Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/2511 E. 2023/4863 K. 03.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2511
KARAR NO : 2023/4863
KARAR TARİHİ : 03.04.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava ile karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı-karşı davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalı-karşı davacı tarafça karşı dava yönünden temyize konu edilen miktar 50.130,00 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-karşı davacı vekilinin temyiz dilekçesinin karşı dava yönünden miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı-karşı davalı vekilinin ve davalı-karşı davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin makine mühendisi olduğunu, davalı Şirketin …’da şube açması ve … gibi büyük firmalara makine parçası üretmek isteği nedeniyle bu konuda uzman olan davacı ile çalışmak istediğini, … merkezde kurulan şubeleri için davacıya … Şube Müdürlüğü görevinin teklif edildiğini, bu görevde istediği kadar ücretin ödeneceğinin ve ücret için kendisi ile hiçbir pazarlık yapılmayacağının belirtildiğini ayrıca, tasarladığı ve yurt dışından ithâl gelen makinelerin gelişmesini sağladıkları takdirde prim verileceğinin, davacıya iki aylık periyotlar hâlinde ikramiye verilmesinin, çocuğunun tüm eğitim harcamalarının davalı Şirket tarafından karşılanacağının beyan edildiğini, davacının bu anlaşma şartları altında 01.04.2004 tarihinde davalı Şirketin … Şubesinde işe başladığını, davalı Şirketin …’da bulunan şubesinin resmî veya gayrı resmî tüm … ve işlemlerinin yürütülmesi amacıyla Şirket müdürü olarak atamasının yapıldığını, davacının tam yetki ile şirket şubesini temsil etme yetkisi bulunduğunu, en son çıkartılan imza sirküleri ile davacının 10.05.2012 tarihinden itibaren Şirketi üçüncü kişiler karşısında 5 yıl süre ile temsile, Şirketi 100.000,00 TL kadar borçlandırmaya ve bankalardan para çekmeye yetkilendirildiğini, davacının çalışmalarına başladığı dönemlerde ve sonrasında davalı Şirketi üçüncü kişilere karşı temsil etmesi, işyeri çalışanlarını sevk ve idaresi etmesi, şube işyeri adına … yapması ve davalı Şirket sahibi adına ortak gayrimenkul alımı yapılması ve gayrimenkulün davacı adına tapuya kayıt edilmesi gibi birtakım kriterler ileri sürülerek davacıya boş teminat senedi imzalattırıldığını, davacının çalışmalarını devam ettirdiği süreçte … gezilerine gittiğini ve … programı kapsamında yapılan giderleri Şirkete fatura ettiğini, davalı Şirketin aldığı kararlar ile … ilinde okuyan muhtaç öğrencilere burslar verildiğini, bu bursların davacı tarafından davalı Şirket adına karşılandığını, davacı tarafından çalışmalar şube bünyesinde devam ettirilirken davalı Şirket ortakları ile Çorlu merkezde bulunan genel müdür arasında mali durumdan kaynaklanan gerginlik nedeni ile davacının ve diğer üst düzey yetkililerin şirket kararı ile yaptığı her türlü işlemin yargılanmaya başladığını, davacıya teknik anlamda bir ihtiyaç kalmadığı ve davacıyı ücreti yüksek olduğu için işten çıkarmak amacı ile hareket edildiğini ve öncelikle davacıya ücretinde indirim yapılacağının söylendiğini, davacının ücretinin bir parçası olarak yaklaşık 7 yıldan beri davalı Şirkete fatura edilip ödenen davacının çocuğunun eğitim giderlerini iade etmesinin istendiğini, aynı şekilde davalı Şirket tarafından maddi durumu iyi olmayan öğrencilere yıllardır verilen bursların bedelinin, davacıya verilen ikramiye ve primler ile davalı Şirketin gönderdiği tüm … gezi harcamalarına dair giderlerin davacıdan iadesinin istendiğini, davacının 10 yıl içinde davalı Şirketin bilgisi dâhilinde imza yetkisine dayanarak yaptığı tüm … ve harcamaların dekontlarının davalı Şirket kayıtlarına ve envanterlerine hemen işlendiğini, davalı Şirketin bilgisi dâhilinde ve talimatı ile yapılan ödemelerin iade edilmemesinin … şartının işyerinden istifa ederek ayrılmasına bağlandığını, istifaya zorlama aracı olarak da davalı Şirketin davacıya birtakım işler için yazılı