Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/12766 E. 2023/16375 K. 31.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/12766
KARAR NO : 2023/16375
KARAR TARİHİ : 31.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (…) Mahkemesi
SAYISI : 2022/552 E., 2023/113 K.
KARAR : Asıl ve birleşen davanın kabulü
BİRLEŞEN
DAVA MAHKEMESİ : Bafra 1. Asliye Hukuk (…) Mahkemesi
SAYISI : 2006/391 E., 2006/294 K.

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.10.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili Avukat Tutku Uysal ile davacılar vekili Avukat … duruşmaya katıldılar.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacılar vekili dava dilekçesinde; diğer davacıların gelinleri davacı …’in davalı Banka nezdinde memur olarak çalışmakta iken kullanma zimmeti olayına karıştığını, usulsüzlük tutarının faizler dâhil 95.000,00 TL olduğunu, … 5. İcra Müdürlüğünün 2001/3096 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatılması üzerine davacıların İcra Dairesine giderek bu borca kefil olduklarını; sürelerden feragat ederek tüm malvarlıklarını Bafra İcra Müdürlüğünün 2001/750 Esas sayılı dosyasında haciz ettirdiklerini, 31.08.2001 tarihli dilekçe ile davalı Bankaya başvurarak; Bafra’da kurulu bulunan 3.800 m2 arsa içindeki benzin istasyonunun 390.000,00 TL’ye satacaklarını, satıştan alınacak nakit 100.000,00 TL’nin …’in usulsüzlüğü nedeni ile davalı Bankaya yatırılacağını, ayrıca satış nedeni ile alınacak 122.727,300 TL tutarında 10 adet senedin ve aynı miktardaki çekin de ileride ortaya çıkabilecek davalı Bankanın zararlarının teminatı olarak Bankaya bıraktıklarını, tüm Banka zararlarının ödenmesinden sonra kalan alacakların kendilerine ödenmesi koşulu ile taşınmazdaki haczin kaldırılmasını talep ettiklerini, böylece davacıların davalıya yaklaşık 85.000,00 TL’lik borçlarına karşılık bahsi geçen tutarda senet ve çeklerin ve bunun yanında 105.000,00 TL nakit olmak üzere toplam 350.454,600 TL ödemede bulunduklarını, davacıların davalının kabulü üzerine belirtilen ödemeleri 03.09.2001 tarihinde davalıya teslim ettiklerini, buna rağmen davalı Bankanın 10 adet senet, 10 adet çeki davacıların muvafakatını ve yazılı talimatını almadan hiçbir yetkisi ve hakkı olmadığı hâlde işbu çek ve senetleri borçlularına 3 gün sonra 07.09.2001 tarihinde iade ettiğini, bunun yanında davalı Bankanın tüm alacağı tahsil etmesine rağmen taşınmaz üzerindeki haczi kaldırmayarak satışın gerçekleşmesini engellediğini, davacıların 11.02.2002 tarihinde menkul malların muhafazası için evlerine gidilene kadar ödedikleri paraların üçüncü şahıslara iade edildiğini öğrenemediklerini, davalı Bankanın en küçük kusurundan dahi sorumlu bulunduğunu, müvekkillerinin rızası ve muvafakatı olmaksızın üçüncü kişilere parayı geri vermesinin mümkün olmadığını, bu sebeplerle fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilleri aleyhine … 5. İcra Müdürlüğünün 2001/3096 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bahsi geçen icra takip dosyası nedeni ile davalı Bankaya ….08.2001 tarihinde 5.000,00 TL, 03.09.2001 tarihinde ise 100.000,00 TL olmak üzere toplam 105.000,00 TL’nin nakden ödendiğini iddia ederek bahsi geçen icra takip dosyasında davalı Bankaya borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Bankanın eski personeli olan …’in 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 22 nci maddesinin 3 üncü cümlesi uyarınca zimmet eylemi sebebi ile Bankanın zararının tahsil edilmesinin temini amacıyla 01.08.2001 tarihinde … 5. İcra Müdürlüğünün 2001/3096 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, aynı gün davacılardan …’in dava dışı gelini …’in borçlu olduğu bu icra takip dosyası nedeni ile borcun tamamına kefil olmak istemesi üzerine icra emrinin kendisine tebliğ edildiğini, itiraz ve bekleme sürelerinden feragat etmesi üzerine …’in yönünden takibin kesinleştiğini ve Bafra ilçe merkezindeki … Mevkii 1108 ada 1 parselde kayıtlı arsa ve benzinlik üzerine haciz konulmasına muvafakat ettiğini, daha sonra davacılar ile dava dışı …’in teklifname ile müvekkili Bankaya müracat ederek benzinlik vasıflı taşınmazın dava dışı N.D’ye satılacağını bu satış nedeni ile toplam 390.000,00 TL alınacağını, bedelin 120.000,00TL’sinin peşin olacağını, geri kalan 122.727,300 TL tutarının 10 adet çekle, aynı miktardaki diğer tutarın ise 10 adet senetle ödeneceğini, bu taşınmazın satışından elde edilecek ilk peşinattan 100.000,00 TL’nin …’in gerçekleştirdiği zimmet eylemleri nedeni ile oluşan zarara karşılık olmak üzere Bankaya verileceğini, geri kalan çek ve senetleri ise hâlen incelenmekte ve tespit edilemeyen Esra Yiğit’in Bankaya verdiği zarar miktarının teminatı olarak Bankaya verileceğini taahhüt etmesi üzerine N.D. tarafından 9.000,00 TL’nin, R.D. tarafından 10.000,00TL’nin Bafra Şubesine tevdi