Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/714 E. 2023/5013 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/714
KARAR NO : 2023/5013
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak ve ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Arabistan’da bulunan işyerinde ambar şefi olarak ….00-18.00 saatleri arasında ayda iki hafta tatili kullanarak ve dinî bayramların ilk günü hariç tüm … … ve genel tatillerde çalıştığını, … sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız feshedildiğini, tüm alacaklarının ve tazminatlarının verileceği söylenip ibraname ve birçok belge imzalatılarak pasaportunun verildiğini, tüm belgeleri imzalamadan çıkış verilmediğini, bir daha ilgili ülke kanunlarına göre aynı ülkede çalışma haklarından yoksun kalmamak için tüm belgeleri imzaladıktan sonra davacıya pasaportunun verildiğini, arabuluculuk makamına başvurulduğunu ve anlaşma sağlanamadığını beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili ile … … ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili … 21. … Mahkemesinde 19.10.2020 tarihinde açtığı birleşen dava dosyasında; asıl davada davalı işverence cevap dilekçesinden çok sonra, 07.08.2020 tarihinde sunulan ihtiyari arabuluculuk tutanağının fesih tarihi ile aynı tarih olan 21…..2019 tarihini taşıdığını, iradesi fesada uğratılarak aşırı yararlanma (gabin) ile anlaşma belgesi imzalatıldığını, davacı henüz yurt dışında çalışmaya devam ederken pasaportunun verilmesi karşılığında baskı ile telekonferans yoluyla arabulucu toplantısına katılmaya zorlandığını, bir işçinin tüm alacaklarından vazgeçerek hâlen çalışmaya devam ederken söz konusu tutanakta yazılı olduğu gibi “hiç bir alacağım bulunmamaktadır” şeklindeki beyanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, arabuluculuk süreci ihtiyari olmasına rağmen baskı ile sürece dâhil edildiğini dolayısıyla müvekkilinin zor durumundan ve bilgisizliğinden faydalanılarak arabuluculuk tutanağının imzalatıldığını ileri sürerek arabuluculuk tutanağının iptalini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde, zamanaşımı def’inde bulunarak 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) 18 nci maddesinin beşinci fıkrasına göre “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” hükmü uyarınca ve 6100 sayılı Kanun’un 114 ve 115 … maddeleri gereğince davanın usulden reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacıya haklarının yurt dışında işvereni olan Nesma Şirketi tarafından ödendiğini, ücretinin 2.500,00 USD olmayıp 10.312,00 SAR olduğunu, USD üzerinden alacak talebinin kanuna aykırı olduğunu, haftalık 48 saat çalışma ve ayda iki hafta tatilinde çalışmanın ücret içerisinde olduğunu, Suudi Arabistan’da cuma günleri ve dinî bayramlarda çalışılmadığını, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin ödemeler yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı vekili birleşen davaya ayrıca cevap vermemiş, duruşmada arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan hususlarda dava açılamayacağından davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 21…..2019 düzenleme tarihli ihtiyari arabuluculuk görüşmesi sonunda anlaştıkları hususunda düzenlenen anlaşma tutanağının bir örneği davalı vekili tarafından Mahkemeye ibraz edilmiş olup davacı, ihtiyari arabuluculuk tutanağının işveren baskısı ile ve ekonomik tehlike sebebiyle işçi tarafından imzalandığını, geçerli olmadığını iddia etmişse de arabuluculuk süreci gizli olup hata-hile iddiasının tanıkla ispatlanması mümkün olmadığı gibi tutanağın imzalandığı da kabul edildiğinden sonuç olarak tarafların davadan önce ihtiyari arabuluculuk sürecinde anlaştıkları görülmekle, aynı konuda yeniden dava açılması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının işverence … sözleşmesi henüz devam ederken işverenin kendi arabulucusu ile iradesi dışında görüştürülüp “alacağım yoktur” şeklinde belge imzalatılmasının kanuna karşı hile olduğunu, davacının işverenin etki alanında olduğunu, pasaportunun verilmeyeceği ve bir daha o ülkede