talimat verilmediğini koz olarak kullandığını, davacının istifası sonrasında ise boşa atılan ve hiçbir karşılığı olmayan senedin davacıya verileceğinin belirtildiğini, davacının bu baskı ve sindirme politikası karşısında bedelsiz kalan senedin işleme konulmasını engelleyip senedi iade alabilmek için ve şube müdürü olarak Şirketin talimatı ile yapılan tüm harcamaların hukuka aykırı olarak kendisinden talep edilmesinden çekindiği için istifa dilekçesini imzaladığını, baskı ile verilen istifa dilekçesinin hukuken yok hükmünde olduğunu, davacı istifa dilekçesini imzalandıktan sonra davalı Şirket yetkilileri tarafından bedelsiz kalan senedin davalı tarafından davacıya borç para verildiği nakden ibaresi yazılmak sureti ile doldurulduğunu, … Bankasına ödenmesi amacı ile işleme konulduğunu, davacı tarafından senet bedeli olan 305.381,93 TL’nin 21.01.2015 tarihinde haciz ve icra takibi nedeniyle fazla bir ödeme yapmamak için ödendiğini, davalı tarafından bu şekilde tahsil edilen 305.381,93 TL bedelin iadesini talep ettiklerini, davalının ayrıca 22.05.2015 tarihli noter ihtarnamesi ile davalı Şirket kayıtlarına göre davacının hâlen bakiye 157.870,50 TL borcu bulunduğunu ileri sürerek tekrar bedel talebinde bulunduğunu, davacının en son aldığı net ücretin 12.000,00 TL olduğunu, iki ayda bir defa net bir ücret ikramiye aldığını, davacının çocuğunun eğitim giderlerinin anlaşmaya göre ücretine ek olarak ödendiğini, asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmediğini, davacının davalı işyerinde 10 yıl 7 ay 11 … çalıştığını, bu süre boyunca yıllık ücretli izin alacağı bulunduğunu, davacının davalı işyerinde 08.30-22.00 veya 23.00 saatleri arasında cumartesi günü dâhil olmak üzere çalıştığını, fazla çalışma yaptığını, … … ve genel tatiller ile hafta tatillerinde de çalıştığını ileri sürerek, davalı tarafından davacıya boş senede attırılan imza karşılığında davalı Şirketin davacıya borç nakit ödeme yaptığı yolunda ibaresi ile tahsil ettiği 305.381,93 TL bedelin ödeme tarihi olan 21.01.2015 tarihinden itibaren işlemiş ticari faizi ile birlikte iadesine, kıdem tazminatı, asgari geçim indirimi alacağı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, … … ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalı-karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; davacının eşinin işlettiği Hastane kantinine alınarak davalı işyerine fatura edilen malların bedeli olarak 46.940,58 TL, davacının ailesi ve kendisinin şahsi harcamaları için 110.931,92 TL olmak üzere toplam 157.872,50 TL ile Şirket nezdindeki cari hesap borcundan kaynaklanan 21.000,00 TL’nin ve davacının ihbar öneli tanımaksızın gerçekleştirdiği fesih nedeni ile 5.000,00 TL ihbar tazminatının davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı sürede kendisine tevdi edilen Şirket mal ve paralarını amacı dışında kullandığını Şirkete ait sırları ifşa etmesi nedeni ile davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının 2008 yılı ile işten ayrıldığı tarih arasında hak ettiğinden daha fazla parayı , iç soruşturmada davacının 484.337,76 TL ücrete hak kazanmasına rağmen 789.719,69 TL aldığını dolayısıyla 305.381,93 TL Şirket parasını kendisine mâl ettiğinin anlaşıldığını, buna ilişkin tutanağın davacıya okunarak tebliğ edildiğini, 21.01.2015 vadeli senedin düzenlendiğini, davacının da bu senedin bedelini 02.02.2015 günü ödediğini; davacının müvekkili Şirkete ait parayı kendisine mâl ettiğini kabul ederek zararı tazmin ettiğini, senedin teminat senedi olmadığını, davacının 2012, 2013, 2014 yıllarında eski eşinin işlettiği hastane kantinine alınan malların faturalarını da davalı Şirkete ödettiğinin anlaşıldığını, bu faturalar toplamının 46.940,58 TL olduğunu, davacının kendisi ve ailesinin şahsi masraflarını Şirket kararı ya da talimatı olmaksızın Şirket parası ile ödediğini, bu kapsamda davacının 2011-2014 yılları için 52.265,81 TL şahsi giderini fatura karşılığı Şirketin parası ile yaptığını, ayrıca 2008-2013 yıllarında