edildiğini, yatırılan tutarların kayıt dışı tutulmasını önlemek amacı ile davacıların kanuni takip hesabı olan 17400200 kebirde açılan 6-000008-3 No.lu hesaba yatırıldığını, diğer çek ve senetlerin de tutanak karşılığında kayıt ve saklama altına alındığını, daha sonra taşınmaz ve benzinliğin satılmasını belirttikleri kişiler olan R.D. ve N.D’nin Bankaya 25.09.2001 tarihli dilekçe ile bahsi geçen taşınmazın satılamadığını, bu satış sebebi ile yatırdıkları 100.000,00 TL ile birlikte diğer çek ve senetlerin kendilerine iade edilmesini talep etmeleri üzerine Bankanın Bafra 2. Noterliğinin 27.09.2001 tarihli ve 9420 yevmiye No.lu ihtarname keşide ederek 31.08.2001 tarihli teklifname gereğince R.D. ve N.D. tarafından 03.09.2001 tarihinde tevdi edilen 100.000.00 TL’nin garyimenkul satışının hâlen yapılmamış olması nedeni ile iade edilmesinin istendiğini, satışa ilişkin tapu kayıtları ve belgelerin şubeye ibraz edilmesini, aksi takdirde paranın ilgili kişilere iade edileceğinin bildirildiğini, dava dışı taşınmazın R.D. ve N.D’ye devir edilmediğini, bu sebeplerle 07.09.2001 tarihinde Bankada saklanan çek ve senetlerin R.D. ve N.D’ye iade edildiğini, 02.10.2001 tarihinde davacıların satışın gerçekleştiğini gösterir herhangi bir belge ibraz etmemiş olmaları sebebi ile 100.000,00 TL’nin R.D. ve N.D’ye iade edildiğini, bahsi geçen ödemelerin ve çek ve senetlerin …’in borcuna karşılık olan yapılmış olan ödemeler olmadığını, teminat amacı ile tutulan miktarlar olduğunu, bu sebeplerle açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, aynı gerekçeler ile birlikte açılan menfi tespit davasının da haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.09.2015 tarihli ve 2013/1114 Esas, 2015/703 Karar sayılı kararı ile; her ne kadar taraflar arasındaki uyuşmazlığın temeli olan teminat bedelinin davacıların kendilerinin yatırdığı ve borçlu olmadıkları iddia edilmiş ise de, yatırılan bedelin teklifname gereğince yatırılan teminat olduğu, benzinliğin satışının gerçekleşmemesi sebebiyle teklifnamenin geçersiz hâle geldiği, sonuçsuz kalan bir teklifname için teminat yatırılmasının borcu sona erdiren bir işlem olamayacağı, Bankanın dava dışı kişilere iade yapmadan önce davacılara ihtarname gönderdiği, davacıların ihtarnameye itirazda bulunmadıkları, ardından Bankanın ödemede bulunduğu, yatırılan paranın borcu sona erdiren işlem olmadığının kabul edilmesi gerektiği, ayrıca davacıların alacak davasını 3 yıl, menfi tespit davasını 4 yıl geçtikten sonra açtıkları, mevcut paranın miktarı ve dönemin koşulları dikkate alındığında bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu itibarla davacıların davaların ispat edemediği gerekçesiyle asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.10.2022 tarihli ve 2022/12137 Esas, 2022/12419 Karar sayılı ilâmıyla; davacıların zimmete geçirilen ve davalının zararına sebep olan miktarı ödemiş olmaları nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi, davacılar tarafından fazla ödendiği iddia edilen miktar nedeniyle de değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı doğrultusunda davacıların zimmete geçirilen ve davalının zararına sebep olan miktarı ödemiş olmaları nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, 23.10.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davacılar tarafından 8.945,08 TL’nin fazladan yatırıldığı, davacı vekilinin 29.03.2023 tarihli dilekçesi ile ıslah talebinden feragat ettiği, dava dilekçesindeki talep ile bağlı kalınarak fazladan yatırılan toplam 5.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; 31.08.2001 tarihli teklifnamede açıkça anılan taşınmazın satışından dolayı tahsil edilecek tutarın derhal nakden ve defaten R.D. ve N.D. tarafından davalı Bankaya ödeneceğinin yer aldığını, bu teklifnamenin taraflarca onaylanarak imzalanması akabinde 03.09.2001 tarihinde 90.000,00 TL ve 10.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL tutarın davalı Bankaya yatırıldığını, R.D’nin dekont üzerindeki imzasının talimatındaki imzası ile uyumlu olduğunu, satışa ilişkin belge sunulmaması ve makul sürede davacılar tarafından itiraz edilmemesi akabinde bu tutarın iadesine muvafakat verdikleri kanatiyle 02.10.2001 tarihinde toplam 100.000,00 TL’nin N.D. ve R.D’ye iade edildiğini, 29.03.2002 tarihinde ise 100.000,00 TL R.D. ve N.D’ye iade edildikten yaklaşık 5 ay sonra davacı … tarafından 100.000,00 TL’lik borcun ödenmesine ilişkin teklifname sunulduğunu, bitmiş bir borç için ödeme teklifinde bulunulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bozma öncesi alınan bilirkişi heyet raporlarının iddia ve savunmalarını doğruladığını belirterek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacıların davalı bankaya borcu olup olmadığının tespiti noktasındadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.