çalıştırılamayacağı dayatmasıyla işten çıkış evrakı adı altında birçok belge ile birlikte bu belgelerin de imzalatıldığını, beş yıl kıdemi olan bir işçinin hiçbir alacağım yoktur şeklinde imza atmasının hayatın olağan akışına da uymadığını, arabuluculuk anlaşma tutanağının iptali hakkındaki birleşen davada yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hatalı karar verildiğini, aksi yönde emsal kararlar bulunduğunu, arabuluculuk anlaşma belgesinin 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun 420 nci maddesi unsurlarını da taşımadığını, tanık dinletme talebinin reddinin yerinde olmadığını ileri sürerek asıl ve birleşen davanın tümden reddinin hatalı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl dava ile birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında imzalanan arabuluculuk anlaşma belgesinin 21…..2019 tarihli olduğu, davacının aynı tarihte yurda döndüğünün pol-net kayıtlarından tespit edildiği, anlaşma belgesinin yurt dışındaki şantiyede işverenin baskısı (pasaportunun verilmeyeceği, hile, bir daha yurt dışında çalışmasının engelleneceği) ile imzalandığı kabul edilse dahi davacının yurda geldiği 22…..2019 tarihinden itibaren irade fesadı altında imzalandığını ileri sürdüğü arabuluculuk anlaşma belgesinin iptalini talep etmediği, birleşen dava tarihinin 19.10.2020 tarihi olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 07.12.2021 tarihli ve 2021/5860 Esas, 2021/16271 Karar sayılı kararı ile “davacı pasaportuna el konulması nedeniyle arabuluculuk tutanağını imzaladığı ve arabuluculuk görüşmesinin kanunun emredici kurallarına, kamu düzenine, ahlaka ve müvekkilin kişilik haklarına aykırı olduğunu iddiasında bulunduğu, buna göre davacının … Borçlar Kanunu 37. maddesi kapsamında korkutma sonucu arabuluculuk tutanağını imzaladığı anlaşılmaktadır. Aynı Kanunun 39. maddesinde korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez ise sözleşmeyi onamış sayılacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacının kendi beyanına göre de pasaportunun arabuluculuk tutanağını imzalaması sonrası kendisine verildiği ve dosya kapsamında bulunan Türkiyeye giriş çıkış kayıtlarına göre davacının 02.11.2018 tarihinde Türkiyeye giriş yaptığı sabittir. Arabulucuk tutanağının iptaline ilişkin … bu dava 02.03.2020 tarihinde açılmış olup Kanunda öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca arabuluculuk tutanağının iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” şeklindeki emsal kararında açıklandığı üzere davacının ileri sürdüğü irade fesadının ortadan kalkmasından sonra …’ye döndüğü 22…..2019 tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde iptal davası açmadığı anlaşıldığından, farklı gerekçe ile verilmiş olsa da İlk Derece Mahkeme kararının sonuç olarak doğru olduğu arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali için hak düşürücü sürenin geçtiği, anlaşma belgesinin geçerli olduğu buna bağlı olarak alacak davasında anlaşma nedeniyle arabuluculuk dava şartının bulunmadığından İlk Derece Mahkemesinin asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin verdiği kararda sonuç olarak bir aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek işten ayrılışı sırasında tomarla evrak imzalatıldığını, ibraname ve arabuluculuk tutanağı arasındaki … farkın kanuna karşı hile olduğunu, “hiçbir alacağım yoktur” şeklindeki beyan ile arabulucuya başvurulmasının olağan akışa uymadığını, arabulucunun Şirket tarafından görevlendirilen A.B. olduğunu, arabulucunun etik ilkelere uymadığını, davacının sürece isteği dışında dâhil edildiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arabuluculuk sürecinin kanuna uygun şekilde yürütülüp yürütülmediği ile irade fesadı iddiasının hak düşürücü süre içinde ileri sürülüp sürülmediğine ve buna göre ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 … maddeleri.

2. 6325 sayılı Kanun’un 1, 2, 3, 11, 13, 15,17, 18 … maddeleri, 6098 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer … sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.