karar, talimat ve fatura olmadan 58.664,11 TL kişisel harcamasını Şirket parası ile yaptığını, faturalı ve faturasız şahsi harcamalar tutarının 110.931,92 TL olduğunu, davacının henüz davalı nezdinde çalışmakta iken işten ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı işyerine davalı Şirkete ait 25 ton malzemeyi bedelsiz olarak verdiğini, davalı Şirkete ait makineleri kopyalayarak … işyerinde imalâta başladığını, hammadde ve davalının üretim sırlarını rakip firmaya verip akabinde rakip firmada çalışmaya başladığı hususlarının ceza dosyası ile … olduğunu, rakip firmaya giderken davalı Şirkette çalışan 12 işçiyi de beraberinde götürdüğünü, davacının bu eylemlerinin davalı tarafça öğrenilmesi üzerine istifa ederek … sözleşmesini sonlandırdığını, davacının işletme müdürü olması, bu itibarla üst düzey yönetici olarak çalışması, çalışma saatlerini kendisinin düzenleme yetkisi bulunması ve ücret miktarı itibarı ile fazla çalışma ücreti talep edemeyeceğini, asgari geçim indirimi ödemelerinin düzenli yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak karşı davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kıdem tazminatı talebi açısından; davalı işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) verilen sigortalı işten ayrılış bildirgesinde 11.11.2014 tarihi itibarıyla işten ayrılış nedeni olarak Kod-3 (Belirsiz süreli … sözleşmesinin işçi tarafından feshi- istifa) sebebinin belirtildiği, dosyada bulunan 11.11.2014 tarihli istifa dilekçesi incelendiğinde; davacının gördüğü lüzum üzerine istifa ederek işten ayrılmak istediğini belirttiği ve bu dilekçenin altını imzaladığı, Mahkemece dinlenen tanıkların davacının istifa anına bizzat şahit olmadıkları, tüm dosya kapsamı karşısında davacının istifa iradesinin fesada uğratıldığı ve davacının istifaya zorlandığı hususlarının davacı tarafça yasal deliller ile ispatlanamadığı değerlendirilerek belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin işçi tarafından istifa edilerek feshedilmesinden dolayı davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığı kanaatiyle kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği, karşı davacı Şirketin ihbar tazminatı talebi incelendiğinde; dosya kapsamı ve mevcut delil durumu karşısında … sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı bir sebep bildirmeden, istifa dilekçesi sunularak ve önelsiz olarak feshedildiği sonucuna varıldığından, 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 17 nci maddesi uyarınca karşı davacı Şirket adına işçinin 8 haftalık ücreti tutarında ihbar tazminatı talebinin kabulü gerektiği, davacının yıllık izinlerini kullanmadığını iddia ettiği, Mahkemede dinlenen davacının duruşmadaki beyanında hiç yıllık izin kullanmadığını belirttiği, davalı tarafından davacının yıllık izin kullanımını gösterir belgeler dosyaya sunulmadığı gibi, sunulan bordrolarda da davacının yıllık izin kullandığına dair bir ibare bulunmadığı gerekçesiyle davacının yıllık izin ücreti talebinin kabulü gerektiği, davacının davalı Şirkete ait …’daki işyerinde fabrika müdürü olarak görev yaptığı, davacının dava dilekçesinde ve Mahkemedeki kendi beyanında açıkça belirttiği üzere çalışma düzenini kendisinin belirlediği, çalıştığı işyerinde davacının üzerinde çalışma koşullarını düzenleyen amirinin olmadığı, davacının işçi çıkarma ve işe alma yetkisinin bulunduğu, işyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yönetici olduğu anlaşıldığından davacının fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği ve bu talebin reddi gerektiği, davacının … … ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalıştığını, asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmediğini yasal deliller ile ispat edemediği gerekçesiyle bu taleplerinin de reddi gerektiği, davacının istirdat talebi incelendiğinde; … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/727 Esas, 2017/442 Karar sayılı dosyasında … muhasebeci mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen