Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/9096 E. 2023/8641 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/9096
KARAR NO : 2023/8641
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :… Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece … Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının tekrar bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 11.08.2007-31.03.2016 tarihleri arasında davalı nezdinde çalıştığını, … sözleşmesinin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiğini, davacıya aylık ücretin dışında hiçbir koşul ileri sürülmeden 3 ayda bir vekâlet ücreti ödeneceğinin belirtildiğini, vekâlet ücretinin … ücrete dâhil edildiğini, bu konuyla ilgili olarak düzenlenmiş yönetmelikler bulunduğunu,vekâlet ücretlerinin Banka nezdinde açılmış vekâlet ücretleri havuzunda toplandığını, toplanan tutarların 3 ayda bir hukuk … müşaviri tarafından hazırlanan listeye göre ödendiğini, davalı Bankanın iç mevzuatına göre sözleşmeli avukat tarafından tahsil edilen tutarların %50’sinin avukatlara dağıtılması gerektiğini, ancak davalı Banka tarafından karşı taraf vekâlet ücretlerinin %25’inin vekâlet ücreti havuzuna aktarıldığını, kalan %25’inin ise gelir kaydedildiğinin öğrenildiğini, daha sonra hazırlanan listenin ilgili birime gönderildikten sonra ikinci bir kesintiye uğradığını, davalı Bankanın bu kesintileri gizlediğini, … 23. … Mahkemesinin 2015/358 ve 2015/361 Esas sayılı dosyalarında davalı Bankanın hukuka aykırı kesintileri ikrar ettiğini, yapılan kesintinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yapılan birinci ve ikinci kesintilerin hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi olduğunu, davacının karşı taraf vekâlet ücreti ödemesine hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının talep ettiği karşı taraf vekâlet ücreti alacağının davalı Bankanın sözleşmeli avukatları tarafından takip edilen dosyalardan kaynaklandığını, davacının bu dosyalara vekâlet sunmadığını, davacının sözleşmeli avukatlarla yaptığı sözleşme gereği karşı taraf vekâlet ücretinin %50’sinin sözleşmeli avukata, %50’sinin Bankaya ait olduğunu, davacının bu ücretin kadrolu avukatlara ait olduğunu iddia ettiğini, bu ücretin tasarruf yetkisinin Bankada olduğunu, bu tutarın bir bölümünün avukatlara performans bonusu olarak dağıtılmasının ve dağıtılacak rakam ve oranlara Banka tarafından karar verilmesinin yönetim hakkının sonucu olduğunu, sözleşmeli avukatlar ile Banka arasında imzalanan sözleşmenin tarafının kadrolu avukatlar olmadığını, davacının talep ettiği karşı taraf vekâlet ücreti alacaklarının kadrolu avukatlara dağıtılmasının davacının … sözleşmesinden kaynaklanmadığını, Bankanın işyeri uygulaması hâline gelmiş uygulamasından kaynaklandığını, davacının bu uygulamayı yıllardan beri bildiğini, davacının çalışmaya başlamadan evvel süregelmekte olan bir uygulama olduğunu, davacının talep ettiği karşı taraf vekâlet ücretinin ücret olmayıp ücretin eki niteliğinde olduğunu, kadrolu avukatların ücretinin Bankanın üst düzey yöneticilerinden fazla olması nedeniyle objektif iyi niyet kuralları çerçevesinde kesintiye gidildiğini, alt düzeyde çalışan bir personelin üst düzey bir personelden daha fazla gelir elde etmesinin işyerinde huzursuzluk yarattığını, bu nedenle kesinti yapıldığını, çalışanların gelir durumlarını dengelemek amacıyla daha sonra ikinci bir kesinti yapıldığını, kesinti yapılmasına karşın davacının gelir oranının arttığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli ve 2016/467 Esas, 2019/518 Karar sayılı ilâmı ile; davalı tarafça 18.12.2006 tarihli duyuru sonrası avukatların ücretlerinden %25 kesinti yapılmaya başlandığı, bu durumun davacı işçiyi bağlamayacağı anlaşıldığından yapılan %25 kesintinin hukuka uygun olmadığı, davalı Banka tarafından 30.10.2009 tarihinde %30 oranında ikinci bir kesinti yapılacağının duyurulduğu, ancak işyerinde ilgili kesintilere ilişkin herhangi bir iç hukuk düzenlemesi bulunmadığı, yapılan değişikliğin ücreti etkilemesi sebebi ile esaslı değişiklik olduğu, 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesine göre davalı işçiden yazılı izin alınmadığı, davacı işçinin prim yönetmeliğini kabul etmediğine ilişkin beyanda bulunduğu ve işçinin ücretinden yapılan %30 oranında kesintinin de hukuka uygun olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç
… Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 10.12.2020 tarihli ve 2020/3279 Esas, 2020/475 Karar sayılı ilâmı ile İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 27.04.2021 tarihli ve 2021/2380 Esas, 2021/8488 Karar sayılı ilâmı ile; tarafların sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek, davacının, davalı işyerinde 11.08.2008 tarihinde çalışmaya başladığı, davalı tarafından dosyaya ibraz edilen 19.08.2016 tarihli işyeri kayıtlarına dair dilekçe eklerinde; hukuk müşavirliği vekâlet ücreti havuz hesabındaki (Banka geneli) toplam tutarlar, davacıya ait ödeme oranları, … hukuk müşaviri tarafından davacıya ödenmesi gereken karşı taraf vekâlet ücreti miktarları ile davacıya ödenen miktarların gösterildiği, söz konusu belgeler ve davacının işe giriş tarihi birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafından karşı taraf vekâlet ücretlerinden yapılan %25’lik kesintiye ilişkin esaslı değişikliğin davacının işe giriş tarihinden önce yapıldığı, davacının çalışmaya başlamasından önce işverence son verilen işyeri uygulamasına göre dava konusu karşı taraf vekâlet ücretinden %25’lik kesinti yapıldığından bahisle alacak hesaplanmasının isabetli olmadığı, yine davacının dava konusu alacak bakımından davasını belirsiz alacak davası türünde açtığı, bu nedenle söz konusu alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği hâlde bir bölümüne dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilerek, dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 04.02.2022 tarihli ve 2021/397 Esas, 2022/144 Karar sayılı kararıyla; bozma ilâmına uyularak bozma sonrası alınan 09.11.2021 tarihli bilirkişi ek raporundaki hesaplamalara göre dava konusu alacak hüküm altına alınmış; bozma konusu olmayan diğer hususlarda ise bozma öncesinde olduğu gibi hüküm kurulmuştur.

