YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9901
KARAR NO : 2022/12054
KARAR TARİHİ : 12.10.2022
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 8. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait … Tersane Komutanlığı 38. … Fabrika Müdürlüğü işyerinde tesfiyeci-planlayıcı (vargel) iş ve meslek kolunda çalıştığını, müvekkilinin Türk … Sendikası üyesi olduğunu ve toplu iş sözleşmesinden yararlandığını, Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat Veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik’in (Yönetmelik) “Günde ancak 7,5 saat çalıştırılabilecek işler” başlıklı 4 üncü maddesinde “Gürültü düzeyi en yüksek maruziyet etkin değerini (8h=85 dB(A)) aşan işler” hükmünün yer aldığını, müvekkilinin çalıştığı fabrika ortamında Mart 2016 tarihinde gürültü ölçümlerinin yapıldığını ve ölçümlerde kişisel maruziyet değerinin egzost bölümünde 88,5 dB(A) değerinde, can salı bölümünde 87,69 dB(A) olarak ölçüldüğünü, müvekkilinin bu çıkan sonuçtan sonra 7,5 saat çalıştırılmayı ve buna bağlı haklarının ödenmesini talep ettiğini, ancak işyerinde yeniden ölçüm yapılacağının söylendiğini, ilk ölçümlerin ardından … Kuvvetleri Komutanlığına görüşlerinin sorulduğunu ve tekrar ölçüm yapılması gerektiği cevabının alındığını, Komutanlığın hukuki uyuşmazlıklara neden olunmaması için ikinci ölçüme kadar Yönetmelik ve toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini ifade ettiğini, ancak davalı işverenin bu emre karşılık ilk ölçümleri dikkate almayarak herhangi bir işlem yapmadığını, Mart 2016 tarihinden sonra herhangi bir iyileştirme yapılmadan çalışma planlarının hazırlandığını, çalışma planlarının vardiyalı çalışma şeklinde olduğunu, bu planların sadece Kasım 2016’da yapılan ikinci ölçümler sırasında uygulandığını, bunun nedeninin ise iş olmasına rağmen bir kısım tezgah ve makinelerin çalıştırılmayarak gürültü düzeyini düşürmeye yönelik olduğunu, nitekim bu ölçümlerde gürültü düzeyinin 85 dB(A)’nin altında çıktığını, ayrıca ölçümlerin ilk ölçümün aksine egzost postasında değil valf postasında yapıldığını, ölçüm esnasında cihaz bağlanan çalışanlara tezgahlarda çalıştırma yapılmadığını, kaldırma indirme işlemlerinin yaptırılmadığını ve kreynin çalıştırılmadığını, ölçüm sonrasında hazırlanan programın uygulatılmadığını, fabrikanın ne kadar onarım fabrikası olarak anılsa da üretim fabrikası değil bakım ve onarım kademesi olduğunu, müvekkilinin genel çalışma alanının fabrika içi değil gemilerin makine ve motor daireleri olduğunu, esas gürültü ölçümlerinin davacının çalışma saatinin çok büyük bir kısmını geçirdiği gemilerin makine dairelerinde ve çalışma sahalarında yapılmasının gerektiğini, ayrıca torna ve tesviye bölümünde ağır metallerle iş yapıldığını, davalının bu konu hakkında bir ölçüm yapmadığını, bu ağır metallere uzun süreli maruziyetin insan sağlığına önemli ölçüde zarar vereceğini, Yönetmelik’e göre günde 7,5 saat çalıştırılmasının zorunlu olduğunun, işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin 52 nci maddesinin “kısa çalışma primi” başlıklı (c) bendinde Yönetmelik kapsamında istihdam edilen işçilerin fiili çalışma sürelerine %14 kısa çalışma priminin ödeneceğinin belirtildiğini, yine toplu iş sözleşmesinde fazla çalışmaların %80 zamlı olarak ödeneceğinin hükme bağlandığını, günlük 7,5 saatten fazla çalışmaların fazla çalışma olarak nitelendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin 8,5 saat fazla çalıştırılmasından kaynaklı olarak günde yarım saat fazla çalışmalarının olduğunu iddia ederek müvekkilinin Yönetmelik kapsamında olduğunun tespiti ile fazla çalışma ücreti ve kısa çalışma prim alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, İdarece yapılan inceleme neticesinde yürürlükteki 26. Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesinin 25 inci Maddesi gereğince işyerlerinde normal çalışma süresinin Yönetmelik kapsamı dışındaki işler için günde 8,5 saat, haftada 5 gün ve 42,5 saat olduğunu, işçilere çalışmaları karşılığında haftada 45 saat üzerinden ücret ödendiğinin tespit edildiğini, işyerinde Mart 2016 tarihinde … Çevre Analiz Laboratuvan tarafından gürültü ölçümlerinin yapıldığını, ölçüm sonuçlarından sonra iyileştirme yapılması maksadıyla gürültü düzeyinin üstünde olan fabrikaların incelenerek gürültü çıkaran tezgahların aynı anda çalıştırılmayacak şekilde iş planlamasının yapıldığını, normal çalışmaların yanında gece vardiyalarının da konulduğunu, Eylül 2016 tarihinde ikinci ölçümlerin yapılması amacıyla tekrar çalışılmaya başlandığını, ölçüm sonuçlarının 10 Ocak 2017 tarihinde geldiğini, atölyeler arasında farklılıklar olduğunu, ilk ölçüm sonuçlarına göre gürültü seviyesinin sınır değerlerin altına düştüğünün tespit edildiğini, ikinci ölçüm sonucunda gürültü düzeyinin sınır değerinin üzerinde çıkan yerlerde işçilerin Mart 2017 tarihinden itibaren 7,5 saat çalıştırılmaya ve toplu iş sözleşmesinden doğan kısa çalışma primi ödemesi yapılmaya başlandığını, ayrıca geriye dönük olarak 525 işçiye kısa çalışma primlerinin ödendiğini, davacı taraf ölçüm metot ve usullerinin hukuka uygun ve adil olmadığını beyan etmişse de ilgili firmaların yeterlilik belgelerine sahip olup akreditasyon sertifikasına sahip oluğunu, hukuka aykırı ölçüm yapılmasının mümkün olmadığını, davacının haftalık çalışmasının 45 saati aşmadığını, işyerinin gemi inşa ve onarım konusunda faaliyet gösterdiğini, tüm bölümlerde metallerle temas mecburiyetinin olduğunu, ağır metallerin kullanıldığı fabrika ve atölyelerde gerekli ölçümlerin yaptırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının … Tersanesi Komutanlığının 38. … Fabrika Müdürlüğü işyerinde tasfiyeci -planlayıcı olarak görev yaptığı, … Çevre Analiz Laboratuvarı tarafından … Tersane Komutanlığında yapılan ölçümler sonucu düzenlenen 21.03.2016 tarihli Kişisel Gürültü Maruziyet Ölçüm Raporunda 38. … Fabrika Can Salı bölümündeki çalışmalar sırasında işçi üzerinde yapılan 5 günlük maruziyet ölçüm sonuçlarının 89,3- 88,6- 89,5- 82,7- 83,8 dB(A) olduğu, buna göre üç günün maruziyet değerinin üstünde, haftalık maruziyet olan 87,6 dB(A)’nın da yine maruziyet sınır değeri üzerinde olduğunun belirtildiği, 06.01.2017 tarihli 2A Laboratuvar Test Muayene Çevre Ölçüm Enerji Belgelendirme Müh.Hiz….ve Tic Ltd. Şti tarafından yapılan ölçüme göre davacının çalıştığı işte maruziyet sınır değeri üstünde gürültü olmadığından 06.01.2017 tarihine kadar olan dönem için yapılan 2. alternatif hesaplamaya göre davacının kısa çalışma primine ve fazla mesai ücreti alacağına hak kazandığı ve günde 7,5 saati aşmayacak şekilde çalıştırılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçirildiğini, gürültü düzeyinin azaltılması için gerekli önlemlerin alındığını, yapılan çalışmaların günde 7,5 saatlik çalışma kapsamına girmediğini, gürültü düzeyi sınır değerlerinin üzerinde olan işyerlerindeki personel için kısa çalışma primi ödendiğini, haftalık çalışma süresi 45 saati aşmadığı için fazla çalışma yapılmadığını, kısa çalışma primi yönünden dava ve ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğini, incelemenin eksik ve hatalı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile emsal dosyalar ile mevcut dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu edilen işin günde azami 7,5 saat çalışılması gereken işler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve İlk Derece Mahkemesi kabulünün yerinde olduğu, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat Veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik kapsamında bulunup bulunmadığı, fiilen 8,5 saat çalıştırılmasından dolayı fazla çalışma ücreti ve kısa çalışma primine hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.16.07.2013 tarih ve 28709 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedibuçuk Saat Veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik (Yönetmelik) hükümleri.
