YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4284
KARAR NO : 2023/3833
KARAR TARİHİ : 14.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2354 E., 2021/2782 K.
DAVA TARİHİ : 10.10.2016
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 13. … Mahkemesi
SAYISI : 2020/232 E., 2020/183 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 28.04.2022 tarihli ve 2022/3895 Esas, 2022/5636 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinde; dava konusu alacakların ödendiğine dair banka dekontunun dikkate alınmadığını, feshe bağlı alacaklar yönünden erken açılan dava olduğundan söz konusu alacakların usulden reddi gerektiğini belirterek maddi hatanın düzeltilmesini talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Yargıtayca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Dosyanın değerlendirilmesinde; somut davada davalı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde ibraz ettiği banka dekontunun gözden kaçırıldığı anlaşıldığından Dairemiz kararında maddi hata bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan sebeple, Dairemizin 28.04.2022 tarihli ve 2022/3895 Esas, 2022/5636 Karar sayılı kararının maddi hataya dayanması sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 2002 yılından itibaren çalışmaya başladığını, … sözleşmesinin 14.12.2015 tarihinde tebliğ edilen 10.12.2015 tarihli fesih bildirimi ile haksız olarak feshedildiğini, müvekkilince açılan işe iade davasında feshin geçersizliğine karar verildiğini, fazla çalışma yaptığı hâlde karşılığının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık ücretli izin ile fazla çalışma alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı işyerinde 01.01.2010-1012.2015 tarihleri arasında çalıştığını, … sözleşmesinin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması üzerine haklı nedenle feshedildiğini, işe iade davasının henüz kesinleşmediğini, işyerine kart ve parmak okuma sistemi ile giriş çıkış yapıldığını, davacının fazla çalışma ve yıllık izin alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının açmış olduğu işe iade davasında işe iadesine karar verildiği, kesinleşen işe iade kararından sonra işverene başvurduğu, ancak davalı işveren tarafından işe başlatılmadığı ve davaya dayanak olan feshin geçersiz hâle geldiği ve ortada fesih bulunmadığından dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı ve izin ücreti alacağına yönelik taleplerin erken açılan dava nedeni ile usulden reddine, feshe bağlı olmayan fazla çalışma ücreti alacağının ise ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının kabul edilen çalışma süresinin doğru olmadığını, davayı ıslah ettiğikleri tarih itibarıyla fesih kesinleştiğinden ıslah ettikleri miktar üzerinden feshe bağlı alacak taleplerinin kabulü gerektiğini, ortada bir fesih olmadığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesinin isabetli olmadığını, müvekkilinin bir dönem günde en az 4 saat fazla çalışma yaptığını ve buna ilişkin ücretin ödenmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işe iade davası sonuçlanmadan açılan davada, dava tarihi itibarıyla feshe bağlı alacaklar bakımından erken talepte bulunulduğu, ancak işe iade kararından sonra 16.10.2017 tarihinde işverene ulaşan ihtarname ile işe iade başvurusunda bulunmasına rağmen davacının işe başlatılmadığı, işe başlatmama tarihinin 16.11.2017 tarihi olarak kabulünün gerekeceği, davacının ıslah dilekçesinin ise 24.07.2018 tarihinde verildiği, ıslah tarihi itibarıyla davacının … sözleşmesinin feshedildiği, bu nedenle ıslah dilekçesinde talep edilen kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti talebinin yerinde olduğu, dava konusu fazla çalışma alacağı yönünden davalı işverence sunulan işyeri kayıtlarının 01.07.2013-22.11.2015 tarih aralığına ilişkin olduğu ve kayıt bulunan dönemin kayıtlara göre diğer dönemin ise tanık beyanlarına göre ispatlandığı, tanık beyanlarına göre kabul edilen dönemde davacının haftalık 10 saat fazla çalıştığı gerekçe gösterilerek davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu alacakların davacıya ödendiğini, işe iade davası sonuçlanmadan açılmış olan söz konusu davanın usul yönünden reddi gerektiğini, davacının çalışma süresine ilişkin kabulünün isabetli olmadığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının çalışma süresinin tespitine, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerine yönelik davanın erken açılıp açılmadığına ve davalı tarafça yapılan ödeme savunmasının yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı … Kanunu’nun 14 üncü maddesi, 4857 sayılı Kanun’un 17, 41, 53, 59, 63 ve 68 inci maddeleri.
3. Kanun yolu aşamasında sunulan ödeme belgesinin dikkate alınıp alınamayacağı hususu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.02.2016 tarihli ve 2014/22-735 Esas, 2016/166 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
“…
Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur.
…”
5. Hukuk Genel Kurulu kararı ile aynı doğrultuda olan Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.05.2022 tarihli ve 2022/5128 Esas, 2022/5823 Karar sayılı; 25.02.2021 tarihli ve 2020/2579 Esas, 2021/4905 Karar sayılı ilâmları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu alacaklar bilirkişi raporu ve resen yapılan hesaplamalar uyarınca hüküm altına alınmıştır. Ne var ki davalı tarafça temyiz dilekçesi ekinde, davalının hesabından davacı vekili Av. Şeraffetin Ekinci’nin 12.10.2017 tarihli ihtarnamede belirttiği banka hesabına yapılan havale işlemine dair banka dekontu sunulduğu görülmektedir. Davalı tarafından 29.04.2021 tarihinde dosyaya ibraz edilen 26.10.2017 tarihli belgede söz konusu dekontta havale yapılan miktarların bir kısmının dava konusu kıdem ve ihbar tazminatına mahsuben ödendiğine dair açıklamalar yer almaktadır.
3. Sözü edilen belge, ilk kez temyiz aşamasında sunulmuş ise de ödeme belgesi ve borcu söndüren nitelikte belge mahiyetinde kabul edilmelidir. Ödeme belgesinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereklidir. Belirtilen sebeple; öncelikle banka hesap dökümü istenerek ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenmeli, ödeme yapılmış ise yapılan ödemenin mahsubu ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dairemizin 28.04.2022 tarihli ve 2022/3895 Esas, 2022/5636 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.