ve Ceza Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 2008-2013 yılları arasında işçi …’in toplam 484.337,76 TL ücret hak etmesine rağmen davalı Şirketten 789.719,69 TL ücret aldığı, böylece 305.381,93-TL fazla para aldığı ve bu paranın karşılığı olarak 21.01.2015 ödeme tarihli senet verdiği ve bu senedin bedelinin 02.02.2015 tarihinde işçi … tarafından ödendiğinin tespit edildiği, Yargıtay içtihatları uyarınca, senedin hangi ilişkinin teminatı olduğu hususunun yazılı bir belge ile kanıtlanması gerektiği, somut olayda davaya konu senedin üzerinde teminat amaçlı verildiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacının iddialarını yazılı bir belge ile ispat edemediği bu nedenle davacının ödediği senet bedelinin iadesine ilişkin istirdat talebinin reddi gerektiği, karşı davacı işveren Şirketin istirdat talepleri incelendiğinde; dosyada bu yönden bilirkişi incelemeleri yaptırıldığı, Mahkemece denetime elverişli bulunan üçlü bilirkişi heyet raporunun hükme esas alındığı, heyet raporunda; uyuşmazlık konusu olan yıllara ait defter ve belgelerin ayrıntılı bir şekilde incelendiği, davacı-karşı davalı …’in eski eşi P.A.K. tarafından işletilen … … … … Hastanesi kantin işletmesine … Ticaret-… … firmasından 91 adet belge karşılığında 46.940,58 TL tutarında mal alındığı, alınan faturaların ve ödemelerin karşı davacı şirketin resmi defterlerine usulüne uygun bir şekilde kayıt edildiği, rapordaki tabloda dökümü yapıldığı üzere 12…2012-15.04.2014 tarihleri arasında bu ürünleri teslim alanların P.A.(Ü), M.Ö., M.A., M.Ş., G.Ü. oldukları, eğitim ücreti, araç bakım ücreti, konaklama ücreti, uçak bedeli adı altında 13 adet belge karşılığında toplam 52.265,81TL tutarındaki faturaların karşı davacı Şirkete kesildiği, söz konusu faturaların davalı-karşı davacı Şirketin hesabından ödendiği ve Şirketin resmi defterlerine usulüne uygun bir şekilde kayıt edildiği, çeşitli tarihlerde 23 adet belge ile 58.664,11 TL para çekildiği, çekilen bu paraların muhasebe fişleriyle belgelendiği ve resmî defter kayıtlarına alındığı, muhasebe fişlerinde parayı çekenin imzasının bulunmadığı, davalı-karşı davacı Şirketin hesapları incelendiğinde karşı davalı …’in maaş hesabından karşı davacı Şirkete 21.861,93 TL borçlu olduğunun tespit edildiği yönünde görüş bildirildiği, heyet raporundaki bu tespitlerin daha önce de … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/727 Esas, 2017/442 Karar sayılı dosyasında … muhasebeci mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da tespit edildiği, yapılan bu tespitler, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ile tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Mahkemece yerinde inceleme yetkisi verilen üçlü bilirkişi heyeti tarafından karşı davacı Şirketin …’da bulunan işyerinde defter ve belgeler üzerinde ayrıntılı inceleme yapıldığı, bu incelemeler neticesinde karşı davalı …’in eski eşi P.A.K. tarafından işletilen … … … … Hastanesi kantin işletmesine … Ticaret-… … firmasından 91 adet belge karşılığında 46.940,58 TL tutarında mal alındığı, alınan faturaların ve ödemelerin karşı davacı Şirketin resmî defterlerine usulüne uygun bir şekilde kayıt edildiği, 12…2012-15.04.2014 tarihleri arasında bu ürünleri teslim alanların P.A. (Ü.), M.Ö., M.A., M.Ş., G.Ü. oldukları, P.A.K. haricindeki teslim … kişilerin o dönemde karşı davacı Şirketin çalışanı olmadıkları, M.A., M.Ş., G.