Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2023/11430 E. 2023/16271 K. 30.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/11430
KARAR NO : 2023/16271
KARAR TARİHİ : 30.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2470 E., 2023/614 K.
KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü i
İLK DERECE MAHKEMESİ : … Anadolu 22. … Mahkemesi
SAYISI : 2017/346 E., 2019/382 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkete ait Rusya’daki inşaat şantiyesinde, üç dönem 14.05.2002-04.04.2006, 07.10.2008-08.08.2009 ve 02.05.2011-29.08.2013 tarihleri arasında ustabaşı sıvacı olarak çalıştığını, en son net 1.700,00 USD ücret aldığını, davalı Şirketin … bitimi nedeni ile … sözleşmesini feshettiğini, çıkış işlemlerinin tamamlanması ve yurda gönderilmesinin sağlanması için kendisine mahiyetini bilmediği çok sayıda evrak imzalatıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, … bayram ve genel tatil, hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin belirsiz alacak davasına konu olamayacağını, davacının sıvacı ustabaşı olarak davalı Şirkette 14.05.2002-03.02.2003, 17.04.2004-04.04.2006, 08.10.2008- 05.08.2009 ve 02.05.2011-29.08.2013 tarihleri arasında çalıştığını, birbirinden bağımsız bu çalışmaların ayrı ayrı sona ererek tasfiye olduğunu, davacının davalı Şirketi ibra ettiğini ve bir alacağının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işveren nezdinde toplam hizmet süresinin 6 yıl, 1 ay olduğu, … sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanmayacak şekilde sona erdiğine dair ispat yükü üzerinde olan davalı işveren tarafından dosyaya bu kapsamda delil ibraz edilmediği, dinlenen tanık beyanları ve emsal ücret araştırması cevaplarına göre davacının ücretinin net 1.700,00 USD olduğu, yıllık izin ücreti alacağına ilişkin davalı işveren tarafından yıllık izin formu sunulmadığı, davacının kıdemine bağlı olarak 90 gün izin hakkı bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarının davacının … bayram ve genel tatil, hafta tatili ile fazla çalışma iddiasını destekler nitelikte olduğu, fazla çalışmaya dair davalı tarafça ödenen miktarların mahsup edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; alacakların eksik hesaplandığını, brüt ücret belirlenirken …’deki kesintilerin dikkate alınması gerektiğini, davacının sabit aylık ücretinin net 1.700,00 USD olduğunu ve bordroların gerçeği yansıtmadığını, davacıya ücretin bir kısmının avans olarak verildiğini, uygun indirim yapılmasının hatalı olduğunu belirterek ve resen görülecek nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının hatalı olduğunu, davacının 24.07.2003-17.10.2003 tarihleri arasında davalı işyerinde çalışmadığını, çalışma dönemlerine ilişkin ibranameler bulunduğunu, bordrolardaki ücretin brüt olup net kabulü ile yeniden brütleştirme yapılmasının hatalı olduğunu, son saat ücretinin brüt 4,60 USD olduğunu, davacı tanıkları Z.A. ile M.G’nin işverene karşı davası olduğunu bu nedenle beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, beyanların da tahmini dayalı olduğunu, ücrete eklenen 200,00 USD’nin kabulünün de hatalı olduğunu, davacının yıllık izinlerini kullandığını, Temmuz 2013 bordrosu ile izne çıkış formunda izinlerin gösterildiğini, fazla çalışma ve tatil ücretlerinin de bordrolarda gösterilerek ödendiğini, hükmedilen faizlerin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 24.07.2003-07.10.2003 tarihleri arasında kalan 2 ay, 23 günlük sürede davalı işveren nezdinde çalıştığına yönelik somut delile rastlanmadığı, dosyada mevcut 2012 yılı ve 2013 yılına ait izne çıkış formları ile bordrolar ve davacının yurda giriş çıkış kayıtlarına göre toplam 40 günlük süre ile yıllık izin kullandığı, kıdem tazminatı dışındaki alacaklar için belirlenen faiz türünün hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilinin davalı nezdinde geçen 24.07.2003-07.10.2003 tarihleri arasındaki çalışmasının yurt dışı çıkış kayıtları ve tanık beyanları ile ispatlandığını, davacının yıllık ücretli izin alacağına ilişkin olarak kabul edilen yıllık izin hakkının hatalı olduğunu, bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla çalışma alacaklarının mahsup edilmesinin hatalı olduğunu, ücretin brütleştirmesinin isabetli olmadığını, faiz başlangıcının yerinde olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararın gerekçesiz olduğunu, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığını, davacının fasılalı olarak çalıştığı her bir dönemin tasfiye edildiğini ve davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağını, davacının kabul edilen giydirilmiş brüt ücretinin hatalı hesaplandığını, dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ile … bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatlanamadığını, yıllık ücretli izin alacağı bulunmadığını, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu alacakların ispatı ile hesaplanması ve hükmedilen faiz noktalarındadır.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 32, 41 ,44, 46, 47, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24 ve 27 nci maddeleri.

