Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/8594 E. 2023/12330 K. 18.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/8594
KARAR NO : 2023/12330
KARAR TARİHİ : 18.09.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/382 E., 2023/486 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 17. … Mahkemesi
SAYISI : 2021/489 E., 2022/492 K.

Taraflar arasındaki arabuluculuk anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Şirketin işçisi davalı ile … sözleşmesinin feshedilmesi ve işçilik alacaklarının ödenmesi hususunda ihtiyari arabuluculuğa başvurduğunu, tarafların kıdem ve ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti, prim, ikramiye, fazla çalışma ücreti, … bayram ve genel tatil, hafta tatili, asgari geçim indirimi, yol parası, yemek parası, her türlü sosyal hak, ayrımcılık tazminatı, kötüniyet tazminatı, haksız fesih tazminatı, manevi tazminat, işe iade, işe iade olunmadığı takdirde boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı, … kazasından doğan meslek hastalığından kaynaklı maddi-manevi ve diğer tazminat ödenmesi yönünden anlaştıklarını, anlaşma neticesinde davalı işçiye 39.787,08 TL net kıdem tazminatı, 7.744,37 TL net ihbar tazminatı, 8.163,25 TL net ücret alacağı (fazla çalışma, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti dâhil) olmak üzere toplam 55.694,70 TL ödeneceğinin tutanak altına alındığını, ancak hesaplamada hata yapıldığını, davalı işçinin 09.10.2014-20.08.2020 ve 21.08.2020-30.09.2021 tarihleri arasında iki dönem çalıştığını, ilk çalışma dönemine ilişkin kıdem tazminatı olan 31.525,19 TL’nin davacıya evvelce ödendiğini, arabuluculuk anlaşması sırasında bu hususun gözden kaçırıldığını, kıdem tazminatının tasfiye edilen dönemi de içine alacak şekilde hesaplandığını, aslında arabuluculuk tutanağında da “davalı işçinin 21.08.2020-30.09.2021 tarihleri arasında Burdöksan… Bünyesindeki çalışma süresine mukabil” denilerek anlaşmanın hangi tarihe ilişkin olduğunun belirtildiğini, 1 yıl 9 ay çalışmış bir işçinin 39.787,08 TL kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, davalının en son günlük brüt 191,17 TL ücretle çalıştığını, sehven yapılan hesaplamanın sonradan fark edildiğini ve davalıya … 21. Noterliğinin 04.10.2021 tarihli ve 37847 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu hususun bildirildiğini, davacıya doğru şekilde hesaplanmış net 6.337,22 TL kıdem tazminatı ile tutanakta belirtilen ihbar tazminatı ve ücret alacaklarının (toplam 22.244,84 TL) ödendiğini, davacının kötüniyetli olarak bakiye kıdem tazminatı için icra takibi başlattığını, yapılan maddi hatanın kazanılmış hak doğurmayacağını ileri sürerek taraflar arasında imzalanmış arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı Şirketin eski çalışanı olduğunu, karşı taraf ile yapılan arabuluculuk müzakereleri sonucunda 01.10.2021 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağının imzalandığını, anlaşma belgesinde “Taraflar yürütülen müzakereler sonucunda, muaccel olmuş alacaklar konusunda uzlaşmış olup işçi alacaklarının anlaşılan tutarının yukarıda belirtilen tarihlerde ve miktarlarda ödenmesi karşılığında, hiçbir hak ve alacağı kalmadığından birbirlerine karşı herhangi bir dava açmayacakları konusunda mutabık kalmışlardır” ibaresinin bulunduğunu, arabuluculuk faaliyeti sonrası anlaşmaya varılması hâlinde üzerinde anlaşılan hususlarla ilgili olarak daha sonra dava açılamayacağını, davacının maddi hata iddiasının dinlenemez olduğunu, müvekkilinin işe iade davasından, buna ilişkin ve diğer tüm haklarından vazgeçerek söz konusu anlaşmayı imzaladığını, müvekkilinin, davacı Şirketin vekil ile temsil edildiği bir toplantıya davacı tarafın çağrısı ile katıldığını, herhangi bir aldatma, hile veya baskı unsurunun söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirketin anlaşma neticesinde davalı işçiye 39.787,08 TL net kıdem tazminatı, 7.744,37 TL net ihbar tazminatı, 8.163,25 TL net ücret (fazla çalışma, asgari geçim indirimi, yıllık izin ücreti dâhil) olmak üzere toplam 55.694,70 TL ödeyeceğinin tutanak altına alındığını ancak hesaplamada hata yapıldığını, işçinin 09.10.2014-20.08.2020 ve 21.08.2020-30.09.2021 tarihleri arasında iki dönem çalıştığını, ilk çalışma dönemine ilişkin kıdem tazminatı miktarı 31.525,19 TL’nin davacıya evvelce ödendiğini, arabuluculuk anlaşması sırasında bu hususun gözden kaçırıldığını, kıdem tazminatının tasfiye edilen dönemi de içine alacak şekilde hesaplandığını belirterek arabuluculuk tutanağının iptalini talep ettiği, davacının kıdem tazminatı ile ilgili davalının ikinci dönem çalışması yönünden maddi hata iddiası bulunduğu, ihbar tazminatı ile ilgili bir itirazı bulunmadığı, davalının ilk dönem çalışması nedeni ile hak kazandığı kıdem tazminatı 26.088,97 TL olup davalıya 31.525,19 TL ödeme yapıldığı, ikinci dönem