Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/625 E. 2023/2478 K. 20.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/625
KARAR NO : 2023/2478
KARAR TARİHİ : 20.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/4478 E., 2022/4013 K.
DAVA TARİHİ : 04.04.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 48. … Mahkemesi
SAYISI : 2021/291 E., 2022/540 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait Aile … Merkezlerinde usta öğretici olarak çalıştığını, haftada 6 gün 08.00-17.00 saatlerine ek olarak en az 3 gün 3-4 saatten az olmamak kaydıyla fazla saatlerle çalışmak durumunda kaldığını, ayda en az iki hafta tatili ile … bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmaya devam ettiğini, söz konusu çalışmalarının karşılığının ödenmediğini, ek ders ücretlerinin eksik ödendiğini, yol ve yemek yardımının 2014 yılında bir yıl süreyle verildikten sonra rıza alınmaksızın ve sebep gösterilmeksizin kesildiğini, çalışma dönemi boyunca 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) hükümlerine göre hak kazanılan ilave tediye alacaklarının da ödenmediğini, davacıya yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, davacının aynı işi yapan kadrolu işçilerle farklı ücrete ve farklı haklara tâbi olması nedeniyle davalının eşit işlem borcuna aykırı davrandığının kabulü gerektiğini, belirtilen sebeplerle … sözleşmesinin müvekkili davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret farkı, yol ve yemek yardımı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, … bayram ve genel tatil ücreti, ilave tediye ile ayrımcılık tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (657 sayılı Kanun) 89 uncu maddesi uyarınca görevlendirilmesi sebebiyle statü hukukuna tâbi olduğunu, 4857 sayılı … Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerine tâbi olmadığını, bu sebeple görevli yargı yerinin idari yargı olması gerektiğini, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, usta öğreticilerin görevlendirilmesi ve ücretlerin hesaplanmasına ilişkin olarak 657 sayılı Kanun’da ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda (5510 sayılı Kanun) özel düzenlemelerin yer aldığını, davacının ek ders ücreti karşılığında istihdam edildiğini, usta öğreticilerin 4857 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını, davacının ek ders ücreti alacağının 657 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesine uygun olarak hesaplandığını ve ödendiğini, işyerinde 09.00-18.00 saatleri arasında hizmet verildiğini, bir saat öğle molası kullanıldığını, … bayram ve genel tatil günlerinde Kurumun kapalı olduğunu, ayrıca davacıya haftada bir gün ücretli izin verildiğini, bunların dışında çalışma karşılığı olmaksızın ek ders ücreti karşılığıdan çalışanlara hafta tatili ile … bayram ve genel tatil ücreti ödemesi gibi ödemelerin yapılmasının 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre de mümkün olmadığını, usta öğretici olan kişiler işçi vasfında olmadıkları için ilave tediye ikramiyesi ödenmesinin de söz konusu olmayacağını, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacının ayrımcılık tazminatına da hak kazanamadığını, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı nezdinde 4857 sayılı Kanun hükümlerine tâbi işçi olarak çalıştığı, ödenmeyen ücret alacakları bulunduğu tespit edildiğinden … sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği, davacının ödenmeyen ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, … bayram ve genel tatil ücreti, ilave tediye ücreti, yemek ve yol ücreti alacaklarının bulunduğu, ayrıca bakiye yıllık izin ücreti alacaklısı olduğu; ancak davacının ayrımcılık tazminatına ilişkin iddiasını ispatlayamadığından söz konusu alacak kalemine hak kazanamadığı gerekçesiyle ayrımcılık tazminatı talebinin reddine, diğer alacak taleplerinin ise kabulüne dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçelere dayanarak davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı Belediye bünyesinde usta öğretici olarak çalıştığı, davacının 4857 sayılı Kanun hükümlerine tâbi işçi olduğu, dinlenen tanık beyanlarından davacının haftada 6 gün ve 45 saati aşan fazla çalışma ile tam zamanlı olarak çalıştığının sabit olduğu, davacının ücretinin 657 sayılı Kanun’da belirtilen gösterge rakamları dikkate alınmaksızın ödendiği, bu sebeple davacıya her ay eksik ücret ödemesi yapıldığı, dinlenen tanık anlatımları ile davalı işyerinde fazla çalışma yapıldığının, hafta tatilleri ile … bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığının ispat edilmesine rağmen söz konusu çalışmaların karşılığının ödendiğinin davalı tarafça ispat edilemediği, davalı Belediyeye ait işyeri, 6772 sayılı Kanun kapsamında kaldığından davacının ilave tediye alacağına da hak kazandığı, davacının ödenmeyen işçilik alacakları sebebiyle … sözleşmesini feshinin haklı nedene dayandığı, davacıya bakiye yıllık izinlerinin kullandırıldığının yahut ücretinin ödendiğinin işveren tarafından usulünce ispat edilemediği, bu sebeple yıllık ücretli izin alacağının da hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun yasal düzenlemelere, Yargıtay içtihatlarına uygun olarak düzenlendiği ve yapılan hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü, istinaf dilekçesinde tekrar ettiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenler göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmek üzere başvurunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, usta öğretici olarak davalı Belediye nezdinde istihdam edilen davacının 4857 sayılı Kanun hükümlerine tâbi olup olmadığı, ders saati ücretiyle çalışan davacının ücret miktarının belirlenmesi ve hesap yöntemi, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, … bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, ayrımcılık tazminatı, ilave tediye alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususu ile işçinin ödenmeyen işçilik alacakları nedeniyle … sözleşmesini feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.