Ü.’nün P.A.K’nın çalışanı oldukları, P.A.K’nın 02…2008-….11.2014 tarihleri arasında karşı davacı Şirkete ait işyerinden büro yönetimi elemanı sıfatıyla SGK bildirimlerinin yapıldığı ancak P.A.K’nın Ceza Mahkemesindeki beyanlarına göre kendisinin fiilen karşı davacı işyerinde çalışmadığı, bu durumdan karşı davacı Şirketin haberdar olduğunu belirttiği, karşı davalı …’in eski eşi P. tarafından işletilen … … … … Hastanesi Kantin İşletmesine … Ticaret-… … firmasından 91 adet belge karşılığında 46.940,58 TL tutarında faturalı mal alınması ve ödemelerin karşı davacı Şirketin hesaplarından yapılması konusunda karşı davacı Şirket tarafından verilen bir talimat ya da Yönetim Kurulu kararı olmadığı anlaşılmakla 46.940,58 TL’nin karşı davalı …’den tahsilinin gerektiği kanaatine varıldığı, bilirkişi heyeti incelemesi neticesinde, karşı davalı işçinin kişisel harcamaları için 12.10.2011-16.07.2014 tarihleri arasında eğitim ücreti, araç bakım ücreti, konaklama ücreti, uçak bedeli adı altında 13 adet belge karşılığında toplam 52.265,81 TL tutarındaki faturaların karşı davacı Şirkete kesildiği, söz konusu faturaların karşı davacı Şirketin hesabından ödendiği ve Şirketin resmî defterlerine usulüne uygun bir şekilde kayıt edildiği, karşı davalı işçinin kişisel harcamaları için 12.12.2008-27.01.2013 tarihleri arasında çeşitli tarihlerde 23 adet belge ile 58.664,11 TL para çekildiği, çekilen bu paraların muhasebe fişleriyle belgelendiği ve resmî defter kayıtlarına alındığı, muhasebe fişlerinde parayı çekenin imzasının bulunmadığı, böylece (52.265,81+58.664,11)=110.929,92-TL tutarındaki ödemelerin karşı davacı Şirketin hesaplarından yapılması konusunda karşı davacı Şirket tarafından verilen bir talimat ya da Yönetim Kurulu kararı olmadığının anlaşıldığı, sonuç olarak 46.940,58+52.265,81+58.664,11=157.870,50-TL’nin karşı davalı işçiden tahsiline karar verildiği, her ne kadar karşı dava dilekçesinde, karşı davalı işçinin şirket nezdindeki cari hesap borcundan kaynaklanan 21.000,00 TL’nin de karşı davalı işçiden tahsili talep edilmiş ise de, karşı davalı işçinin sunulan ücret bordrolarında 2008 yılı Aralık ayında 5.630,27 TL/brüt ücretinin olduğu, taraflar arasında ücret konusunda net ücret ödenmesi üzerinde anlaşma yapıldığı, sunulan imzasız ücret bordrolarından işçinin son aylık brüt ücretinin 19.798,37 TL olduğunun tespit edildiği, işçinin dava dilekçesinde davalı işyerinde en son aldığı net ücreti 12.000,00 TL olarak bildirdiği, karşı davalı işçinin 01.01.2014-11.11.2014 arasındaki ücret cari hesap dökümü incelendiğinde, 05.02.2014 tarihinde bankadan ücret ödemesi olarak 5.392,37 TL ödeme yapıldığı, 20.02.2014 tarihinde bankadan avans ödemesi olarak 5.300,00 TL ödeme yapıldığı, 2014 yılında takip eden aylarda da işçi …’e bankadan ücret ödemesi yapılmasının ardından yaklaşık 15 günlük süre içinde yine bankadan avans ödemesi adı altında ödemeler yapıldığı, karşı davacı Şirkete ait …’daki işyerinde fabrika müdürü olarak 10 yıl 7 ay 10 … görev yapan karşı davalının (bordroların aksine) 2014 yılında net 5.000.00 TL civarında ücret almasının hayatın olağan akışına ve dosya kapsamına aykırı bulunduğu, karşı davacı Şirket tarafından 2014 yılında karşı davalıya aylık ücret ödemesinden kısa bir süre sonra her ay Bankadan ödenen avans adı altında ödenen miktarlar toplamının 21.861,93 TL olarak tespit edildiği ancak bu miktarın karşı davalıya borç olarak verildiğinin karşı davacı Şirket tarafından yasal delillerle ispatlanamadığı kanaatiyle, karşı dava dilekçesinde işverenin talep ettiği (178.872,50 – 157.870,50) = 21.002,00 TL yönünden işverenin istirdat talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle karşı davacı Şirketin istirdat talebinin kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı vekili; müvekkilinin istifa dilekçesini imzalamak zorunda bırakıldığını, kıdem tazminatı talebinin kabulü, karşı davada istenen ihbar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, tüm taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davalı-karşı davacı Şirketin taleplerinin tümden reddi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı Şirket vekili; yerleşik Yargıtay uygulamalarından da bilindiği üzere, genel müdür, işletme müdürü gibi en üst düzey yönetici konumundaki kişilerin izin sürelerini ve zamanlarını istedikleri gibi düzenleme yetkisine sahip olduklarından yıllık izin ücreti de talep edemeyeceklerini, davacının dilediği zaman fazlasıyla yıllık iznini kullanmakla birlikte kendisi görev yaptığı fabrikanın en üst düzey yöneticisi olduğundan hâliyle