Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/17919 E. 2023/15845 K. 25.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/17919
KARAR NO : 2023/15845
KARAR TARİHİ : 25.10.2023

MAHKEMESİ :… Mahkemesi
SAYISI : 2023/216 E., 2023/357 K.
KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfında çalışmakta iken nakil yoluyla başka bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına geçiş yaptığını, nakil yoluyla geçişinin hatalı değerlendirilmesi suretiyle kıdem süresi ve buna bağlı yıllık izin süresinin hatalı tespit edildiğini iddia ederek kıdem ve yıllık izin süresinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının tüzel kişiliğe sahip olup ayrı işyeri olan bağımsız işveren olduklarını, özel hukuk kişiliğine sahip olan bu vakıflar ile müvekkili Bakanlık arasında hiyerarşi ve idari vesayet ilişkisi bulunmadığını, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfının işçi alması veya çıkarması hususunda müvekkili Bakanlığın herhangi bir yetkisi ve görevi bulunmadığını, dava dilekçesindeki iddiaların da hukuka ve mevzuatlara aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 20.04.2021 tarihli ve 2020/115 Esas 2021/230 Karar sayılı kararıyla; dava dışı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve davanın Bakanlığa açılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiş; … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 14.10.2021 tarihli ve 2021/2290 Esas, 2021/2828 Karar sayılı ilâmıyla davalı Bakanlığa husumet yöneltilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının son işvereninin Tuzla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı olup 4721 sayılı … Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 101 inci maddesi gereğince vakıfların ayrı bir tüzel kişiliği haiz olduğu, Vakıflar Genel Müdürlüğünün 24.11.2020 tarihli yazı cevabı ile Tuzla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.12.1992 tarihli ve 1992/453 Esas, 1992/670 Karar sayılı kararı ile tüzel kişilik kazanarak genel müdürlük … siciline kayıt edildiğinin ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun (5737 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişisi olduğunun bildirildiği, davalı Bakanlık da benzer şekilde yazı cevabı ibraz ettiğinden davacının son işvereninin Tuzla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının özel hukuk tüzel kişisi olduğu, davacının son işvereninin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğuna göre davanın işveren olan tüzel kişiye yöneltilmesi gerektiği, davacının ileri sürdüğü kanuni değişiklik sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının tüzel kişiliğini sona erdirmediğinden ve davalı Bakanlık davacının işvereni olmadığından davalının husumet itirazının yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince davalı Bakanlığın pasif husumet ehliyeti bulunmadığına dair ilk kararındaki görüşü aynen korumakla birlikte; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı direnme mümkün olmadığından zorunlu olarak davanın esasına girilmek suretiyle davacının nakil öncesi çalıştığı işyerindeki çalışmalarının yok sayılamayacağı, bu çalışmanın da kıdemi ve yıllık izin süresini etkileyeceği tespitinde bulunularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2022 tarihli ve 2022/3722 Esas, 2022/3061 Karar sayılı kararı ile; öncelikle taraflar arasında davada taraf sıfatının kime yöneltileceği konusundaki uyuşmazlığın çözülmesinin gerektiği, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfının hukuki dayanağının 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu (3294 sayılı Kanun) olup bu Kanun’un 7 nci maddesinde “Bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulur.” denildiği, 3294 sayılı Kanun’un amacının, fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun …’de kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek olduğu, parasal kaynaklarının sağlanması için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun kurulmasının öngörüldüğü, görevlerinin 21.08.2005 tarihli ve 25913 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında düzenlendiği, buna göre görevleri arasında; “Fonda toplanan kaynakların, vakıflar