2. 7036 sayılı … Mahkemeleri Kanunu’nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile yirmi birinci fıkrası, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (6325 sayılı Kanun) 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 6325 sayılı Kanun’un 17 nci maddesinin ikinci fıkrası, 02…..2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 20 inci maddesi.

3. 4857 sayılı Kanun’un 5, 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi, 41, 44, 46, 47, 53, 57, 59 uncu maddesi hükümleri ile mülga 1475 sayılı … Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14 üncü maddesi.

4. 657 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesi.

5. 6772 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki (5) ve (9) numaralı paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava şartı olarak arabuluculuğun, sürecinin başından sonuna kadar detaylı kurallara bağlanması, yaşanması muhtemel hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından gereklidir. Şüphesiz arabulucuğun en önemli aşamalarından biri başvurunun yapılması, diğeri ise arabuluculuk tutanağı düzenlenmesidir. Anlaşmazlıklara ve tereddütlere meydan verilmemesi için arabuluculuk tutanağında tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları alacak kalemleri … … belirtilmelidir.

3. Dava şartı arabuluculuk uygulamalarının başlangıcında, hem talepte bulunanlar hem de arabulucular tarafından yapılan hataların tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği ve arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğu görülmüştür. Dairemizce; 6325 sayılı Kanun uyarınca 02…..2018 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelik ile arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin başvuru formu uygulamasının başladığı 02…..2018 tarihine kadarki dönem ve bu tarihten sonraki dönem bakımından bir ayrım yapılarak belli bir tarihe kadar yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Buna göre 02…..2018 tarihine kadar düzenlenen arabuluculuk anlaşamama tutanakları bakımından arabuluculuğa konu alacaklar … … belirtilmeksizin işçilik alacakları veya işçi-işveren uyuşmazlığı gibi soyut ifadelerin kullanılması dahi yeterli kabul edilmiş, bu ifadeleri içeren tutanaklara göre işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuk faaliyetine konu edildiği görüşü benimsenmiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 26.09.2022 tarihli, 2022/7742 Esas, 2022/10403 Karar sayılı; 30…..2022 tarihli, 2022/6390 Esas, 2022/8656
Karar sayılı kararları). Başka bir deyişle başvuru formu uygulamasının başladığı 02…..2018 tarihinden önceki dönem için taraflardan kaynaklanmayan bu tür uygulama hataları aşılarak arabuluculuk müessesesinin amaca uygun yürütülmesi sağlanmaya çalışılmıştır.

4. Başvuru formu uygulamasının başladığı 02…..2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir.

5. Somut uyuşmazlıkta, 03.04.2019 tarihinde düzenlenen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağında, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı kalemlerinin ödenmesi konusunda taraflarca anlaşma sağlandığı; sair müzakere konuları olan ilave tediye, ayrımcılık tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, … bayram ve genel tatil ücreti ile yemek ve yol ücreti konularında anlaşma sağlanamadığı belirtilmiştir. Taraflarca üzerinde anlaşma sağlandığı belirtilen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının usulden reddi gerekirken hüküm altına alınması hatalı olmuştur.

6. Diğer yandan fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça imzalı bordroda görünen söz konusu alacakların ödendiği varsayılır.

7. Fazla çalışmasının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş-çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışması olup olmadığı araştırılmalıdır. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

8. Aynı ilkeler, hafta tatili ücreti alacağının ispatı bakımından da geçerlidir.

9. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanlarına göre davacının haftalık 5 saat fazla çalışmasının bulunduğu, ayda iki hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti alacağı ile hafta tatili ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ancak davacı vekilince kök bilirkişi raporuna yapılan itiraz sonrasında turnike kayıtlarının kapsama alındığı görülmektedir. Buna göre fazla çalışma ve hafta tatili ücretinin hesabında, turnike kayıtlarının bulunduğu dönemlerin söz konusu kayıtlar esas alınarak; kayıt bulunmayan dönemlerin ise tanık beyanlarına göre değerlendirilmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmadan eksik inceleme ile hesaplama yapılması hatalı olmuştur.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.