalışma yapıldığı kabul edilerek hesaplanan değer üzerinden %50 indirim yapılması gerektiğini, hatalı ücret esas alındığından, yıllık izin alacağı hakkında da hatalı karar verildiğini, yıllık izin ücretinin ödendiğini, davacı tarafın ıslah niteliğindeki bedel artırımına karşı zamanaşımı def’inin değerlendirilmediğini, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararının bulunmaması sebebiyle davanın reddi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işverenin … şirketi olup işyerinin merkezinin de … olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.10.1978 tarihli ve 1978/11457 Esas, 1978/12157 Karar sayılı kararında; merkezi …’de bulunan işverene …’de dava açılacağının belirtildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.07.1981 tarihli ve 1979/9-226 Esas, 1981/370 Karar sayılı kararının da aynı şekilde olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ….07.1992 tarihli ve 1992/1621 Esas, 1992/7890 Karar sayılı kararında da kıdem tazminatı hükmünün kamu düzeniyle ilgili olduğundan uyuşmazlığın … hukukuna göre çözülmesi gerektiği belirtildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 04…..2012 tarihli ve 2012/11514 Esas, 2012/19339 Karra sayılı ve 07.05.2012 tarihli ve 2011/15325 Esas, 2012/15483 Karar sayılı kararlarında da, işverenin … olması hâlinde işyeri yurt dışında olsa da … hukukunun uygulanacağının belirtildiği, dosyaya davalı tarafça sunulan ibranameler ve 4857 sayılı … Kanunu’nun 17 nci maddesi gereğince ihbar süresi verildiğine dair 16.05.2015 tarihli fesih tebliği yazısı göz önüne alındığında ve davalının … hukukuna göre ihbar süresi vermesi karşısında, davalı vekilinin yargılama konusu davada yabancı hukukun uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı, davacıya yapılan ödemelerin ortalaması ve elden verilen 100,00-200,00 USD avans dikkate alındığında aylık ücretinin 1.450,94 USD olduğu, davacının çalıştığı projede fazla çalışma, … bayram ve genel tatil ile hafta tatili çalışması yapıldığının anlaşıldığı, tanıkların davalarının öncesinde kesinleştiği, belirsiz alacak davasında zamanaşımı, alacağının tamamı bakımından dava tarihinde kesilmiş olduğundan, davalı vekilinin zamanaşımı def’ine ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı, çıkış bordrosunda tahakkuku yapılan yıllık izin ücretinin de mahsubu gerektiği, kararda dolar kurunun hatalı hesaplandığı gerekçeleriyle davalı ve davacı vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve katılma yoluyla davacı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde davacı vekili; ücretin 2.000.00 USD olduğunu, ihbar öneli verilmediğini, bildirim yapılmadığını, alacaklardan indirim yapılmaması gerektiğini, yıllık izin kullanmadığını ve ödeme yapılmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; … sözleşmesine uygulanacak hukuk, aylık ücret miktarının tespiti, ücretin brütleştirilmesi, dava konusu alacaklara hak kazanılıp kazanılmadığı, alacakların hesaplanması ve ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. Mülga 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (Mülga 2675 sayılı Kanun) 24 üncü maddesi şöyledir:
“Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri kanuna tabidir.
Tarafların açık olarak bir kanun seçmemiş olmaları halinde borcun ifa yeri hukuku, borcun ifa yerinin birden fazla olması halinde borç ilişkisinin ağırlığını teşkil eden edimin ifa yeri hukuku, bu yerin de tespit edilemediği hallerde ise, sözleşmenin en yakın irtibat halinde bulunduğu yer hukuku uygulanır.”

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir:
” (1) … sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde … sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde … sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre … sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir.”
4. 5718 sayılı Kanun’un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Yabancılık unsuru, bir hukuki işlemi veya ilişkiyi ya da olayı birden fazla devletin hukuku ile irtibatlı hâle getiren unsurdur. İşçinin veya işverenin yabancı olması, işverenin işletme merkezinin yabancı bir ülkede bulunması, işçinin kendi işini mutad olarak yabancı bir ülkede yapması veya … ilişkisinin yabancı bir ülke ile sıkı irtibatlı olduğunun durumun genelinden anlaşılması gibi hâllerde … sözleşmesinde yabancılık unsurunun bulunduğundan söz edilir.

