Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/923 E. 2023/7456 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/923
KARAR NO : 2023/7456
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının yurt dışı şantiyelerinde 2013-2016 yılları arasında çalıştığını, davacının son net aylık ücretinin 1.450,00 USD olduğunu, … sözleşmesinin işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerekeceğini, hizmetin yabancı ülkede ifa edildiğini, 5718 sayılı Milletlerarası … Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (5718 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının 10.03.2013 – 28.02.2014 ve 12.04.2014-16.08.2016 döneminde yabancı ülke ve şirket ile 2,75 USD saat ücreti karşılığı sözleşmeleri bulunduğunu, kendisine 2.706,… USD kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, davanın belirsiz mi kısmi dava mı olduğunun belli olmadığını, zamanaşımı hususunun da ilgili hukuk kuralınca uygulanmasını, alacağın zamanaşımına uğradığını ve kıdem ve ihbar tazminatı alacak hakkının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalı işverene ait işyerinde 08.03.2013-28.02.2014 döneminde 11 ay, 18 …, 12.04.2014 – 16.08.2016 döneminde 2 yıl, 4 ay, 4 … olmak üzere toplamda 3 yıl, 3 ay, 22 … çalıştığı, aylık net ücretinin 1.450,00 USD olduğu, davacının … vatandaşı olduğu, davalı Şirketin …’de kurulu bulunduğu, yurt dışında ifa edilen bir işte çalıştırılmak üzere davacının yurt dışına götürüldüğü, ücretin davacının …’deki banka hesabına yatırıldığı, bahsi geçen ülkedeki bir kısım çalışmanın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği anlaşıldığından uyuşmazlığın … hukukuna göre çözümlenmesi gerektiği, davacının … sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılamayacak şekilde feshedildiği davalı tarafça ispatlanamadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabul edildiği, fazla çalışma, … … ve genel tatil, hafta tatili alacakları bakımından da dosya kapsamı ile birlikte tanık beyanlarına göre davacının bu alacaklara hak kazandığı kabul edilerek, bilirkişi raporu ve bu rapordaki maddi hatalara yönelik davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile yaptığı ve davalı tarafça itiraz edilmeyen hesaplamalar dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davada yabancılık unsuru bulunduğundan Moritanya hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının bordroları incelendiğinde … ücretle çalışmasının olmadığının anlaşılacağını, fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil ücreti alacaklarının oluşmadığını ve tanıkla ispat edilemeyeceğini, davacının son olarak Moritanya projesinde 2,75 USD/saat üzerinden hesaplanan aylık ücret karşılığında çalıştığını, bilirkişi raporunda ise davacının iddiası kabul edilerek davacının ücretinin 1.450,00 USD gibi fahiş bir ücret tespit edildiğini, banka kayıtlarından davacının ücretinin hiçbir zaman 1.450,00 USD’ye ulaşmadığının tespit edilebileceğini, bilirkişi raporunda fazla çalışma hesabı yapılırken davacının günde 12 saat çalıştığının tespit edildiğini ancak ara dinlenme sürelerinin Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde 1 saat olarak kabul edildiğini ve hesaplamanın buna göre yapıldığını, husumetli tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının müvekkili Şirket nezdindeki çalışmasının proje bazlı belirli süreli … sözleşmesine dayandığını, proje bittiğinde … sözleşmesinin de kendiliğinden sona erdiğini, … sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandıracak şekilde sona ermediğini, davacı taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı işçi yurt dışında çalışmış ise de davalı işverenin … şirketi olduğu, işyerinin merkezinin de …’de bulunduğu, 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesine göre değerlendirme yapıldığında … sözleşmesi konusunda hukuk seçimi imkânının … sözleşmelerinin niteliği gereği ancak işçi lehine ve sınırlı olarak tanındığı, taraflarca hukuk seçiminin uygulanacak hukukun işçiyi koruyan hükümlerinden daha elverişsiz hükümler içermesi hâlinde mümkün olmadığı, somut olayda taraflarca yabancı ülke hukukunun uygulanacağı konusunda bir sözleşme bulunmadığı, işçilik alacaklarından … ihtilaflarda 5718 sayılı Kanun kurallarına göre hangi ülke hukukunun uygulanacağına ilişkin Yargıtayın “…Davacı … uyruklu ve davalı da … Ticaret Sicilinde kayıtlı işveren olup, millilik ve … hukukunun emredicilik ilkesi gereğince kıdem ve ihbar tazminatının … Hukuk Mevzuatı uygulanarak belirlenmesi gerekir…” şeklindeki emsal kararları nazara alındığında mevcut davada … hukukunun ve 4857 sayılı … Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanmasının dosya kapsamına, emsal yüksek yargı kararlarına göre yerinde olduğu, davacının mesleğine, yaptığı işin niteliğine, işyeri kayıtlarına, davacının bordrolarına göre ücretin miktarına ilişkin Mahkemenin kabulünün dosya içeriğine uygun olduğu, Mahkeme gerekçeli kararında açıklandığı gibi davacının … sözleşmesinin sona eriş şekline göre davacının kıdem ve ihbar tazminatı hakkı bulunduğu, tanık beyanlarından davacının fazla çalışma yaptığı, dinî bayramların ilk günü dışındaki genel tatillerde çalıştığı, ayın iki hafta tatilinde çalıştığı, bu nedenle Mahkemece denetime elverişli bilirkişi raporuna göre davacının tazminat ve alacaklarına hükmedilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; … sözleşmesine uygulanacak hukuk, hizmet süresi, aylık ücret miktarının tespiti ile … sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatları gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı, davacının fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 … maddesi.

2. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi şöyledir :
” (1) … sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde … sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde … sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre … sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir.”

3. 5718 sayılı Kanun’un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Yabancılık unsuru, bir hukuki işlemi veya ilişkiyi ya da olayı birden fazla devletin hukuku ile irtibatlı hâle getiren unsurdur. İşçinin veya işverenin yabancı olması, işverenin işletme merkezinin yabancı bir ülkede bulunması, işçinin kendi işini mutad olarak yabancı bir ülkede yapması veya … ilişkisinin yabancı bir ülke ile sıkı irtibatlı olduğunun durumun genelinden anlaşılması gibi hâllerde … sözleşmesinde yabancılık unsurunun bulunduğundan söz edilir.

2. 5718 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesine göre, … mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kuralları belirler. Aynı Kanun’un 44 üncü maddesi ise … … sözleşmesinden veya … ilişkisinden … uyuşmazlıklarda … mahkemelerinin milletlerarası yetkisini tayin eden … bir yetki kuralı getirmiştir. Buna göre, … … sözleşmesinden veya … ilişkisinden … uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin …’de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin bulunduğu … mahkemeleri de yetkilidir.

3. 5718 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrasında hâkimin, … kanunlar ihtilafı kurallarını ve yetkili olan yabancı hukuku resen uygulayacağı ve yetkili yabancı hukukun içeriğinin tespitinde taraflardan yardım isteyebileceği belirtilmiştir. Yabancı hukukun içeriğinin tespiti, … ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, hâkim gerekirse bilirkişi incelemesine de gidebilir. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde … hukuku uygulanır.

4. 5718 sayılı Kanun’un 5 … maddesine göre yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün … kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde … hukuku uygulanır. Kamu düzeni müdahalesi sınırlı ve istisnai niteliktedir. … kamu düzeninin ihlalini gerektirecek hâller, çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali hâlinde düşünülecektir. Fakat her emredici hükmün ihlali hâlinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir yabancı kararın … kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı). Örneğin; ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarına ilişkin hükümler iç hukukumuz bakımından emredici nitelikte olmakla birlikte, bunlara dair yabancı hukukun farklı düzenlenmeleri, sırf farklılıkları nedeniyle somut uyuşmazlıkta ortaya çıkan durum değerlendirilmeden 5718 sayılı Kanun’un 5 … maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesine neden olmaz. Keza uygulanması gereken yabancı hukukun işçiye … hukukundan daha az koruma getirmesi de … başına kamu düzeni müdahalesi için yeterli bir sebep değildir. Kanunlar ihtilafı hukukundaki kamu düzeni anlayışı, iç hukukun kamu düzeni anlayışından farklı ve daha dar kapsamlıdır.