3. Dairemizin 23.01.2023 tarihli ve 2023/121 Esas, 2023/1189 Karar sayılı ilâmının fazla çalışmanın ispatına ilişkin ilgili kısmı şu şekildedir:
“…
5.Ücret bordrosundaki ücretin, davacının gerçek ücret miktarını yansıtmadığının anlaşılması hâlinde, bordroların imzalı ve imzasız oluşuna göre bir ayrım yapılması gerekmektedir. Bu hâlde imzalı bordroda yer alan fazla çalışma saati davacıyı bağlayacağından, davacı bordrodaki süreden daha fazla süre ile çalıştığını ancak yazılı bir delil ile ispat edebilir. Davacının imzalı bordrodaki süreden daha fazla çalıştığını yazılı delil ile ispat etmesi hâlinde, bordroda ödendiği belirtilen fazla çalışma ücreti davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanan alacaklardan mahsup edilir. İmzalı bordrodaki fazla çalışma süresinden daha fazla çalışma yapıldığının yazılı kayıtlar ile ispat edilememesi durumunda, bordrodaki fazla çalışma saati ile bağlı kalınarak değerlendirme yapılır. Yani bordrodaki fazla çalışma süresinin işçinin gerçek fazla çalışma süresini yansıttığı, ancak karşılığı olan ücretin gerçek fazla çalışma ücretini yansıtmadığı kabul edilir. Davacının bordrodaki fazla çalışma süresinin karşılığı olan fazla çalışma ücreti gerçek ücret miktarı üzerinden yeniden hesaplanır. Bu halde de bordrodaki tahakkuk miktarı hesaplanan alacaktan mahsup edilir
6.Ücret bordrosunun imzasız olması hâlinde ise davacının bordroda görünen fazla çalışma süresinden daha fazla çalıştığını tanık delili dâhil olmak üzere her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Bu durumda ispat edilen fazla çalışma ücretinin davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanması gerektiğinde tereddüt olmamalıdır. Ayrıca hesaplanan bu alacaklardan bordroda tahakkuk eden ve ödendiği banka kayıtları ile sabit olan miktarın mahsubu gerektiği de göz ardı edilmemelidir.
…”.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

4. Ücret bordrosundaki ücretin, davacının gerçek ücret miktarını yansıtmadığının anlaşılması hâlinde, bordroların imzalı ve imzasız oluşuna göre bir ayrım yapılması gerekmektedir. Bu hâlde imzalı bordroda yer alan fazla çalışma saati davacıyı bağlayacağından, davacı bordrodaki süreden daha fazla süre ile çalıştığını ancak yazılı bir delil ile ispat edebilir. Davacının imzalı bordrodaki süreden daha fazla çalıştığını yazılı delil ile ispat etmesi hâlinde, bordroda ödendiği belirtilen fazla çalışma ücreti davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanan alacaklardan mahsup edilir. İmzalı bordrodaki fazla çalışma süresinden daha fazla çalışma yapıldığının yazılı kayıtlar ile ispat edilememesi durumunda, bordrodaki fazla çalışma saati ile bağlı kalınarak değerlendirme yapılır. Yani bordrodaki fazla çalışma süresinin işçinin gerçek fazla çalışma süresini yansıttığı, ancak karşılığı olan ücretin gerçek fazla çalışma ücretini yansıtmadığı kabul edilir. Davacının bordrodaki fazla çalışma süresinin karşılığı olan fazla çalışma ücreti gerçek ücret miktarı üzerinden yeniden hesaplanır. Bu hâlde de bordrodaki tahakkuk miktarı hesaplanan alacaktan mahsup edilir.