çalışması nedeni ile hak kazandığı kıdem tazminatı tutarı ise 6.947,86 TL olup bu dönem için davalıya 6.337,22 TL ödeme yapıldığı, her ne kadar ödenen tutarların hesaplanan kıdem tazminatı tutarlarını aştığı görülmüşse de anlaşma tutanağında üç ana başlık altında ödeme tutarlarının belirtildiği ancak anlaşılan alacak kalemlerinin “kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti, prim, ikramiye, fazla mesai ücreti, … bayram ve genel tatil, hafta tatili, asgari geçim indirimi, yol parası, yemek parası, her türlü sosyal hak, ayrımcılık tazminatı, kötü niyet tazminatı, haksız fesih tazminatı, manevi tazminat, işe iade, işe iade olunmadığı takdirde boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı, … kazasından meslek hastalığından kaynaklı maddi-manevi ve diğer tazminat” olarak belirtildiği görülmekle söz konusu tutarın işe iade ve buna bağlı haklar kapsamında teklif edilerek ödendiği yönündeki davalı savunmasına değer verildiği, arabuluculuk son tutanağının usulüne uygun olarak düzenlendiği, davacı tarafın kendisini bir vekille temsil ettirdiği ve tüm tutanakların vekil tarafından bizzat imzalandığı anlaşılmakla artık irade fesadı ya da yanılma iddiasında bulunulamayacağı, arabuluculuk tutanağına itiraz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı işçinin müvekkili firma bünyesinde 09.10.2014-20.08.2020 ve 21.08.2020-30.09.2021 tarihleri arasında çalıştığını, ilk çalışma dönemi için işçilik alacağı olarak 31.525,19 TL kıdem tazminatı açıklaması ile davalının banka hesabına ödeme yapıldığını, arabuluculuk toplantısı sırasında iki ayrı çalışma dönemi olduğunun hesaba katılmadığını ve ilk çalışma dönemi başlangıcı ve ikinci dönem sonu tarihi esas alınarak sehven hesaplama yapıldığını, ilk çalışma dönemi yönünden dosya alacaklarının tamamının ödendiğini, davalının ikinci çalışma dönemi işçilik alacaklarında olması gereken hesaplamanın net 6.337,22 TL kıdem tazminatı, net 7.744,37 TL ihbar tazminatı, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, yıllık izin ücreti dâhil diğer alacaklar için net 8.163,25 TL olmak üzere toplam 22.244,84 TL olarak 04.10.2021 tarihinde davalının hesabına ödendiğini, nitekim arabuluculuk tutanağında davalı işçinin ikinci dönem çalışmasının kastedildiğini, ancak işçilik alacağı hesaplanırken bu tarihlere riayet edilmeyip sehven hesaplama yapıldığını, maddi hata yapılmasının fiili gerçeği değiştirmeyeceğini, müvekkili firmanın iradesinin sakatlanması neticesinde tanzim edilen arabuluculuk tutanağının iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında dava şartı arabuluculuk başvurusu sonunda 01.10.2021 tarihli ilk oturumda anlaşma sağlandığı, tarafların “kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti, prim, ikramiye, fazla çalışma ücreti, … bayram ve genel tatil, hafta tatili, asgari geçim indirimi, yol parası, yemek parası, her türlü sosyal hak, ayrımcılık tazminatı, kötü niyet tazminatı, haksız fesih tazminatı, manevi tazminat, işe iade, işe iade olunmadığı takdirde boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı, … kazasından meslek hastalığından kaynaklı maddi-manevi ve diğer tazminat” alacak kalemleri yönünden anlaştıkları, anlaşma gereğince 39.787,08 TL net kıdem tazminatı, 7.744,37 TL net ihbar tazminatı, 8.163,25 TL net ücret alacağı (asgari geçim indirimi, fazla çalışma, yıllık izin ücreti) olmak üzere toplam 55.694,70 TL’nin ödeneceğinin tutanak altına alındığı, arabulucunun tarafları arabuluculuk sürecine ilişkin bilgilendirdiği ve bu hususu taraflarla birlikte imzalayarak tutanak altına aldığı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) 18 inci maddesinin beşinci fıkrasında anlaşılan hususlarda taraflarca dava açılamayacağının düzenlendiği, arabuluculuk sözleşmesinin iptali nedenlerinin irade sakatlığı, aşırı yararlanma, ehliyetsizlik, sahtelik, imkânsızlık ve emredici hukuk kurallarına aykırılık olarak sınırlı şekilde sayıldığı, sayılan hâllerin bulunduğuna dair iddianın ileri sürülmediği, arabuluculuk tutanağının iptali nedenlerinin somut olayda bulunmadığı, arabuluculuk tutanağı imzalanırken iradenin sakatlandığının ispatlanamadığı, davacı vekilince imza inkarı gibi somut içerikli ispata yarar iddia ve delile de dayanılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 01.10.2021 tarihli ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağının geçersizliğinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6325 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi, 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 30 vd maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Somut olayda arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali istemi ile dava açılmıştır. Mahkemece irade sakatlığı iddiasının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esas reddine karar verilmiştir.