ve Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünce yürütülecek sosyal yardım proje ve programları ile yatırım programları çerçevesinde dağıtım önceliklerini belirlemek ve dağıtımına karar vermek, vakıflarda çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak ile Vakıflardan ve diğer kurum ve kuruluşlardan gelen sosyal yardım amaçlı talep ve teklifleri değerlendirmek, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne önerilerde bulunmak” hususlarının yer aldığı, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün … bünyesinde yer aldığı, Genel Müdürlüğün görevleri arasında; 3294 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan vakıfların harcamalarını, … ve işlemlerini araştırmak, incelemek, izlemek ve denetlemek, görülen aksaklıklarla ilgili gerekli tedbirleri almak, vakıfların çalışma usul ve esasları ile sosyal yardım programlarının ölçütlerini belirlemenin yer aldığı, Genel Müdürlük içinde idari yapılanmada Vakıf Hizmetleri Daire Başkanlığının yer aldığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevlerine İlişkin Yönergesi’ne göre bu Daire Başkanlığının görevlerinin; “Vakıfların norm kadro usul ve esaslarını belirlemek ve Fon Kurulu’nun onayına sunmak, Fon Kurulu ilke ve kararları doğrultusunda Vakıf personelinin işe giriş ve işten çıkış işlemlerini yürütmek, Vakıfların yatırım taleplerini ve hizmet mekânlarının iyileştirilmesine yönelik kaynak taleplerini değerlendirmek ve Fon Kuruluna sunmak, Vakıfların görüş taleplerini içeren, proje ve yardımları ilgilendirmeyen, yazılarını cevaplamak, Hukuk Müşavirliğinin görüşüne ihtiyaç duyulmayan hallerde Vakıfların hukuki görüş taleplerini sonuçlandırmak ve Vakıfların taraf olduğu hukuki uyuşmazlıklarda hukuki destek sağlamak, Vakıf denetim raporlarının takibini yapmak ve denetim raporları doğrultusunda gerekli düzeltici işlemleri yürütmek, Vakıfların senetlerinin takibini yapmak, arşivlemek, senetlerde uygulama birliğini sağlayıcı tedbirleri almak, Mütevelli Heyette yer alan seçimlik üyelerin seçilme ve üyeliklerinin sona ermesine ilişkin usul ve esasları belirlemek ve üye listelerini güncellemek, Vakıf personelinin eğitimine yönelik programlar hazırlamak, Kaynak aktarım talimatlarını Fon Kurulu kararlarına uygun olarak düzenlemek” olarak belirtildiği; sayılan bu görevlere bakıldığında, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı tüzel kişiliğe sahip olsa da vakıfların finansının Bakanlık tarafından gerçekleştirildiği ve işe alınacakların nitelikleri, görevleri, işe alma, işten çıkarma, tayin, ücretin belirlenmesi gibi özlük işleri ile çalışma koşullarının belirlenmesinde söz sahibinin davalı Bakanlık olduğu, buna göre işveren yetkilerinin davalı Bakanlıkta olduğu, 25.05.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (7144 sayılı Kanun) 7 nci maddesinde, “Vakıflar, 18.10.2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu … Sözleşmesi Kanununun 34. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünce imzalanacak işletme düzeyinde toplu … sözleşmesi kapsamında işyerleridir.” düzenlemesinin getirildiği, maddenin gerekçesinde “Madde ile 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu … Sözleşmesi Kanunu’nun 34. maddesinin ikinci fıkrasında bahsi geçen kamu kurum ve kuruluşlarının aynı işkolundaki birden çok işyerlerinde toplu … sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılması gerektiği hükmü uyarınca, Vakıfların, mevzuattaki ilgili diğer düzenlemeler aynı kalmak ve sadece toplu … sözleşmesi kapsamıyla ilgili olmak üzere, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünce veya yetkili kıldığı işveren sendikasınca imzalanan işletme toplu … sözleşmesi kapsamındaki kamu işyerleri olduğu düzenlenmiştir.” denildiği, bu düzenleme ile vakıfların bir kamu işyeri olduğu ve toplu … sözleşmesinin tarafının da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olacağının açıklığa kavuşmuş olduğu, somut olayda davanın 7144 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası açıldığı, anılan Bakanlıkça işyerlerinde uygulanmak üzere işletme toplu … sözleşmesi bağıtlandığı da dikkate alındığında; davacı tarafından husumetin davalı Bakanlığa yöneltilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