5. Ücret bordrosundaki ücretin, davacının gerçek ücret miktarını yansıtmadığı ve bordronun imzasız olması hâlinde ise davacının bordroda görünen fazla çalışma süresinden daha fazla çalıştığını tanık delili dâhil olmak üzere her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Bu durumda ispat edilen fazla çalışma ücretinin davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanması gerektiğinde tereddüt olmamalıdır. İmzasız bordroda tahakkuk ettirilerek ve ödendiği banka kayıtları ile sabit olan miktarın mahsubu noktasında; işçinin ücreti tam olarak ödenmiş ise imzasız bordroda tahakkuk ettirilerek ve ödendiği banka kayıtları ile sabit olan miktar hesaplanan alacaklardan mahsup edilmelidir. Ancak bankaya ödenen miktar gerçek ücreti karşılamıyorsa bu durumda imzasız bordroda gösterilen tahakkuklar banka aracılığı ile ödense bile fazla çalışma alacağı ödemesi olarak sayılamayacağından hesaplanan alacaklardan mahsup edilmemelidir.

6. Dosya içeriğine göre tanık beyanlarına itibarla hafta tatili ve fazla çalışma alacağının; davacının bir hafta haftanın 4 günü 07.00-21.00 saatleri arası, 3 günü ise 07.00-19.00 saatleri arası, hafta tatili talebi ile ara dinlenme süresi gözetilerek haftada 26,5 saat; diğer hafta ise haftanın 4 günü 07.00-21.00 saatleri arası, 2 günü 07.00-19.00 saatleri arası, ara dinlenme süresi gözetilerek haftada 23 saat olmak üzere ortalama haftada 25 saat (26,5+23/2=25) fazla çalıştığı ve ayın 2 haftası hafta tatili kullandığı kabulü ile hesaplandığı anlaşılmaktadır.

7. Fazla çalışmanın ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunmadığından davacının fazla çalışmalarının davacı tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yok ise de davacı tanığı M.G’nin işyerindeki çalışmanın saat 07.00-19.00 saatleri arasında olduğu ve ancak yılın ortalama 2,5 aylık yoğun çalışılan döneminde haftanın 7 günü ve 4 gün saat 21.00’e kadar çalışıldığına dair beyanından; kabul edilenin aksine davacının tüm çalıştığı süre boyunca ayın 2 haftasında hafta tatilinde çalıştığı ve çalışmasının haftanın 4 günü saat 21.00’a kadar sürdüğü hususlarının tam olarak ispatlanamadığı anlaşılmıştır.

8. Yukarıda yapılan açıklamalara göre dava konusu fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının; yoğun çalışılan yılın 2,5 aylık döneminde; 1 hafta haftanın 4 günü 07.00-21.00, 2 günü 07.00-19.00 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme süresi ile haftada ortalama 26 saat, bir hafta haftanın 4 günü 07.00-21.00, 3 günü 07.00-19.00 saatleri arası hafta tatili talebi ile ara dinlenme süresi gözetilerek haftada 29 saat olmak üzere ortalama haftada 27,5 saat, yoğun çalışılmayan yılın 9,5 aylık döneminde ise; haftanın 6 günü 07.00-19.00 saatleri arası yasal ara dinlenme süresi kullanarak haftada 18 saat davacının fazla çalışma yaptığı, yoğun çalışılmayan dönemde davacının hafta tatili çalışmasını ispatlayamadığı, yoğun çalışılan dönemde ise ayda 2 hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

9. Yine davacının … bayram ve genel tatil, fazla çalışma ile hafta tatili alacaklarının hesabında; davalı tarafça dosyaya ibraz edilen bir kısım imzasız ücret bordrolarında tahakkuk ettirilen miktarlar, ücretin banka aracılığı ile ödendiğinden bahisle hesaplanan alacaklardan mahsup edilmiş ise de yukarıda yapılan açıklamalarda da işaret edildiği üzere ücret bordrosundaki ücretin, davacının gerçek ücret miktarını yansıtmadığı ve davacıya banka aracılığı ile yapılan ödemelerin gerçek ücretin altında kaldığı anlaşıldığından imzasız ücret bordrolarında tahakkuk ettirilen miktarların hesaplanan alacaklardan mahsup edilmesi de isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.