Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/3914 E. 2023/8494 K. 01.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3914
KARAR NO : 2023/8494
KARAR TARİHİ : 01.06.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Davacı asıl ……..2022 tarihli dilekçesi ile davadan kısmen feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak bildirmiştir.

Dairemizin 07.11.2022 tarihli ve 2022/8054 Esas, 2022/14412 Karar sayılı kararı ile; temyiz incelemesi aşamasında ortaya çıkan feragat hususunda Mahkemece ek karar verilmek üzere dosyanın hükmü veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 11.01.2023 tarihli ve 2017/1562 Esas, 2020/743 Karar sayılı kararı ile; taleple bağlı kalınarak 106.900,00 TL brüt fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmış, fazlaya ilişkin talebin feragat nedeniyle reddine, kıdem tazminatı, … … ve genel tatil, hafta tatili ile yıllık ücretli izin alacaklarının feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

Ek karar da davalı vekili tarafından temyiz edilmekle asıl karar ve ek karar yönünden; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; davacının, Dairemizin emsal kararında davalı işverenin dava konusu alacaklardan sorumlu tutulamayacağına dair görüşü doğrultusunda kabul edilen miktarın kesinlik sınırında kalmasını sağlayacak şekilde davasından kısmi feragat ettiği; bu şekilde temyiz denetiminden kaçındığı anlaşılmaktadır. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesine göre herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Bu nedenlerle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Taraf vekillerince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkete devir olunan … AŞ’de 01.08.1996 tarihinde çalışmaya başladığını, devirden sonra da davacı işçinin davalı … Tekstil Firmasında da ara vermeden çalışmaya devam ettiğini, davalı … Tekstil Firmasının daha ucuz maliyetle imalat yapabilmek ve … devletinden teşvik alabilmek için fabrikasını …’ya taşıma kararı aldığını, Türkiyede’ki çalışması için muvazaalı şekilde … çıkışı yapıldığını, … çıkışı ile birlikte tazminat vs. haklarının eksik ödendiğini, fazla çalışmalarının bir kısmının hiç dikkate alınmadığını, muvazaalı çıkışı yapılan davacının vize işlemlerinin tamamlanmasından sonra davalı Firmanın …’da bulunan fabrikasında 24.04.2013 tarihinde … başı yaptırıldığını, yurt dışında davacının dokuma ustabaşı olarak çalıştığını, günlük 14 saat çalışma yaptığını, … … ve genel tatil ile dinî tatillerde izin kullandırılmadığını, davacının çalışma koşullarının ağırlığı ve haklarını alamaması sebebiyle 02.04.2017 tarihinde … sözleşmesini feshettiğini, …’daki firmada 2.100,00 USD’ye çalıştığını beyan ederek kıdem tazminatı, fazla çalışma alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, hafta tatili alacağı, … … ve genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı işçinin 27.05.2003 tarihinden 22.01.2013 tarihine kadar davalı müvekkili Şirkette 847,97 TL ücret ile çalıştığını, müvekkili Şirketin işçilerin var ise fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil günleri çalışmalarının karşılığının ücret bordrolarına yansıtıldığını, işçilerin bu ücret bordrolarını hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin imzaladıklarını, davacının yıllık izinlerinin kullandırıldığını, kullandırılmayan izinlerinin ise … sözleşmesinin feshedilmesinden sonra imzalatılan ibraname doğrultusunda banka kanalı ile tam ve eksiksiz ödendiğini, talep ve siparişlerin ciddi oranda azalması nedeniyle davacı işçinin … sözleşmesinin bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu yurt dışında bulunan şirketin müvekkili Şirketle hiçbir organik bağının olmadığını, bu nedenle yurt dışı çalışmalarına ilişkin olarak farklı bir hukuk sistemine tâbi olan şirketin davacıyı çalıştırmasından dolayı davalı Şirketin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dışı … Şirketi ile davalı Şirket arasında organik bağ bulunduğu, … vatandaşı olan işçinin kamu düzeni de dikkate alınarak yurt dışına gönderen şirketin yabancı şirketle organik bağını delillendirdiğinde … … hukukunun uygulanması gerektiği, davacının … sözleşmesini kıdem tazminatını hak kazanacak şekilde haklı nedenle sonlandırdığı, davacının bakiye yıllık ücretli izin alacağının kalmadığı davacının bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği şekilde fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ile … … ve genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 11.01.2023 tarihli ve 2017/1562 Esas, 2020/743 Karar sayılı ek kararı ile; taleple bağlı kalınarak 106.900,00 TL brüt fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmış, fazlaya ilişkin talebin feragat nedeniyle reddine, kıdem tazminatı, … … ve genel tatil, hafta tatili ile yıllık ücretli izin alacaklarının da feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili, davacının …’deki … ilişkisinin tasfiye edilmediğini, ücretinin eksik hesaplandığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili, davacının yurt dışında çalıştığını iddia ettiği döneme ilişkin hizmet tespiti davası açması gerektiğini, husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının davalı işyerinin işçisi olmadığını, taraflar arasında … hukuk sisteminin hükümlerinin uygulanmasının gerektiğini, davacının … görme ediminin süreklilik arz etmediğini, davacının muvazaa iddiasının doğru olmadığını, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarına itibar edilmemesi ve davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 24.04.2013-02.04.2017 tarihleri arasında davalı Şirketin organik bağı bulunduğu tespit edilen dava dışı … firmasında çalıştığı, … vatandaşı olan işçinin kamu düzeni de dikkate alınarak yurt dışına gönderen şirketin yabancı şirketle organik bağını delillendirdiğinde … … hukukunun uygulanması gerektiği, dava konusu alacakların hesaplanmasında, yurt dışındaki çalışmalar yönünden banka kayıtlarındaki ücretin esas alındığı, davacının … sözleşmesinin kıdem tazminatını hak kazanacak şekilde haklı nedenle sonlandırdığı, davacının bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği şekilde fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ile … … ve genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının dava dışı Şirkette geçen çalışmasından davalı Şirketin sorumlu tutulup tutulamayacağı ve davacının talep konusu işçilik hak ve alacaklarına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 … maddesi.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3109 Esas, 2021/1075 Karar sayılı ilâmında organik bağ kavramı şu şekilde açıklanmıştır:
“…
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer … dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/…, s. 210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, … başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
Şirketler arasında ortakların akraba olması … başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (Baycık, G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, … Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (Seminer Bolu/Abant – … Nisan 2019), … İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, … 2019, s. 20).
Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve … bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle … yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde … bir şirketle … yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken … bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp … alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.”