Ülkemizde … hukuk uyuşmazlıklarında alternatif bir uyuşmazlık … yöntemi olarak arabuluculuk, ilk defa 07…..2012 tarihli ve 6325 sayılı Kanun ile kabul edilmiştir. Daha sonra başta 12.10.2017 tarihli ve 7036 sayılı … Mahkemeleri Kanunu (7036 sayılı Kanun) olmak üzere bazı kanunlarla dava şartı arabuluculuk ihdas edilmiştir. 7036 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinde arabuluculuk, “Kanuna, … veya toplu … sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalar” bakımından dava şartı olarak düzenlenmiştir.

6325 sayılı Kanun’un 18 inci maddesinin beşinci fıkrasında “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” hükmü yer almakta ise de, anlaşma belgesi maddi anlamda bir borçlar hukuku sözleşmesi olduğundan, Dairemizce temyiz incelemesi yapılan pek çok dosyada, bu sözleşmenin irade sakatlığı ya da arabuluculuk faaliyetine ilişkin sürecin usule uygun yapılmadığı iddiasıyla geçersizliği ileri sürülerek alacak davası açılabileceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 05.12.2022 tarihli ve 2021/14055 Esas, 2022/15998 Karar; 23.12.2022 tarihli ve 2022/16466 Esas, 2023/126 Karar; 17.10.2022 tarihli ve 2022/8404 Esas, 2022/12594 Karar; 15…..2022 tarihli ve 2022/6918 Esas, 2022/7792 Karar sayılı kararları). Öğretide de Kanun’daki “dava açılamaz” ifadesinin mutlak bir yasak olmadığı ve anlaşma belgesinin irade fesadı, sahtelik gibi nedenlerle geçersizliğinin ileri sürülebileceği kabul edilmektedir (Ömer …, Muhammet Özekes, Murat Atalı, Vural Seven, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, …, İkinci Baskı, Kasım 2019, s. 263, 266; Süha Tanrıver, Hukuk Uyuşmazlıkları Bağlamında Arabuluculuk, …, 2020, s.124; … Akkan, “Arabuluculuk Faaliyeti Sonucunda Anlaşılan Hususlarda Dava Açma Yasağı ve Sonuçları”, DEÜHFD, C.20, S.2, s.3, 22; Hasan Kayırgan, “… Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Anlaşma Tutanaklarının İrade Fesadı Bağlamında Değerlendirilmesi, Arabuluculuğun Geleceği Sempozyumu, 14 Kasım 2020, s. 69-70; Yusuf Yiğit/M. Can Özkır, “… Hukuku Açısından Dava Şartı (Zorunlu) Arabuluculuk Uygulamasına Başvurunun Hukuki Sonuçları”, Uluslararası Bilimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar Dergisi, 2020, V. 4(3), s.86; Emel Badur, “Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Borçlar Hukuku Açısından Değerlendirilmesi”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Y.9, S.11, Aralık 2021, s.70). Bu kabul ve uygulama karşısında “arabuluculuk tutanağı iptal edilmedikçe alacak davası açılamaz” şeklindeki görüşten hareketle anlaşma belgesinin/tutanağın geçersizliğinin tespiti için ayrı bir dava açma zorunluluğundan söz edilemez.

