Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/14410 E. 2023/14480 K. 16.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/14410
KARAR NO : 2023/14480
KARAR TARİHİ : 16.10.2023

MAHKEMESİ :… Mahkemesi
SAYISI : 2021/440 E., 2022/323 K.
DAVA TARİHİ : 12.11.2013
KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozma kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından Mahkemece verilen direnme kararının bozulmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Mahkemece Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı … AŞ vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan Toros Elektrik Dağıtım AŞ’nin asıl işveren olduğu işyerinde çalışırken … sözleşmesinin 28.02.2012 tarihinde alt işveren tarafından devamsızlık nedeniyle feshedildiğini, fesih üzerine … 4. … Mahkemesinde işe iade davası açtıklarını, davacının işe iadesine ilişkin kararın 30.05.2013 tarihinde onanarak kesinleştiğini, bunun üzerine işe iadesine karar verilen ortak … … Enerji Tem Sofra Hizm. Tic. Ltd. Şti. (… Enerj. Ltd. Şti) ve … Elektrik Tur. ve Tic. Ltd. Şti. (… Elektrik Şti) işyerine ayrı ayrı … 7. Noterliğinin 20.09.2013 tarihli ve 19864 sayılı ihtarnamesi ile işe iadesini sağlamak için başvurduğunu, 26.09.2013 tarihinde … Enerji Ltd. Şti.ne tebligat yapıldığını ancak … Elektrik Şti.ne yapılamadığını, davalılardan … Enerji Şti.nin işe başlatmak için davet etmediğini ileri sürerek işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ ve … Enerji Ltd. Şti. davaya cevaplarını bildirmemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22.07.2014 tarihli ve 2013/910 Esas, 2014/620 Karar sayılı kararı ile; davacının yasal 10 günlük süre içerisinde … 7. Noterliğinin 20.09.2013 tarihli ve 19864 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile işe iadesine, aksi hâlde 4 aylık brüt ücret ve 4 aylık haksız fesih tazminatı talebinde bulunduğu ve buna ilişkin ihtarnamenin işe iadesine karar verilen ortak girişimin ortaklarından olan … Enerji Ltd. Şti.ne 26.09.2013 tarihinde tebliğ edildiği, ortak girişimin diğer ortağı olan … Elektrik Şti.ne çıkartılan tebligatın ise adı geçen Şirketin adresten taşınması nedeni ile iade edildiği, davacı tarafından … Elektrik Şti.ne tebligat yapılamadığından bahisle davayı açmak zorunda kaldıkları belirtilmiş ise de davacının işe başlatılmasına dair başvurusunun usulüne uygun tebliğ edilmediği, usulüne uygun tebligat yapılamayan işverenin işe başlatma yükümlülüğünden söz edilemeyeceği, davacı ortak girişimin her iki Şirketine de usulüne uygun başvuruda bulunmadan işverenin işe başlatma yükümlülüğünün söz konusu olmayacağı, … sözleşmesinin feshinin ise işverenin işe başlatma yükümlülüğünü yerine getirmemesi suretiyle gerçekleşeceği, … sözleşmesinin feshedilip edilmediği ortaya çıkmadan feshe bağlı hakların dava konusu edilmesinin mümkün olmadığı, buna göre dava konusu tazminat ve alacak bakımından dava açma koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince 12.02.2015 tarihli ve 2014/18179 Esas, 2015/1450 Karar sayılı ilamı ile; işçinin işe başlatılmak için işverene yapacağı başvurunun ne şekilde olacağı hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı, ispat edilmesi kaydı ile sözlü olarak dahi işe başlatılma iradesinin işverene ulaştırılması mümkün olduğu, dosya kapsamından davacı işçinin işe iade başvurusunu … 7. Noterliğinin 20.09.2013 tarihli ve 19864 sayılı ihtarnamesi ile yaptığı, adi ortaklığı oluşturan ortaklardan … Enerji Ltd. Şti.ne işe başlatılmaya ilişkin usulüne uygun tebligat yaptığı ve işe başlama iradesini ortaya koyduğu, ortak girişimin diğer ortağı … Elektrik Şti.nin ticaret sicilinde ve işe iade kararında belirtilen adresine gönderilen tebligatın, adresten taşınması nedeniyle (yeni adresi belirlenemediğinden) yapılamamasının sorumluluğunun davacıya yükletilemeyeceği, adi ortaklığı oluşturan diğer ortağın da işe başlatma yükümlülüğünün bulunduğu bu nedenlerle Mahkemece, işin esasına girilerek davacının talepleri ile ilgili bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Direnme Kararı
Mahkemenin 14.07.2015 tarihli ve 2015/389 Esas, 2015/517 Karar sayılı kararı ile; işe iade kararı sonrası işçinin işe başlatılmak için işverene yapacağı başvurunun ne şekilde olacağı hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı, ispat edilmesi kaydı ile sözlü olarak dahi işe başlatılma iradesinin işverene ulaştırılabileceği, davacının noter kanalı ile tebligatı yapamaması hâlinde aynı isteği tebligatların tamamlanması amacı ile Mahkemeden talep etmesinin gerektiği, tebligat işlemini bu şekilde tamamlayabileceği hâlde bu yola gitmeyerek dava açtığı, yapılamayan tebligat işlemlerinin Mahkemede 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesi uygulanmak suretiyle tamamlandığı, böylelikle tebligat yapılamayan … Elektrik Şti.ne tebligatın yapılmasının mümkün olduğu, bu zorunluluktan davacının kaçınamayacağı, adi ortaklığın ortaklarının … başına hareket etme imkânlarının bulunmadığı, her iki ortağın birlikte hareket etmesi gerektiği de dikkate alındığında işe başlatılma başvurusu usulüne uygun tebliğ edilmeyen işverenin işe başlatma yükümlülüğünden söz edilemeyeceği, davacının işe başlatılmak için ortak girişimin her iki işverenine de usulüne uygun başvuruda bulunmadan işverenin işe başlatma yükümlülüğünün söz konusu olmayacağı gerekçesiyle bozma ilâmına direnilmesine karar verilmiştir.

