YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/9268
KARAR NO : 2023/15953
KARAR TARİHİ : 25.10.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3031 E., 2023/419 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Emet Asliye Hukuk (…) Mahkemesi
SAYISI : 2021/225 E., 2021/593 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde muvazaalı hizmet alımı yoluyla … alan görünüşte alt işveren şirketler bünyesinde cevherin paketlenmesi ve depolanması bölümünde işçi olarak çalıştığını, müvekkili tarafından yapılan işin davalı Kurumun asli ve sürekli işi olduğunu, eskiden işin tamamının kadrolu işçiler eliyle yapılmaktayken kadrolu personelin emeklilik gibi çeşitli nedenlerle azalması sonucu bu işçilerin yerine alt işveren şirketler vasıtasıyla işçi temini yoluna gidildiğini, personel eksikliğinin bu şekilde giderildiğini, davalı Kurumun dava konusu tahliye, taşıma, ayıklama, istifleme, bunkere cevher beslemesi sair işlerine ilişkin hizmet alımı gerçekleştirdiğini, bir bütün olan üretimin bir unsuru olarak değerlendirilen ihale konusu hizmetlerin özel sektör eliyle gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, davalı Kurum ile alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, müvekkilinin başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olduğunu ileri sürerek ilave tediye alacağı ile davalı Kurumun toplu … sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Kurumun işçisi olmayıp değişen yüklenici firmalarda çalıştığını, müvekkili ile arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunmadığını, yönetim hakkı doğrudan alt işverenlere ait olup Kurumun alt işveren işçileri üzerinde yönetim hakkı bulunduğundan söz edilemeyeceğini, müvekkili Kurumun ana faaliyet alanının bor ve türevi cevherlerin çıkarılıp üretilerek satışa hazır hâle getirilmesi olduğunu, esas işin sevk ve idaresinin kadrolu ve vasıflı işçileri tarafından yapıldığını, alt işveren eliyle yapılan işlerin, asıl işin üretim faaliyetlerini oluşturan kimyasal ve metalürjik süreçler kapsamında değil doğrudan üretimle ilişkisi olmayan yardımcı işler kapsamında olduğunu, davacının çalışmış olduğu hizmet alım işinin müvekkili Kurum tarafından baştan itibaren ihale yoluyla satın alınarak gördürüldüğünü, bu nedenle muvazaa iddialarının haksız olduğunu, davacının alt işveren işçisi olduğunu, ilave tediyeden yararlanamayacağını, toplu … sözleşmelerinin asıl işveren işçileri için imzalandığını ve yürütüldüğünü, alt işveren toplu … sözleşmesinin tarafı olmadığına göre onun işçilerinin sözleşmeden yararlanmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının bir an için asıl işverenin işçisi sayılması gerektiği kabul edilse dahi sendika üyeliği bulunmayan işçinin toplu … sözleşmesinden yararlanmasının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu … Sözleşmesi Kanunu (6356 sayılı Kanun) gereği mümkün olmadığını, yine davacının çalışmış olduğu dönemlerde imzalanan tüm toplu … sözleşmelerinde “bu sözleşmenin işçilere hak ve menfaat sağlayan hükümleri ise yalnız taraf sendikası üyesi işçilere uygulanır.” ibaresinin yer aldığını, davacının talep etmiş olduğu tüm alacaklar hakkında zamanaşımı def’inde bulunduklarını, ayrıca davanın belirsiz alacak davası türünde açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işyerinde keşif icra edildiği ve keşif mahallinde tanıkların dinlendiği, keşif sonrası teknik bilirkişiler tarafından rapor hazırlandığı, toplanan kanıtlar ve dosya kapsamına göre davalı Kurumun asıl işinin açık ocaktan çıkartılan bor madeninin reaksiyon, filtrasyon, kristalizasyon ve kurutma işlemlerinden geçirilerek borik aside dönüştürülme işi olduğu, sırasıyla maden çıkarma, cevher taşıma, yıkama, ayıklama, sınıflandırma, depolama, kırma, parçalama, öğütme, reaksiyon, filtrasyon, kristalizasyon, kurutma, paketleme, stoklama ve yükleme aşamalarının bulunduğu, alt işverene verilen işin ise işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olmadığı ve işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir … olmadığı, buna göre davalı Kurum ile davacının çalıştığı alt işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu ve davacının çalışmaya başladığı tarihten itibaren davalı Kurumun işçisi olduğu, dolayısıyla ilave tediyeye hak