5. Bir yabancı hukuk kuralı … hukukunun … değerlerine, … genel adap ve ahlâk anlayışına, … kanunlarının dayandığı … adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı … Cumhuriyeti Anayasası’nda yer … … hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlâk ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde Kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar). Örneğin yabancı hukukun, … çocukların çalışmasına ya da ücret ve diğer haklarda ırka dayalı ayrımcılık yapılmasına izin vermesi kamu düzenimize aykırıdır.

6. Yabancı hukukun uygulanmasını engelleyen diğer bir durum ise doğrudan uygulanan kurallardır. Müdahaleci normlar olarak adlandırılan bu kurallar, taraflardan ziyade, devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini gerçekleştirmeyi amaçlar. Bu açıdan vatandaş yabancı ayrımı gözetilmeden, yabancılık unsuru taşısın taşımasın, hukuk seçimi yapılsın yapılmasın, uygulama alanına giren her ilgili olay ve hukuki ilişkide mutlaka uygulanması gereken kurallardır (… …, … …, … … Figanmeşe, Milletlerarası … Hukuk, …, 2019, s.7; … …, B. … …, Milletlerarası … Hukuk, …, 2020, s.155). … hukukunda işçiyi koruyan her emredici kural, doğrudan uygulanan kural olarak nitelendirilmez; ayrıca Devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini de koruması gerekir. Bununla birlikte emredici hükümler ile doğrudan uygulanan kuralların ayırt edilmesi her zaman kolay değildir ve tartışmalıdır. Doğrudan uygulanan kurallara, kamu hukuku nitelikli … güvenliği hükümleri, … işçi gruplarını koruyucu hükümler ve yasal greve ilişkin hükümler ve asgari ücrete ilişkin düzenlemeler örnek olarak gösterilebilir (…, Milletlerarası Unsurlu … ve Toplu … Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, …, 2012, s.189-195). Devlet organizasyonun korunması, çoğu olayda ülke ile belirli bir şekilde irtibatlı ya da ülkede gerçekleştirilen … sözleşmelerinde söz konusu olur. Örneğin, tamamen yurt dışından ifa edilen bir … ilişkisinde … hukukundaki asgari ücrete ilişkin kuralın uygulama alanına giren bir olay ya da ihtilaf söz konusu olmaz (… …, “Yabancı Unsurlu … Hukuku İhtilâfları ile İlgili Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi”, … … …, … … (Editörler), 10. Yılında Milletlerarası … Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, …, 2017, s.525-526; … … …, “Yabancı Unsurlu … Sözleşmelerinde For Devletinin Doğrudan Uygulanan Kurallarının Tespiti ve Uygulaması”, … … Hukuk Dergisi, 2017/1, s. 286).

7. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca … sözleşmesinin tarafları, sözleşme ile irtibatlı olsun olmasın diledikleri bir ülkenin hukukunu seçebilirler. Ancak tarafların seçmiş oldukları bu hukuk düzeninin, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgari korumanın altında kalması hâlinde mutad işyeri hukuku uygulanır. Bu durumda, seçilen hukuk ile mutad işyeri hukuku arasında bir yararlılık karşılaştırması yapılmalıdır (… …, “5718 sayılı Kanunu’na Göre … Akdine Uygulanacak Hukukun Tespiti”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XI, 2007, Sayı 1-2, s.153; A. … …, “Mutad İşyeri Kavramı ve MÖHUK m.27/f.3’ün Uygulanması Sorunu”, … Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 8, 2018, Sayı 2, s.211-212; …, s.89-100). Mutad işyeri, işin zaman ve içerik olarak ağırlıklı ifa edildiği işyeridir. Başka bir anlatımla mutad işyeri, işçinin işini fiilen yaptığı yerdir. İşçinin ücretinin ne şekilde ve hangi para biriminden ödendiği mutad işyerinin belirlenmesi açısından belirleyici değildir. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması, örneğin montaj için yurt dışında görevlendirilmesi durumunda, bu işyeri mutad işyeri sayılmayacaktır. Geçici çalışmanın ne kadar olacağı her olayın özelliğine göre hâkim tarafından belirlenmelidir. İşçi sadece yabancı ülkede çalışmak için işe alınmışsa ya da işveren çalışmak üzere yabancı ülkeye gönderdiği işçisini geri alma niyetinden veya işçi geri dönme niyetinden vazgeçerse, yabancı ülkeye gönderilen işçinin fiilen çalıştığı yer, mutad işyeri hâline gelir (… …, … …, “Birden Fazla Ülkede İfa Edilen … Sözleşmelerinde Mutad İşyerinin Tespiti”, Terazi Hukuk Dergisi, 2020, Sayı 169, s.1822-1824; …, s.118-137; …, s.217).

8. Yabancılık unsuru taşıyan … sözleşmelerinde taraflar uygulanacak hukuku seçmemişlerse veya yapmış oldukları hukuk seçimi anlaşması herhangi bir sebepten geçerli değilse, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince işçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz. İşin birden fazla ülkede ifa edilmesinde de mutad işyerinin tespitine çalışılmalıdır. Bu hâlde mutad işyeri, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarında ve doktrinde belirtildiği üzere, işçinin işini ifa faaliyetlerini veya ifa faaliyetlerinin çoğunluğunu gerçekleştirdiği yer, işçinin esas olarak işverene karşı yükümlülüklerini yerine getirdiği yer, işçinin işini ifa etmek üzere hangi ülkede daha çok zaman geçirdiği, işin organize edildiği yer, işin esas kısmının ve ağırlıklı bölümünün yapıldığı yer gibi kriterlerden hareket edilebilir (Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi, 18.09.2019 tarihli ve 2016/9339 Esas, 2019/16564 Karar sayılı kararı; …, …, s.1822-1824). Ancak aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre işçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde … sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir. Esas işyeri ile kastedilen, işverenin işyeri merkezinin bulunduğu ülkedir. Örneğin açık denizlerde görev … gemi adamları bakımından esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku önem taşır. Maddenin dördüncü fıkrasında ise hâlin bütün şartlarına göre … sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye mutad işyeri hukuku ve işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku yerine bu hukukun uygulanabileceği ifade edilmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun uygulanmasındaki en önemli unsur, işçinin menfaatidir (…, s.147). Örneğin, işçinin sosyal çevresinin …’de bulunması, …’nin sosyal güvence sistemi içinde yer alması, ücretinin …’de ve … lirası üzerinden ödenmesi, işverenin … olması, … sözleşmesinin … hukukuna özgü kurumlar gözetilerek düzenlenmesi, … hukukuna tâbi daha önceki bir … sözleşmesine gönderme yapılması, … sözleşmesinin Türkçe kaleme alınması gibi unsurların tamamının ya da önemli bir bölümünün varlığı hâlinde, … sözleşmesinin … hukuku ile sıkı ilişki içinde olduğu sonucuna varılabilir (…, s.152).

9. Sözleşmenin belirli süreli olarak yapılıp yapılamayacağı, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle işçinin hak kazanacağı tazminatlar, fazla çalışma, yıllık izin, işverence yapılan uygulama ve ödemelerin niteliği, zamanaşımı gibi hususlar 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi uyarınca tayin edilen hukuka göre değerlendirilmelidir. Hafta tatili, dinî ve millî … günleri ve ücretlerini düzenleyen hükümler, doğrudan uygulanan kuraldır; ancak uygulama alanına giren … ilişkilerine uygulanır. Örneğin tamamen yurt dışında ifa edilen bir … ilişkisinde, dinî ve millî … günleri … hukukuna göre belirlenemez (…, s. 528; … …, … …, “…’den Yurt Dışına Götürülen İşçiler Hakkında Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi”, … Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Cilt 13, 2016, Sayı 50, s.971-972).