C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2021 tarihli ve 2016/(7) 9-1257 Esas, 2021/498 Karar sayılı kararıyla; işe iade başvurusu için mevzuatta herhangi bir başvuru usulü ya da yöntemi öngörülmediği, işçi tarafından yazılı ya da ispat edilmesi koşuluyla sözlü olarak dahi başlama iradesinin gösterilmesinin yeterli olduğu, bir başka anlatımla önem arz eden hususun iyiniyetli başlama çabasının karşı tarafa ulaştırılması olduğu, davacı tarafından gönderilen işe başlatılmaya ilişkin ihtarnamenin … Enerji Ltd. Şti.ne usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, ortak girişimin diğer ortağı … Elektrik Şti.ne çıkarılan tebligatın ise adresten taşınması nedeniyle iade edildiği, tebligatlar Şirketlerin işe iade kararı ve ticaret sicilinde kayıtlı adreslerine çıkarıldığından, … Elektrik Şti.nin resmî kayıtlarda belirtilen adresine tebligat yapılamamasının sorumluluğunun davacı işçiye yüklenemeyeceği, davacı işçinin yasal süresi içinde adi ortaklığı oluşturan her iki Şirkete gönderdiği ihtarname ile işe başlama iradesini samimi şekilde ortaya koyduğu, adi ortaklığı oluşturan Şirketlerden birinin adresten ayrılması sebebiyle tebligatın yapılamamasının davacı işçi aleyhine değerlendirilmesinin doğru olmayacağı, bozma ilâmında adi ortaklığı oluşturan diğer ortağın da işe başlatma yükümlülüğünün bulunduğu belirtilmiş ise de; 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 638 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre ortakların üçüncü kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan aksi kararlaştırılmadığı müddetçe müteselsilen sorumlu olduğu, 6098 sayılı Kanun’un anılan hükmü gereğince bozma kararından “adi ortaklığı oluşturan diğer ortağın da işe başlatma yükümlülüğü bulunmaktadır.” ifadesinin çıkartılması gerektiği gerekçeleriyle direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyulmasına karar verildikten sonra işe iadesine karar verilen işçi süresi içerisinde işe iade talebini ortaya koymuş olmakla işverence işe başlatılmadığından, boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatını almaya hak kazandığı bu doğrultuda, bilirkişi raporu ile hesaplanan alacak miktarları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, davacının ıslah dilekçesi doğrultusunda artırdığı miktarlara ıslah tarihinden itibaren faiz, işe başlatmama tazminatı bakımından işveren ihtarname ile temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … AŞ vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … AŞ vekili; Mahkemece verilen kararın yerinde olmadığını, davacının alacaklarından davalının sorumlu olmadığını, zamanaşımı def’inin dikkate alınmadığını, faizin hatalı olduğunu belirterek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının boşta geçen süre ile işe başlatmama tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ile davalının zamanaşımı def’inin dikkate alınmasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 6100 sayılı Kanun’un “Taleple bağlılık ilkesi” kenar başlıklı 26 ncı maddesi, 4857 sayılı … Kanunu’nun 7036 sayılı … Mahkemeleri Kanunu’nun 11 ve 12 nci maddeleriyle yapılan değişiklik öncesi 21 inci maddesi ile 32 ve 34 üncü maddeleri, 6098 sayılı Kanun’un 146 ve 147 nci maddeleri.

3. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar sayılı ilâmında zamanaşımı def’ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:
“…
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.

Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04…..2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). …”

3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı … AŞ vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta davacı dava dilekçesinde 5.000,00 TL işe başlatmama, 5.000,00 TL boşta geçen süre alacağı talep etmiş ve 29.08.2022 tarihinde ise davasını ıslah etmiştir. Dava konusu işe başlatmama tazminatı 10 yıllık; boşta geçen süre ücreti alacağı ise 5 yıllık zamanaşımı süresine tâbidir.

3. Davacı tarafından ikame edilen davanın kısmi dava olduğu ve davalının da süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, dava tarihinin 12.11.2013, ıslah tarihinin ise 29.08.2022 olduğu hususları dikkate alındığında; davacının dava dilekçesi dışında ıslah ile artırdığı alacak kalemlerinin İlgili Hukuk kısmının (3) numaralı paragrafında yer verilen ilâmda da belirtilen ilkeler de dikkate alındığında zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca Mahkemece, davalının zamanaşımı def’i dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Diğer yandan davacı dava dilekçesinde, dava konusu alacaklar için fesih tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını talep etmiş olup Mahkemece boşta geçen süre ücreti alacağına en yüksek banka mevduat faizi yürütülmüştür. Boşta geçen süre ücreti alacağına yürütülmesi gereken kanuni faiz türü, en yüksek mevduat faizi ise de taleple bağlılık ilkesi de gözetilmelidir. Bu nedenle davacının boşta geçen süre ücreti alacağına yasal faiz yürütülmesini talep ettiği dikkate alınarak, bu alacak kalemine yasal faizi aşmamak üzere en yüksek mevduat faizi uygulanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.