yıllık izin formunun imzalatılmasının mümkün olmadığını, cari hesaptan kaynaklanan taleplerinin kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davacının üst düzey yönetici olduğu anlaşılmakla fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği, hafta tatili ile … … ve genel tatil çalışmalarının davacı işçi tarafından ispatlanamadığı, davacının ödenmeyen asgari geçim indirimi alacağı bulunmadığı, davacının istirdat iddiasını ispatlayamadığı, davalı -karşı davacı tarafından da istirdat iddiasının ispatlanamadığı, yıllık izinlerin kullandırıldığı ya da karşılığı ücretlerin ödendiğinin yasal ispat yükü işveren üzerinde olup işçinin üst düzey yönetici olması hususunun yasal ispat külfetini ortadan kaldırmayacağı, bu hususlara yönelik taraf istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesince davacının istifa ettiği kabul edilerek asıl davada kıdem tazminatı talebinin reddedildiği, karşı davada ise ihbar tazminatı talebinin hüküm altına alındığı ancak bu sonucun dosyadaki somut delil durumuna uygun düşmediği, her şeyden önce istifa dilekçesinde sebep bildirilmediği gibi dosya kapsamındaki bilgi, belge ve olayların akışına göre davacıdan senedin işleme konulmasını engellemek amacıyla davalı işverenin baskısı altında istifa dilekçesi alındığı, davacının … istifa iradesinin bulunmadığının kabulü gerektiği, bu nedenle hesap raporu doğrultusunda taleple bağlı kalınarak asıl davada kıdem tazminatı isteminin kabulüne karşı davadaki ihbar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı-karşı davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin, davacının senedin işleme konulmasını engellemek amacıyla baskı ile istifa dilekçesini imzaladığı ve davacının … istifa iradesinin bulunmadığı gerekçesiyle kıdem tazminatı talebini kabul ederken davacıdan haksız olarak alınan ve tahsil edilen senedin geçerli olduğunu kabul etmesinin çelişkili olduğunu, davacının eğitim, seyahat ve tatil masraflarının davalı Şirket tarafından karşılanması ticari teamül iken bilirkişi raporunda bunların kişisel harcama kabul edilerek davacının haksız bulunmasının hatalı olduğunu, davacıya baskı kurmak ve psikolojik taciz uygulamak suretiyle davacıdan iade alınması mümkün olmayan davalı Şirketin bilgisi dâhilinde ve talimatı ile yapılan ödemelerin iade etmemesinin ve talep edilmemesinin … şartının işyerinden istifa ederek ayrılmasına bağlı olduğunun söylendiğini, istifaya zorlama aracı olarak da davalı Şirketin davacıya birtakım işler için yazılı talimat verilmediğini koz olarak kullandığını, davacının istifa etmesi sonrasında ise boşa atılan hiçbir karşılığı olmayan senedin davacıya iade edileceğinin ifade edildiğini, davacının bu baskı karşısında bedelsiz kalan senedin işleme konulmasını engelleyip senedini iade alabilmek için ve ayrıca şube müdürü olarak şirketin talimatı ile yapılan tüm harcamaların hukuka aykırı olarak kendisinden talep edilmesinden çekindiği için istifa dilekçesini imzalamak zorunda kaldığını, davacı tarafından istifa dilekçesi imzalandıktan kısa bir süre sonra davacıdan sadece imzalı bir şekilde alınan boş senedin davalı Şirket tarafından tanzim tarihi olarak davacının işten çıkış tarihi yazılıp doldurularak ve senedin diğer kısımları ise davalı Şirket tarafından davacıya nakit para (borç) verildiği derç edilerek ödenmesi amacıyla işleme konulduğunu, davacı tarafından senet bedeli olan 305.381,93 TL’nin 21.01.2015 tarihinde haciz ve icra takibi nedeniyle fazla bir ödeme yapmamak için ödendiğini, oysa bu senedin davacı tarafından boş olarak ve sadece imzalanarak teminat amaçlı olarak Şirkete teslim edildiğini, davacının davalı Şirkette çalıştığı dönemlerdeki pozisyonu itibarıyla birtakım … bağlantıları, geliştirme çalışmaları kapsamında yapılan seyahat ve konaklamaların davalı Şirketin bilgisi dâhilinde olduğunu, yıllara sarih olacak şekilde yapılan harcamaların, davalı Şirketin kayıt ve defterlerine bu nedenle işlendiğini, davacının eşine ait işyerine davalı Şirket