2. 5718 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesine göre, … mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kuralları belirler. Aynı Kanun’un 44 üncü maddesi ise … … sözleşmesinden veya … ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda … mahkemelerinin milletlerarası yetkisini tayin eden özel bir yetki kuralı getirmiştir. Buna göre, … … sözleşmesinden veya … ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin …’de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin bulunduğu … mahkemeleri de yetkilidir.

3. Gerek mülga 2675 sayılı Kanun gerekse 5718 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrasında hâkimin, … kanunlar ihtilafı kurallarını ve yetkili olan yabancı hukuku resen uygulayacağı ve yetkili yabancı hukukun içeriğinin tespitinde taraflardan yardım isteyebileceği belirtilmiştir. Yabancı hukukun içeriğinin tespiti, özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, hâkim gerekirse bilirkişi incelemesine de gidebilir. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde … hukuku uygulanır.

4. 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün … kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde … hukuku uygulanır. Kamu düzeni müdahalesi sınırlı ve istisnai niteliktedir. … kamu düzeninin ihlalini gerektirecek hâller, çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali hâlinde düşünülecektir. Fakat her emredici hükmün ihlali hâlinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir yabancı kararın … kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı). Örneğin; ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarına ilişkin hükümler iç hukukumuz bakımından emredici nitelikte olmakla birlikte, bunlara dair yabancı hukukun farklı düzenlenmeleri, sırf farklılıkları nedeniyle somut uyuşmazlıkta ortaya çıkan durum değerlendirilmeden 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesine neden olmaz. Keza uygulanması gereken yabancı hukukun işçiye … hukukundan daha az koruma getirmesi de … başına kamu düzeni müdahalesi için yeterli bir sebep değildir. Kanunlar ihtilafı hukukundaki kamu düzeni anlayışı, iç hukukun kamu düzeni anlayışından farklı ve daha dar kapsamlıdır.

5. Bir yabancı hukuk kuralı … hukukunun temel değerlerine, … genel adap ve ahlâk anlayışına, … kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı … Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlâk ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde Kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar). Örneğin yabancı hukukun, küçük çocukların çalışmasına ya da ücret ve diğer haklarda ırka dayalı ayrımcılık yapılmasına izin vermesi kamu düzenimize aykırıdır.

6. Yabancı hukukun uygulanmasını engelleyen diğer bir durum ise doğrudan uygulanan kurallardır. Müdahaleci normlar olarak adlandırılan bu kurallar, taraflardan ziyade, devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini gerçekleştirmeyi amaçlar. Bu açıdan vatandaş yabancı ayrımı gözetilmeden, yabancılık unsuru taşısın taşımasın, hukuk seçimi yapılsın yapılmasın, uygulama alanına giren her ilgili olay ve hukuki ilişkide mutlaka uygulanması gereken kurallardır (Cemal …, … Esen, İnci … Figanmeşe, Milletlerarası Özel Hukuk, …, 2019, s.7; Aysel Çelikel, B. Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk, …, 2020, s.155). … hukukunda işçiyi koruyan her emredici kural, doğrudan uygulanan kural olarak nitelendirilmez; ayrıca Devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini de koruması gerekir. Bununla birlikte emredici hükümler ile doğrudan uygulanan kuralların ayırt edilmesi her zaman kolay değildir ve tartışmalıdır. Doğrudan uygulanan kurallara, kamu hukuku nitelikli … güvenliği hükümleri, özel işçi gruplarını koruyucu hükümler ve yasal greve ilişkin hükümler ve asgari ücrete ilişkin düzenlemeler örnek olarak gösterilebilir (…, Milletlerarası Unsurlu … ve Toplu … Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, …, 2012, s.189-195). Devlet organizasyonun korunması, çoğu olayda ülke ile belirli bir şekilde irtibatlı ya da ülkede gerçekleştirilen … sözleşmelerinde söz konusu olur. Örneğin, tamamen yurt dışından ifa edilen bir … ilişkisinde … hukukundaki asgari ücrete ilişkin kuralın uygulama alanına giren bir olay ya da ihtilaf söz konusu olmaz (Musa …, “Yabancı Unsurlu … Hukuku İhtilâfları ile İlgili Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi”, … … Tanrıbilir, … … (Editörler), 10. Yılında Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, …, 2017, s.525-526; Belkıs Vural …, “Yabancı Unsurlu … Sözleşmelerinde For Devletinin Doğrudan Uygulanan Kurallarının Tespiti ve Uygulaması”, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2017/1, s. 286).