10. Somut uyuşmazlıkta; davacı işçi davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, ücretinin USD olarak ödendiğini ileri sürerek ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili ve … … genel tatil alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiş; davalı işveren ise davacının yurt dışı şantiyelerinde çalışması sebebiyle uyuşmazlığın yabancı hukuka göre çözümlenmesi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bu savunmasına değer verilmeksizin uyuşmazlığa … hukuku uygulanmak suretiyle yargılama sonuçlandırılmış; davalının istinaf başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiştir. Ne var ki varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.

11. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçi; 08.03.2013-28.02.2014 ve 12.04.2014-16.08.2016 tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışındaki projelerinde iki dönem fasılalı olarak çalışmıştır.

12. Davacının 12.04.2014 – 16.08.2016 tarihleri arasındaki Moritanya’da geçen çalışma dönemi için tarafların … sözleşmeleri ile hukuk seçimi anlaşması yaptıkları açıktır. Taraflar arasında imzalanan yurt dışı … sözleşmesinin tarafların … ilişkisindeki hak ve yükümlüklerine ilişkin çalışma süresi ve … sözleşmesinin feshine ilişkin maddelerinde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağının belirtildiği, yine sözleşmenin 16 ncı maddesinde de çalışılan ülke mevzuatının geçerli olacağı düzenlemesinin yer aldığı hususlardaki ihtilafların çözümünde öncelikle çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağı, bu hususta hukuki düzenleme olmaması hâlinde … mevzuatının uygulanacağının ifade edildiği görülmektedir. Davacı 12.04.2014 – 16.08.2016 tarihleri arasında Moritanya’da davalıya ait işyerinde çalışmış olup ilgili dönemde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Moritanya olduğu sabittir. Bu nedenle yurt dışı … sözleşmesi imzalanan dönemde, … sözleşmesi ile seçilen hukuk uygulanmadır.

13. Yurt dışı … sözleşmesinin açık, net ve anlaşılır bir dilde düzenlendiği, yukarıda açıklandığı gibi 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrasının açık hükmü ile cevaz verdiği şekilde sözleşmede hukuk seçimi yapıldığı anlaşılmakta olup taraflar arasında imzalanan yurt dışı … sözleşmesinin bağlayıcı ve geçerli olduğu sonucuna varılması gerekir.

14. Tarafların hukuk seçimi anlaşması yapmadıkları veya yapılan hukuk seçimi anlaşmasının geçersiz olduğu dönemde … sözleşmesine, kural olarak işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiği 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrasında genel bir kural olarak düzenlenmiştir. Burada yetkili kılınan hukuk, işçinin işini fiilen yerine getirdiği yer ülke hukukudur. Mutad işyeri hukuku, karakteristik edimin ifa yeri hukuku olarak … sözleşmesiyle en sıkı ilişkili olan hukuktur. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen daha sıkı ilişkili hukuk ise bir istisna hükmü olup bu hükmün … sözleşmelerinde dar yorumlanması gerekir (… …, … … Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, …, 2021, s. 74, 89).

15. Somut olayda davalı işverenin yurt dışı projelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı işçi; birinci çalışma döneminde …’da bulunan davalıya ait işyerinde çalışmıştır. Davacı tarafından … görme edimi fiilen söz konusu ülkelerde yerine getirilmiş olup ilgili dönemlerde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı … olduğu sabittir. Davacıya çalıştığı bu dönemlerde ücreti de … doları olarak ödenmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin … olması … başına belirleyici kriter kabul edilemez. Buna göre, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun … hukuku olmadığı anlaşılan birinci çalışma döneminde uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

16. Tüm bu hususlar dikkate alındığında 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında somut uyuşmazlıkta, hukuk seçimi anlaşması bulunan ikinci çalışma döneminde Moritanya hukuku, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan birinci çalışma döneminde mutad işyeri hukuku olan … hukukunun uygulanması gerekmektedir. Hâl böyle olunca, uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.