kayıtları kullanılarak bir ürün sevkinin kesinlikle söz konusu olmadığını, davacının söz konusu dönemdeki eşi P.A.’nın davalı Şirketin bizzat çalışanı olduğunu ve davalı Şirkete teslim edilen ürünleri teslim aldığını, bu hususun sigorta kayıtları ile de tespit edildiğini, ancak bu hususların göz ardı edildiğini, davacı tarafından yapılan tüm ödemeler teamül gereği olduğu için davalı Şirket tarafından 10 yıllık süre içerisinde hiçbir zaman itiraz konusu yapılmadığını, ancak davalının davacının elinden teminat amaçlı alınan senede bir kılıf bulma çabası ortaya çıkınca yaptırdıkları tüm ödemelerin inkar edildiğini, bu nedenle davalı Şirketin kötüniyetli tutumunun kabul görmemesi ve gabin durumunda bırakılarak yapılan senet ödemesinin istirdadını kapsar taleplerinin kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu, fazla çalışma ücreti talebinin kabulü gerektiğini, davacının asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmediğini, davalı işyerinde … … ve genel tatil ile hafta tatili günlerinde de çalıştığını, davalı Şirketçe oluşturulan ve esasında gerçeği yansıtmayan cari hesap kayıtları ve imzasız muhasebe fişleri baz alınarak cari hesap alacağının ortaya çıkarıldığını, davacının davalıya karşı herhangi bir cari borcu bulunmadığını, karşı tarafça yapılan ıslahın haksız olduğunu, karşı davacı lehine hükmedilen tutarlara itiraz ettiklerini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı temyiz dilekçesinde; davacının … sözleşmesi istifa etmesi nedeniyle son bulduğundan davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, aynı şekilde davalı işverenin ihbar tazminatı hakkı bulunduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinin hatalı olduğunu, davacı-karşı davalı işçi, davalı Şirkete ait fabrikada işletme müdürü olarak görev yaptığından genel müdür, işletme müdürü gibi en üst düzey yönetici konumundaki kişilerin izin sürelerini ve zamanlarını istedikleri gibi düzenleme yetkisine sahip olduklarını bu nedenle davacının yıllık izin ücreti talep edemeyeceğini, davacı-karşı davalının dilediği zaman fazlasıyla yıllık iznini kullanmakla birlikte kendisi görev yaptığı fabrikanın en üst düzey yöneticisi olduğundan hâliyle yıllık izin formu imzalatılmasının mümkün olmadığını, yine dosyada mübrez davacının kişisel ve ailevi harcamalarına dair birçoğu tatil masraflarını gösterir fatura örnekleri incelendiğinde dahi, davacının izin haklarını dilediği gibi ve hatta fazlasıyla kullandığının görüleceğini, davacının 11 yıl boyunca izin kullanmamasının mümkün olamayacağını kabul anlamına gelmemekle birlikte izin ücretinden hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, yurt dışı giriş çıkış kayıtları getirtilmeden eksik inceleme ile sonuca gidildiğini, cari hesap borcundan kaynaklanan 21.000,00 TL’lik alacağın reddinin haksız olduğunu, ücret olarak ödenen avans ödemeleri haricinde davacının kendisine yaptırdığı ödemelerden kaynaklanan cari hesap borcu bulunduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı-karşı davalı işçinin … sözleşmesini istifa ile sona erdirmesinde işçinin … istifa iradesinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak davacı işçinin kıdem tazminatı, davalı-karşı davacı işverenin ihbar tazminatı taleplerinin yerine olup olmadığı, davacının teminat senedi olduğunu ileri sürdüğü senedin hukuki niteliği, davacının davalı işyerinde icra ettiği görevi ve yetkileri kapsamında çalışma hayatı boyunca yaptığı eğitim, seyahat ve diğer harcamaları ile kişisel harcamaları için davalı Şirket hesaplarından çektiği meblağların haklı ve yerinde olup olmadığı, davacının yıllık izin fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi alacakları bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 … maddesi.

2. 4857 sayılı Kanun’un 17, 41, 44, 46, 47, 53 ve 59 uncu maddeleri.
3.4857 sayılı Kanun’un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı … Kanunu’nun 14 üncü maddesi.

4. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.