7. Gerek mülga 2675 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi gerekse 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca … sözleşmesinin tarafları, sözleşme ile irtibatlı olsun olmasın diledikleri bir ülkenin hukukunu seçebilirler. Ancak tarafların seçmiş oldukları bu hukuk düzeninin, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgari korumanın altında kalması hâlinde mutad işyeri hukuku uygulanır. Bu durumda, seçilen hukuk ile mutad işyeri hukuku arasında bir yararlılık karşılaştırması yapılmalıdır (… Doğan, “5718 sayılı Kanunu’na Göre … Akdine Uygulanacak Hukukun Tespiti”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XI, 2007, Sayı 1-2, s.153; A. İpek …, “Mutad İşyeri Kavramı ve MÖHUK m.27/f.3’ün Uygulanması Sorunu”, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 8, 2018, Sayı 2, s.211-212; …, s.89-100). Mutad işyeri, işin zaman ve içerik olarak ağırlıklı ifa edildiği işyeridir. Başka bir anlatımla mutad işyeri, işçinin işini fiilen yaptığı yerdir. İşçinin ücretinin ne şekilde ve hangi para biriminden ödendiği mutad işyerinin belirlenmesi açısından belirleyici değildir. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması, örneğin montaj için yurt dışında görevlendirilmesi durumunda, bu işyeri mutad işyeri sayılmayacaktır. Geçici çalışmanın ne kadar olacağı her olayın özelliğine göre hâkim tarafından belirlenmelidir. İşçi sadece yabancı ülkede çalışmak için işe alınmışsa ya da işveren çalışmak üzere yabancı ülkeye gönderdiği işçisini geri alma niyetinden veya işçi geri dönme niyetinden vazgeçerse, yabancı ülkeye gönderilen işçinin fiilen çalıştığı yer, mutad işyeri hâline gelir (Musa …, … Çoban, “Birden Fazla Ülkede İfa Edilen … Sözleşmelerinde Mutad İşyerinin Tespiti”, Terazi Hukuk Dergisi, 2020, Sayı 169, s.1822-1824; …, s.118-137; …, s.217).

8. Yabancılık unsuru taşıyan … sözleşmelerinde taraflar uygulanacak hukuku seçmemişlerse veya yapmış oldukları hukuk seçimi anlaşması herhangi bir sebepten geçerli değilse, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince işçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz. İşin birden fazla ülkede ifa edilmesinde de mutad işyerinin tespitine çalışılmalıdır. Bu hâlde mutad işyeri, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarında ve doktrinde belirtildiği üzere, işçinin işini ifa faaliyetlerini veya ifa faaliyetlerinin çoğunluğunu gerçekleştirdiği yer, işçinin esas olarak işverene karşı yükümlülüklerini yerine getirdiği yer, işçinin işini ifa etmek üzere hangi ülkede daha çok zaman geçirdiği, işin organize edildiği yer, işin esas kısmının ve ağırlıklı bölümünün yapıldığı yer gibi kriterlerden hareket edilebilir (Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi, 18.09.2019 tarihli ve 2016/9339 Esas, 2019/16564 Karar sayılı kararı; …, Çoban, s.1822-1824). Ancak aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre işçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde … sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir. Esas işyeri ile kastedilen, işverenin işyeri merkezinin bulunduğu ülkedir. Örneğin açık denizlerde görev alan gemi adamları bakımından esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku önem taşır. Maddenin dördüncü fıkrasında ise hâlin bütün şartlarına göre … sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye mutad işyeri hukuku ve işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku yerine bu hukukun uygulanabileceği ifade edilmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun uygulanmasındaki en önemli unsur, işçinin menfaatidir (…, s.147). Örneğin, işçinin sosyal çevresinin …’de bulunması, …’nin sosyal güvence sistemi içinde yer alması, ücretinin …’de ve … lirası üzerinden ödenmesi, işverenin … olması, … sözleşmesinin … hukukuna özgü kurumlar gözetilerek düzenlenmesi, … hukukuna tâbi daha önceki bir … sözleşmesine gönderme yapılması, … sözleşmesinin Türkçe kaleme alınması gibi unsurların tamamının ya da önemli bir bölümünün varlığı hâlinde, … sözleşmesinin … hukuku ile sıkı ilişki içinde olduğu sonucuna varılabilir (…, s.152).