Yukarıda belirtildiği üzere, arabuluculuk sistemi içinde yapılan anlaşma niteliği itibarıyla bir sözleşmedir. 6098 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinde Kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu öngörülmüştür. Aynı Kanun’un 28 inci maddesinde aşırı yararlanma, 30 ve devamı maddelerinde ise irade sakatlığı nedeniyle taraflardan birinin sözleşmeye bağlı olmadığını bildirerek geçersizliği ileri sürebileceği düzenlenmiştir.

6100 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesine göre bir hakkın yahut hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesine yönelik açılan davalara tespit davası denir. Örneğin, bir malın mülkiyetinin kime ait olduğu veya taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin bulunup bulunmadığı tespit davasının konusunu oluşturur. Tespit davaları bir hukuki ilişkinin varlığının tespitine yönelik açılan davalar (müspet) ve bir hukuki ilişkinin bulunmadığının tespitine yönelik açılan davalar (menfi) olmak üzere iki türlüdür (Bkz. Pekcanıtez, Hakan, Pekcanıtez Usûl Hukuku, 15. Bası, … 2017, 975 vd.).

6100 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre, kanunda belirtilen durumlar dışında tespit davası açan davacı, dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğunu açıkça ortaya koymak zorundadır. Bu nedenle diğer davalarda aranan hukuki yarar yanında tespit davası açan davacının, kendisi için söz konusu olan tehlike veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini ispat etmesi gerekir. Şayet davacı, kendisini tehdit eden tehlikenin tespit davası ile giderilebileceğini ispat ederse hukuki yararının varlığından söz edilebilir. Tespit davası ile elde edilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabiliyorsa bu konuda tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Bir dava içerisinde iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar da tespit davasının konusu olamaz (Pekcanıtez, Pekcanıtez Usûl, s. 976-977).

Arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline yönelik dava niteliği itibarıyla bir tespit davasıdır. Bu dava ile borçlar hukuku sözleşmesi niteliğindeki anlaşmanın geçersizliğinin tespiti istenmektedir. Her tespit davasında olduğu gibi burada da davacı söz konusu davayı açmakta güncel hukuki yararının varlığını ortaya koymak durumundadır.

Anlaşma belgesinin iptaline ilişkin bu dava ile sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verildiğinde, davacının doğrudan alacağına kavuşması ya da işe iadesinin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır. Başka bir anlatımla, tespit kararına rağmen davacının alacağını elde edebilmesi veya işe iadesinin sağlanması için ayrı bir alacak ya da işe iade davasını açması gerekecektir. Diğer taraftan Dairemiz uygulamasına göre anlaşma belgesinin geçerli olup olmadığı hususu, alacak ya da işe iade davasında ön sorun olarak incelenebilmektedir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.09.2023 tarihli ve 2023/8163 Esas, 2023/11652 Karar sayılı kararı). Bu açıklamalara göre tespit davası ile elde edilecek hukuki korumanın başka bir yol veya dava ile sağlanabildiği açıktır. Davacının anlaşma belgesinin iptali istemiyle ayrı bir dava açmasında güncel hukuki yararının varlığından söz edilemez. Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerekirken işin esasına girilip karar verilmesinden dolayı kararın bozulması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum. 18.09.2023