kazandığı, 6356 sayılı Kanun ve toplu … sözleşmeleri hükümlerine göre; taraf işçi sendikası üyesi olan işçinin toplu … sözleşmesinin imzalandığı tarihte üye ise toplu … sözleşmesinin yürürlük tarihinden, sonradan üye olmuş ise üyeliğinin işverene bildirildiği tarihten, taraf sendikaya üye değilse dayanışma aidatı ödeyerek toplu … sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair talep tarihinden itibaren toplu … sözleşmesinden yararlanabileceği, bu nedenle her bir toplu … sözleşmesi dönemi yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek davacının yararlanma koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirildiği, davanın belirsiz alacak davası türünde açılmasına bir engel bulunmadığı gerekçesiyle bir kısım alacak miktarının zamanaşımına uğradığı ve seri hâlde açılan davaların duruşmalarının aynı gün yapılmamasına göre vekâlet ücretinin belirlendiği de belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda muvazaaya ilişkin değerlendirmeye dayanak sebeplerin ve yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, heyet raporu hazırlanırken tarafsızlık ilkesine de aykırı davranıldığını, keşif gününden önce İlk Derece Mahkemesince belirtilen sürede dosyaya keşif harcı ve masrafları yatırılmamış olan dosyalarda keşif icra edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve bu duruma muvafakatlerinin olmadığını, muvazaa ve alacak hesabına ilişkin olarak aynı anda … rapor hazırlanmasının savunma haklarını kısıtladığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra ihtilaf konusu olan son tutanak tarihi ile sonraki bir tarih arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, bu dönem yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilmesi gerektiğini, dosyaların seri olması dikkate alınmayarak davacı vekiline her bir dosyada hatalı olarak çok yüksek miktarda nispi vekâlet ücreti takdir edildiğini, yargılama giderleri ve harçların her bir dosyada yüksek belirlendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince yapılan keşif, keşif sonucu hazırlanan heyet raporu, tanık anlatımları, hizmet alım sözleşmeleri ve dosya kapsamına göre hizmet alımına konu işin davalı Kurumun asıl işinin bir bölümü olduğu, alt işverenlerin kullanılan yöntem ve ekipmanlar noktasında asıl işveren davalı Kurumdan teknolojik üstünlüğünün bulunmadığı, aksine asıl işverenin alt işverenden daha donanımlı bulunduğu, alt işverene verilen işin yasal düzenlemeye uygun işletmenin ve işin gereği teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olmadığı, davacının yaptığı işin yardımcı … olarak değerlendirilemeyeceği, davacının üretim faaliyetinin bir parçası olduğu, hizmet alım sözleşmesi ve teknik şartnamede üretimde kullanılan araçların bakımının da yükleniciye ait olduğu ve davacı niteliğinde çalışanların istihdam edilmesinin şarta bağlandığı görülmekte olup davacının maden üretimi olan asıl işte çalıştığının kabul edilmesinin isabetli olduğu, açıklanan sebeplere göre asıl işveren alt işveren ilişkinin muvazaalı olduğuna ilişkin İlk Derece Mahkemesi kabulünün doğru olduğu; ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23…..2021 tarihli ve 2021/6396 Esas, 2021/10706 Karar sayılı ilâmı da dikkate alınarak davacının davalı Kurumun tarafı olduğu toplu … sözleşmelerinden yararlanıp yararlanamayacağı bakımından yapılan değerlendirmede; davalı Kurumdan ve Maden … sendikasından gelen yazı cevabından davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediği ve davacının dayanışma aidatı ödeyerek yararlanmak istediğine dair bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla; davalının tarafı olduğu toplu … sözleşmesinden davacının yararlanması mümkün olmadığı hâlde davacının toplu … sözleşmesinden doğan alacak taleplerinin kısmen kabülüne karar verilmesinin hatalı olduğu, davacının işvereni olarak görülen alt işverenin taraf olduğu toplu … sözleşmelerinden davacının yararlandırılması için yapılan bildirimlerin de davalı Kurumu bağlayıcı yönü bulunmadığı, davalı tarafça bilirkişilerin ret edildiği ileri sürülmekte ise de kanuni dayanağı bulunan somut bir ret sebebi gösterilmediği, keşif masrafının davacı tarafça süresinde yatırılmış olduğu, davacı ilave tediye alacağına hak kazanmakta ise de davalı Kurumun toplu … sözleşmelerinden yararlanamayacağından ek bilirkişi raporundaki davacının ücret bordrolarının nazara alındığı hesaplama çerçevesinde ilave tediye alacağına hükmedilmesi gerektiği, zamanaşımının yöntemince İlk Derece Mahkemesince dikkate alındığı ve harç ve yargılama giderleri yönünden hatalı bir uygulama yapılmadığı, ancak İlk Derece Mahkemesince aynı tarihte görülen ve istinaf incelemesine gönderilen toplam dosya sayısına göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekli iken tümüne hükmedilmesinin hatalı olduğu, muvazaa iddiasının kabulü ile davacının baştan itibaren davalı Kurum işçisi tespiti talep edildiği hâlde olumlu olumsuz karar verilmemesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davacının Sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinden söz edilemeyeceğini, kaldı ki toplu … sözleşmesinden yararlanmaya yönelik hükümlerin düzenlendiği 6356 sayılı Kanun’da Bölge Adliye Mahkemesince aranan nitelikte bir bildirimden söz edilmediği, davalı Kurumun dava dışı işverenler ile yaptığı hizmet alımlarının muvazaalı olduğu kabul edildiğine göre davacının davalı Kurumun toplu … sözleşmelerinden yararlandırılması gerektiği, davacı lehine tam vekâlet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davacının çalışmış olduğu hizmet alım işinin müvekkili Kurumun ana iştigal konusuna yardımcı olan ve olmadığı takdirde üretimi aksatmayacak durumda olan bir … olduğunu, hizmet alım işinde muvazaa bulunduğuna yönelik kabulün isabetsiz olduğunu, kanunen izin verilen bir konuda kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının müvekkili Kurumun işçisi olmadığını, bu nedenle ilave tediye alacağına hak kazanmasının da mümkün bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda muvazaaya ilişkin değerlendirmeye dayanak sebeplerin yanı sıra hesaplamaların da hatalı olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını, vekâlet ücretinin doğru belirlenmediğini, yargılama giderleri ve harçların her bir dosyada yüksek belirlendiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı, davacının davalı işverenin taraf olduğu toplu … sözleşmelerinden yararlanıp yararlanamayacağı ve talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ile vekâlet ücreti, harç ve yargılama giderleri hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesi ile 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı … Kanunu’nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları, 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesi, 6356 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun’un 1 vd. maddeleri.
3. 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c), (g) ve (ğ) bentleri ile 4 ve 11 inci maddeleri ve 12 nci maddesinin ikinci fıkrası.
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu (1) sayılı Tarife, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 ve 22 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasında davalı ile davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna çalışmasının bildirildiği Şirketler arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
3. 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin yedinci fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde … alan ve bu … için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile … aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denilmektedir. Maddeye göre asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak 4857 sayılı Kanun’dan, … sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu … sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Dolayısıyla asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hâlinde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirme unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Sözü edilen bu hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
4. Muvazaa ise 6098 sayılı Kanun’da düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bunun dışında işverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin sekizinci fıkrasında bazı muvazaa kriterlerine de yer verilmiştir. Maddenin sekizinci fıkrasına göre, asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi hâlde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl …, bölünerek alt işverenlere verilemez.
5. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince; yapılan keşif, keşif sonucu bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan rapor, tanık anlatımları, hizmet alım sözleşmeleri ve dosya kapsamına göre hizmet alımına konu işin davalı Kurumun maden üretimi olan asıl işinin bir bölümü olduğu, davacının yaptığı işin üretim faaliyetinin bir parçası olması nedeniyle yardımcı … olarak değerlendirilemeyeceği, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olmadığı gibi alt işverenlerin kullanılan yöntem ve ekipman noktasında asıl işveren davalı Kurumdan teknolojik üstünlüğünün de bulunmadığı, aksine asıl işverenin alt işverenlerden daha fazla donanıma sahip olduğu, hizmet alım sözleşmesi ve teknik şartnameye göre üretimde kullanılan araçların bakımının da yükleniciye ait olduğu gerekçesiyle davalı ile davacının çalıştığı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davacının çalışmaya başladığı tarihten itibaren davalının işçisi olduğu kabul edilmiştir.
6. Dosya içeriğine göre davacı paketleme bölümünde işçi olarak çalışmaktadır. İlk Derece Mahkemesince yapılan keşif sonrası bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan rapor ve dosya kapsamından; davalı Kuruma ait Emet Hisarcık ve Espey olmak üzere iki açık ocak bulunduğu, maden aşamasının sırasıyla açık ocaktan cevherin çıkartılması, fiziksel zenginleştirme için konsantratörde beslenmesi, üretilen konsantre değirmende üretilip ürün hâline gelmesi, reaksiyon, filtralizasyon, kristalizasyon, kurutma ve nihai ürün olan borik asidin oluşması şeklinde olduğu, paketleme bölümünde ise nihai ürünün çeşitli ebatlardaki paketlere konularak stok sahasında istiflemesinin yapıldığı ve yükleme yapılacak araçlara forklift yardımı ile iletilerek gönderildiği anlaşılmaktadır.
7. Aynı gün temyiz incelemesi yapılan ve birlikte değerlendirilen 2023/9237, 9268, 9649, 9674, 11852 ve 11853 Esas sayılı dosyaların keşif gözlemlerinden; paketleme bölümünde 25 kiloluk küçük paketlemelerinin yapıldığı, alt işveren işçisinin torbayı makine ağzına tuttuğu, yeteri kadar dolduktan sonra ise torbayı palete verdiği, 25 kiloluk paketlerin bulunduğu stok sahasında paketlerde yırtılma, delinme gibi hasarların oluşması durumunda alt işveren işçilerinin bu hasarları giderdiği ve sevkiyatı yapılacak paketleri davalı Kurum tarafından istenilen etiketleri takarak forkliftler aracılığıyla araca yüklediği, paketleme işinin yapıldığı çok amaçlı borik asit tesisinde ise büyük torbaların doldurulup paketlenerek stok sahasına forkliftler aracılığıyla taşındığı tespit edilmektedir.
8. Yine yukarıda esas numaraları belirtilen dosyaların tanık beyanları; dolum yapılacak çuvalların askılarının dolum makinesine takıldığını, paketin ağzının makineye bağlandığını, aynı işi 25-50 kilo paketlerin tamamı için alt işveren işçilerinin yaptığını, dolum yapılan paketlerin çalışılan paketleme bölümünde forklift operatörü tarafından ambara götürüldüğünü, ambardan sevkiyat yapacak olan araçlara forkliftler aracılığıyla yükleme yapıldığını, alt işveren Şirket operatörü tarafından kullanılan forkliftlerin Şirkete ait olduğunu ortaya koymaktadır.
9. Yönetmelik’in 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre mal veya hizmet üretiminin esasını oluşturan …, asıl iştir. Aynı maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendine göre ise işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl … devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan …, yardımcı iştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ve sözü edilen Yönetmelik’teki bu tanımlar dikkate alındığında; davalı Kurumda asıl işin nihai ürün olan borik asidin çıkarılmasıyla son bulduğu, nihai ürün çıkarıldıktan sonra yapılan paketleme, depolama işlemlerinin yardımcı … olduğu ve üretimin esasını oluşturan bir … olmadığı sonucuna varılmaktadır.
10. Şu hâlde davacının ifa ettiği görev, yardımcı … kapsamında olup davalı Kurum tarafından bu işin hizmet alımı yoluyla gördürülmesine bir engel bulunmadığından davanın tümden reddi yerine asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabulü ile ilave tediye alacağının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.