C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 31.05.2022 tarihli ve 2022/5197 Esas, 2022/6861 Karar sayılı ilâmı ile; 05.05.2011-29.04.2016 tarihleri arası döneme dair dava konusu ücret alacağı yönünden vergiyi doğuran olayın 2016 takvim yılında gerçekleştiği gözetilerek tüm dönem yönünden hesaplanan alacaktan 2016 takvim yılına ilişkin gelir vergisi tarifesinde yazılı parasal sınırlar ve oranlar uygulanmak suretiyle gelir vergisi hesaplanması gerektiği gerekçe gösterilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava konusu ücret alacağı yönünden vergiyi doğuran olayın 2016 takvim yılında gerçekleştiği gözetilerek tüm dönem yönünden hesaplanan alacaktan 2016 takvim yılına ilişkin gelir vergisi tarifesinde yazılı parasal sınırlar ve oranların uygulanmasına dair ek rapor alındığı, ilgili rapordaki hesaplamalara göre dava konusu alacağın hüküm altına alındığı gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının eline geçen ücrette bir azalma meydana gelmediğinden çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik olmadığını, bu nedenle %30’luk kesintilere de 4857 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin uygulanamayacağını, davacının yedi yıl boyunca yapılan kesintiye ses çıkarmamasının bu kesintileri zımnen kabul ettiği anlamına geldiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu alacağın hesaplanmasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 … maddeleri.

2. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94, 96 ve 98 … maddeleri, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 19 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer … sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

….2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.