9. Sözleşmenin belirli süreli olarak yapılıp yapılamayacağı, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle işçinin hak kazanacağı tazminatlar, fazla çalışma, yıllık izin, işverence yapılan uygulama ve ödemelerin niteliği, zamanaşımı gibi hususlar 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi uyarınca tayin edilen hukuka göre değerlendirilmelidir. Hafta tatili, dinî ve millî bayram günleri ve ücretlerini düzenleyen hükümler, doğrudan uygulanan kuraldır; ancak uygulama alanına giren … ilişkilerine uygulanır. Örneğin tamamen yurt dışında ifa edilen bir … ilişkisinde, dinî ve millî bayram günleri … hukukuna göre belirlenemez (…, s. 528; … Erdoğan, Canan Erdoğan, “…’den Yurt Dışına Götürülen İşçiler Hakkında Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi”, … Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Cilt 13, 2016, Sayı 50, s.971-972).

10. Somut uyuşmazlıkta davacı işçi; davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, ücretinin USD olarak ödendiğini ileri sürerek ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, … bayram ve genel tatil ücreti ile izin alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiş; davalı işveren ise davacının yurt dışı şantiyelerinde çalışması sebebiyle uyuşmazlığın yabancı hukuka göre çözümlenmesi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bu savunmasına değer verilmeksizin uyuşmazlığa … hukuku uygulanmak suretiyle yargılama sonuçlandırılmış ve istinaf yolu incelemesinde de davalının bu yöndeki istinaf başvurusu; … hukukunun olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Ne var ki varılan sonuç, dosya kapsamına uygun düşmemiştir.

11. Somut olayda davalı işverenin yurt dışı projelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı işçinin; çalışmasının 01.08.2004-12.03.2005, 29.07.2005-….12.2005 ve 29.12.2013-27…..2015 tarihleri arasındaki dönemlerinde yurt dışı … sözleşmesi yapılmış olup belirtilen dönemlerde Rusya hukuku seçilen hukuktur. Davacı tarafından belirtilen dönemlerde … görme edimi de fiilen bu ülkede yerine getirilmiş olup mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu sabittir. Bu nedenle yurt dışı … sözleşmesi imzalanan dönemlerde, … sözleşmeleri ile seçilen hukuk uygulanmalıdır.
12. Tarafların hukuk seçimi anlaşması yapmadıkları veya yapılan hukuk seçimi anlaşmasının geçersiz olduğu dönemde … sözleşmesine, kural olarak işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiği 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrasında genel bir kural olarak düzenlenmiştir. Burada yetkili kılınan hukuk, işçinin işini fiilen yerine getirdiği yer ülke hukukudur. Mutad işyeri hukuku, karakteristik edimin ifa yeri hukuku olarak … sözleşmesiyle en sıkı ilişkili olan hukuktur. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen daha sıkı ilişkili hukuk ise bir istisna hükmü olup bu hükmün … sözleşmelerinde dar yorumlanması gerekir (… Şahin, … … Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, …, 2021, s. 74, 89).

13. Somut olayda davalı işverenin yurt dışı projelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı, yurt dışı … sözleşmesi sunulmayan dönemlerde de Rusya’da bulunan davalıya ait işyerinde çalışmıştır. Bu dönemler için de mutad işyerinin işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu sabittir. Davacıya ücreti de USD olarak ödenmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin … olması … başına belirleyici kriter kabul edilemez. Buna göre, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun … hukuku olmadığı anlaşılan hukuk seçim yapılmayan dönemlerde de uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

14. Tüm bu hususlar dikkate alındığında, hukuk seçimi anlaşması bulunan ve bulunmayan tüm çalışma döneminde mülga 2675 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin bir ve ikinci fıkraları kapsamında Rusya hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerekmektedir. Hâl böyle olunca, Rusya hukukunda uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek ve dava konusu alacaklar hakkında usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.