2. Esasa yönelik istinaf incelemesinde ise davacının hizmet süresinin nakil yolu ile geçiş yapmadan önceki çalışmalarının dikkate alınarak hesaplanması ve hizmet süresi ile dosya kapsamında mevcut işletme toplu … sözleşmeleri hükümlerinin birlikte değerlendirilerek yıllık izin sürelerinin tespit edilmesinin hukuka uygun olduğu gerekçeleriyle davacı … davalı vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.03.2023 tarihli ve 2023/709 Esas, 2023/4200 Karar sayılı ilâmı ile; 7144 sayılı Kanun ile 3294 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde yapılan değişikliğin sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının hukuki niteliğini değiştiren yeni ve farklı bir düzenleme olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 09…..2017 tarihli ve 2016/3 Esas, 2017/4 Karar sayılı kararı ile “3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduğu, ayrı işyeri olan bağımsız işveren oldukları” belirlendiğinden ve içtihadı birleştirme kararları, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 45 nci maddesine göre bağlayıcı olduğundan somut olayda, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kamu tüzel kişisi olduğuna yönelik kanuni bir düzenleme, Anayasa Mahkemesinin iptali kararı yahut aksi yönde içtihadı birleştirme kararı bulunmadığına göre 09…..2017 tarihli içtihadı birleştirme kararının hâlen bağlayıcı olduğu kabul edildiğinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı birer özel hukuk tüzel kişisi olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının kamu tüzel kişisi olarak kabulü ile husumetin davalı olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yöneltilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek, Mahkemenin ilk kararının da Yargıtay bozma ilâmı ile aynı yönde olduğu, davacı vekili 13…..2023 tarihli duruşmada doğru hasma yöneltmek için süre istemiş ise de davacı vekilinin 6100 sayılı Kanun’un 124 üncü maddesinden yararlanamayacağı, çünkü davacı vekilinin bilerek ve isteyerek husumeti davalıya yönelttiği, üstelik davacının İlk Derece Mahkemesinin davanın husumetten reddine dair verilen ilk kararı bakımından da davalının doğru hasım olduğundan bahisle istinaf yoluna başvurduğu, bu nedenle davacının 6100 sayılı Kanun’un 124 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında düzenlenen hükümlerden yararlanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki 6100 sayılı Kanun’un 124 üncü maddesinin birinci fıkrasından yararlanabilmesi için karşı tarafın açık rızası gerekmekte olup karşı tarafın açık rızası da bulunmadığı, davacı vekilinin doğru hasma husumeti yöneltmeye yönelik talebi samimi olmadığından süre talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma ilâmına göre davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2023/15 Esas sayılı kararında aynı durumdaki işçi yönünden 6100 sayılı Kanun’un 124 üncü maddesinin işletilmesi yönünden hükmün bozulmasına karar verildiğini, yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2023/8589 Esas sayılı ilâmı ile vakıflar arasındaki muvafakatle nakil işleminin, … sözleşmesi devri olduğuna ve hizmetlerin birleştirilmesi gerektiğine hükmedildiğini, ayrıca vakıf personelinin norm kadro standartlarına ilişkin Yönetmelik’te değişik yapılarak tüm yetkinin Bakanlıkta toplandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, dosyanın safahatı nedeniyle 6100 sayılı Kanun’un 124 üncü maddesinin işletilip işletilemeyeceği hususundadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun’un 114 ve 115 nci maddeleri, 3294 sayılı Kanun’un 1, 7 ve 8 inci maddeleri, 7144 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi, 5737 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 4721 sayılı Kanun’un 101 inci maddesi.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 09…..2017 tarihli ve 2016/3 Esas, 2017/4 Karar sayılı ilâmı.

4. Dairemizin 29.09.2022 tarihli ve 2022/8422 Esas, 2022/10763 Karar sayılı; 09.01.2022 tarihli ve 2022/16 Esas, 2022/583 Karar sayılı; ….02.2023 tarihli ve 2022/18482 Esas, 2023/1528 Karar sayılı ilâmları.

5. 6100 sayılı Kanun’un 124 üncü maddesi şöyledir.
” (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.”

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.