3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun ilgili hükümleri.
4. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının çalışma ortamında gürültü yönünde risk bulunduğu, fabrika dışı çalışma ortamını da (denizaltı bakım-onarım işleri) kapsayacak şekilde fiziksel, kimyasal maruziyet ölçümlerinin yapılması gerektiği, yapılacak ölçümler sonrası mevcut risklerin yeniden değerlendirilmesi gerektiği, solunum ve işitme yoluyla herhangi bir riskin olmadığının tespiti durumunda kısa çalışma priminin kesilmesi gerektiği, mevcut durumda davacının günde 7,5 saati aşmayacak şekilde çalıştırılması gerektiği belirtilmiş, hesap raporunda davacının toplu iş sözleşmesinin 52/c maddesi kapsamında kısa çalışma primine hak kazandığı değerlendirilerek birinci seçenekte dava tarihine kadar, ikinci seçenekte ise ikinci ölçümün yapıldığı 06.01.2017 tarihine kadar olmak üzere seçenekli olarak hesaplama yapılmıştır. Davacı ikinci seçenekte belirtilen hesaplamaya göre davasını ıslah ettiğinden arabuluculuk tarihinden sonraki hesaplamaların sonuç itibarıyla hükme esas alınmadığı anlaşılmakla bu husus bozma sebebi yapılmamıştır. Ancak Mahkemece kurulan tespit hükmünde dosya kapsamına göre ikinci ölçümlerin sonuçlarının hatalı ya da geçersiz olduğu yönünde bir tespit ve değerlendirme yapılmadığı, aksi durumun da davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından tespit hükmünün de 06.01.2017 tarihine kadar olan dönem ile sınırlı olarak kurulması gerektiğinin dikkate alınmaması hatalıdır.
3. Hüküm altına alınan kısa çalışma prim alacağı bakımından bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faize hükmedilmiş ise de kısa çalışma primi yönünden toplu iş sözleşmesinde bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca, işçi muaccel alacaklarını tek tek belirtmek kaydıyla ihtarname ile işvereni temerrüde düşürebilir. Söz konusu ihtarnamede alacak miktarlarının belirtilmesi gerekmez. Dava tarihinden önce yürütülen arabuluculuk süreci sonucunda anlaşma yapılamadığına dair düzenlenen son tutanak bu bağlamda değerlendirildiğinde dava konusu alacakların dava tarihinden önce arabuluculuk aracılığıyla talep edilmesi karşısında davalı işverenin arabuluculuk son tutanak tarihi itibarıyla temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir. Bu sonuç davalı işverenin usulüne uygun davet edilmesine rağmen arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı durumlarda da geçerlidir. Dolayısıyla Mahkemece kısa çalışma primi alacağına ilişkin arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine;
“1-Davacının günlük çalışma süresinin 06.01.2017 tarihine kadar olan dönemde 7,5 saat olması gerektiğinin TESPİTİNE ;
3- Taleple bağlı kalarak Brüt 6.027,57 TL kısa çalışma primi alacağının arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 14.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak en yüksek işletme kredi faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına,” bentlerinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.