Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/1744 E. 2023/2096 K. 14.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1744
KARAR NO : 2023/2096
KARAR TARİHİ : 14.02.2023

İNCELENEN KARARIN
KARAR MAHKEMESİ : … 9. … Mahkemesi
SAYISI : 2014/1038 E., 2016/237 K.
DAVA TARİHİ : 02…..2022
KARAR : Davanın usulden reddi
MADDİ HATA TALEP EDEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda … 9. … Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine,Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 22.09.2016 tarihli ve 2016/21976 Esas, 2016/20474 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinde; davacı ile aynı işyerinde çalışan emsal işçinin dosyasının … mahkemesinde görülerek sonuçlandığını, aynı işverene bağlı iki çalışandan birinin davasının … mahkemesinde görülüp diğerinin asliye hukuk mahkemesinde görülmesinin maddi hatadan kaynaklandığını,Yargıtayca maddi hata sonucu verilen kararı usuli kazanılmış hak oluşturmayacağını, Yargıtayın hatalı kararından dönmesinin mümkün olduğunu belirterek maddi hatanın düzeltilmesini talep etmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Yargıtayca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.

Dosyanın değerlendirilmesinde; Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 22.09.2016 tarihli ve 2016/21976 Esas, 2016/20474 Karar sayılı kararının maddi hataya dayanması sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 23.04.1998 yılında davalının sahibi olduğu Kayaş-Mamak-Ulus hattında işletilen … J 0588 plakalı dolmuşta şoför olarak çalışmaya başladığını, müvekkilinin sigortasının yapılmadığını, davalının dolmuşu sattığını ve … sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, … bayram ve genel tatil ile asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı dönemde müvekkilinin geçimini minibüsten sağladığını, ticaret siciline kayıtlı bir işyerinin varlığından söz edilemeceği gibi başka bir işle de iştigal etmediğinden işveren sayılamayacağını, davacının iddia ettiği gibi bir çalışmasının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının çalıştığı dolmuşta üçten az kişinin çalıştığı, davalının geçimini münhasıran dolmuşçuluktan sağladığı, gelirinin tacir sıfatı kazanacak kadar çok olmadığı, basit usulde vergiye tabi olduğu ve davalıya ait işyerinin esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kaldığı, 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (ı) bendine göre uyuşmazlığın 4857 sayılı Kanun’un kapsamı dışında kaldığı bu nedenle asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalının ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandırmadığını, geçimini münhasıran dolmuşçuluktan elde etmediğini, bu nedenle esnaf sayılamayacağını belirterek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki işçi işveren ilişkisine 4857 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun (5362 sayılı Kanun) 3 ve 76 ncı maddeleri ile 4857 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1. 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu (507 sayılı Kanun), 21…..2005 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Kanun’un 76 ncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer kanunların 507 sayılı Kanun’a yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanun’a yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinde 507 sayılı Kanun’a yapılan atıf, 5362 sayılı Kanun’a yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. 5362 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesine göre esnaf ve sanatkâr; ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimselerdir. 507 sayılı Kanun’da yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcüklerine 5362 sayılı Kanun’da yer verilmemiştir. 5362 sayılı Kanun’un düzenlemesi karşısında, 21…..2005 tarihinden sonraki dönem açısından 4857 sayılı Kanun’un kapsamı belirlenirken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmamalıdır.

2. 5362 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması hâlinde, 4857 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri 4857 sayılı Kanun’un kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede üç işçi yerine “üç kişi” den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dâhil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri 4857 sayılı Kanun’a tabi olacaktır.

3. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ilişkiye göre ekonomik riskin davalı üzerinde olduğu, davacının davalının talimatı ile hareket ettiği, aralarında hukuki ve kişisel bağımlılık bulunduğu sabittir. 1930 doğumlu olan davalının bedeni çalışmasının bulunmadığı hususu dosya içeriğine göre tartışmasız olup esnaf olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir. Anılan sebeple 4857 sayılı Kanun kapsamında kalan davacının istemleri hakkında esasa girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 22.09.2016 tarihli ve 2016/21976 Esas, 2016/20474 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın esası kapatılarak … 9. … Mahkemesine gönderilmesi için … 22. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

14.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.