4. Dairemizin 25.01.2021 tarihli ve 2020/4849 Esas, 2021/2158 Karar sayılı ilâmı ile 16.02.2021 tarihli ve 2020/5367 Esas, 2021/3965 Karar sayılı ilâmı.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı işçi, 27.05.2003-22.01.2013 tarihleri arasında davalı Şirkette …’de ve 24.04.2013 tarihinde …’da kurulan dava dışı … (Manufacturing Private Limited …- … … İmalat Limited Şirketi) Şirketine ait …’daki işyerinde çalışmış ve bu çalışması 02.04.2017 tarihinde sona ermiştir. Davacı; davalı Şirketin, dava dışı Şirketin büyük ortağı olduğunu ve aralarındaki organik bağ nedeniyle yurt dışında geçen çalışmalardan sorumlu tutulması gerektiğini iddia ederek somut davayı açmıştır. Davalı Şirket, davacının yabancı ülke mevzuatına göre kurulan ve farklı bir tüzel kişilik olan dava dışı Şirketle yaptığı … sözleşmesinden sorumlu tutulamayacaklarını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu iki Şirket arasında organik bağ bulunduğu gerekçesiyle, davalı Şirketin dava dışı … Firmasında geçen çalışma süresine ilişkin tazminat ve alacaklardan sorumluluğu kabul edilmiştir.

3. Dairemiz uygulamasına göre aralarında organik bağ bulunan işverenler arasında birlikte işverenlik, işyeri devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi gibi bir hukuki ilişki varsa birlikte sorumluluk söz konusu olabilir. Bunun dışında tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmanın hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği gibi bir durum bulunmadıkça salt organik bağdan hareketle işçi işveren ilişkisinin kabul edilmesi doğru olmaz.

4. Dosya içeriğine göre davalı Şirketin tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmasına yönelik savunmasını, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmek mümkün değildir. Diğer yandan, dosya kapsamında mevcut taraf beyanlarından davacının davalı Şirkete ait işyerinde 27.05.2003-22.01.2013 tarihleri arasında geçen çalışma süresine ilişkin … sözleşmesinin feshedildiği ve davacıya bir kısım işçilik alacağı ödemelerinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, yaklaşık iki ay sonra dava dışı Şirkete ait …’daki işyerinde çalışmaya başlamış ve bu sözleşmesi de 02.04.2017 tarihinde sona ermiştir. Davalının dava dışı Şirket ile arasında salt ortaklık ilişkisinin bulunması, davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu sonucunu doğurmaz. Başka bir anlatımla, tüzel kişi işverenin çalıştırdığı işçilerin alacaklarından tüzel kişiliğin ortağı olan davalı Şirket sorumlu tutulamaz. Davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında birlikte işverenlik, işyeri devri ve asıl işveren alt işveren ilişkisi gibi bir hukuki ilişkinin varlığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. Şu hâlde davalı … Teknik Tekstil San. Tic. AŞ, davacının dava dışı … Şirketinde geçen çalışmalarından sorumlu tutulamaz. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01…..2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.