5.193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mülga 32 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde davalı Şirketin … şubesinde şube müdürü olarak çalıştığını, şubenin resmî veya gayrı resmî tüm … ve işlemlerinin yürütülmesi amacıyla Şirket müdürü olarak atamasının yapıldığını, davacının tam yetki ile Şirket şubesini temsil yetkisi bulunduğunu, davacının davalı Şirketi üçüncü kişilere karşı temsil etmesi, işyeri çalışanlarını sevk ve idaresi etmesi, davalı Şirket sahibi ve davacı adına ortak gayrimenkul alımı yapılması ve gayrimenkulün davacı adına tapuya kaydı gibi birtakım kriterler ileri sürülerek davacıya boş bir teminat senedi imzalattırıldığını, davacı şube müdürü olarak çalışmaya devam ederken, davalı Şirketin ortakları ile Çorlu merkezde bulunan genel müdür arasında mali durumdan kaynaklanan gerginlik nedeni ile davacının Şirket kararı ile yaptığı her türlü işlemin sorgulanmaya başladığını, davacıyı işten çıkarmak amacı ile hareket edildiğini ve davacının ücretinin bir parçası olarak yaklaşık 7 yıldan beri davalı Şirkete fatura edilip ödenen davacının çocuğunun eğitim giderlerini, davalı Şirket tarafından maddi durumu iyi olmayan öğrencilere yıllardır verilen bursların bedelini, davacıya verilen ikramiye ve primler ile davalı Şirketin gönderdiği tüm …, gezi harcamalarına dair giderlerin davacıdan iadesinin istendiğini, davalı Şirketin bilgisi dâhilinde ve talimatı ile yapılan ödemelerin iade edilmemesinin … şartının işyerinden istifa ederek ayrılmasına bağlandığını, istifası sonrasında ise boşa imza atılan ve hiçbir karşılığı olmayan senedin davacıya verileceğinin belirtildiğini, davacının bu baskı karşısında bedelsiz kalan senedin işleme konulmasını engelleyip senedi iade alabilmek için ve şube müdürü olarak Şirketin talimatı ile yapılan tüm harcamaların hukuka aykırı olarak iadesinin istenmesinden çekindiği için istifa dilekçesini imzaladığını, gerçekte istifa iradesinin bulunmadığını, baskı ile verilen istifa dilekçesine itibar edilemeyeceğini iddia etmiştir.

3. Davalı işveren cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı sürede kendisine tevdi edilen Şirket mal ve paralarını amacı dışında kullandığını, Şirkete ait sırları ifşa etmesi nedeni ile davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının 2008 yılı ile işten ayrıldığı tarih arasında hak ettiğinden daha fazla parayı kendisine mâl ettiğini, iç soruşturmada bu hususların ortaya çıktığını, buna ilişkin tutanağın davacıya okunarak tebliğ edildiğini, 21.01.2015 vadeli senedin düzenlendiğini, davacının bu senedin bedelini 02.02.2015 günü ödediğini, davacının müvekkili Şirkete ait parayı kendisine mâl ettiğini kabul ederek zararı tazmin ettiğini, senedin teminat senedi olmadığını, davacının 2012, 2013, 2014 yıllarında eski eşinin işlettiği hastane kantinine alınan malların faturalarını davalı Şirkete ödettiğinin anlaşıldığını, davacının kendisi ve ailesinin şahsi masrafları ile 2008-2013 yıllarında kişisel harcamalarını Şirket kararı ya da talimatı olmaksızın şirket paraları ile ödediğini, davacının bu eylemlerinin davalı tarafça öğrenilmesi üzerine istifa ederek … sözleşmesini sonlandırdığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu savunmuş, karşı dava dilekçesinde davacının ihbar öneli tanımadan istifa etmesi nedeniyle ihbar tazminatının davalı-karşı davacıdan tahsilini talep etmiştir.

4. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacıya ait işten ayrılış bildirgesinde 11.11.2014 tarihi itibarıyla davacının işten ayrılış nedeni olarak Kod-3 (İstifa) bildirildiği, dosyada bulunan 11.11.2014 tarihli istifa dilekçesinde, davacının gördüğü lüzum üzerine istifa ederek işten ayrılmak istediğini belirttiği ve bu dilekçenin altını imzaladığı sabittir. Mahkemece dinlenen tanık beyanlarından davacının istifa anına bizzat şahit olmadıkları anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, eğitim durumu ve icra ettiği … gereği davacının verdiği istifa dilekçesinin anlam ve içeriğini bilebilecek durumda olduğu, … ve … tecrübesi olarak davacının niteliklerine sahip bir kişinin bizzat kendi el yazısı ile istifa dilekçesi hazırlayıp, imzalayarak davalıya sunması aşamasında iradesinin manevi baskı ile fesada uğratıldığının kabulü de mümkün olmayacaktır. Açıklanan nedenlerle davacının gerçekte istifa iradesi taşımadığı ve davacının istifaya zorlandığı hususları davacı tarafça ispatlanamamış olup kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yetersiz gerekçe ve yorum ile kıdem tazminatının kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı-Karşı Davalı Temyizi Bakımından
1.Davacı-karşı davalının asıl dava ile karşı davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine,

B. Davalı-Karşı Davacı Temyizi Bakımından
1. Davalı-karşı davacının karşı davadaki temyiz talebinin miktardan REDDİNE,

2. Davalı-karşı davacının asıl davaya yönelik temyizi yönünden temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3. Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.