Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/9448 E. 2023/8012 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9448
KARAR NO : 2023/8012
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının Cezayir’de bulunan şantiyesinde 17.07.2016-10.05.2017 tarihleri arasında mekanik işleri şefi olarak 2.500,00 USD aylık ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haklı sebep olmaksızın sona erdirildiğini ileri sürerek ihbar tazminatı, ödenmeyen ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal … ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirketin işçisi olmadığını, davacının taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığını ve somutlaştırılmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, davalının Cezayir’de bulunan şantiyesinde 17.07.2016-10.05.2017 tarihleri arasında çalıştığı, iş sözleşmesinin işverence haklı ya da geçerli nedenle feshedildiği hususunun ispat edilemediği, davacının ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal … ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazandığını ispatlamasına rağmen söz konusu çalışmaların karşılığının ödendiğinin işverence ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının davalı Şirket çalışanı olmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının çalışmasının Cezayir’de geçtiği dikkate alındığında yabancı hukukun uygulanması gerekirken Türk hukukunun uygulanmasının hatalı olduğunu, iş sözleşmesinin sona ermesine ilişkin belge olmadığı gibi davacı tanık beyanlarına göre davacının işten kendisinin ayrıldığı … olduğundan davacının ihbar tazminatına hak kazanamadığını, müvekkili Şirkete karşı dava açmış tanık beyanlarının hükme esas alınmaması gerektiğini, Mahkemece alacaklardan en az %50 oranında indirim yapılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflarca hukuk seçimi yapılmadığı, davalının ve davacının Türk tabiiyetinde olduğu, davacının ücret ödemelerinin Türk Bankası nezdindeki Türkiye’deki hesaba yapıldığı dikkate alındığında mutad işyerinden daha sıkı irtibatlı hukukun Türk hukuku olduğu anlaşıldığından 5718 sayılı Milletlerarası … Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Türk hukukunun uygulanmasının yerinde olduğu, yurt dışı giriş-çıkış kayıtları, tanık beyanları, ödeme kayıtları ve sair dosya bilgileri birlikte değerlendirildiğinde davalı Şirkete yöneltilen husumette hata bulunmadığı, Mahkemece dosya kapsamıyla uyumlu tanık beyanları esas alınarak değerlendirme ve hesaplama yapıldığı, feshe ilişkin davacı taraf iddiasının aksinin … olmadığı, hükmolunan alacakların zamanaşımına uğramadığı, indirim oranının yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; husumet, davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal … ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ile bu alacaklara uygulanan indirim oranı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 … maddesi.

2. 5718 sayılı Kanun’un 24 ve 27 nci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci fıkrası, 17, 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri ile aynı Kanun’un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun (1475 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 5718 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Taraflar arasında davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

4. İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesinin haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 24 ve 25 … maddelerinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 4857 sayılı Kanun’un 17 nci maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması hâlinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedenine rağmen işçi ya da işverenin 4857 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri hâlinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.

5. İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin 1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi sebeplerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.

6. Somut olayda davacı tarafça iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği iddia edilmiştir. Davalı tarafından ise davacının davalı Şirket nezdinde çalışmadığı gibi Şirket tarafından da işten çıkartılmadığı, eğer davacı yerel Cezayir Şirketlerinden birinde çalışmış ise, bu şirketlerin işinin bitmesi veya sözleşmesinin sonlandırılması ile iş sözleşmesinin sona erebileceği savunulmuştur. Dosyada feshe ilişkin belge bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince davacının ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince de konuya ilişkin istinaf başvurusu, esastan reddedilmiştir.

7. Ne var ki davacı tanıklarından bir tanesi davacıdan önce işten çıktığını beyan etmiş olup bilgisi görgüye dayalı değildir. Diğer davacı tanığı B.S.D. ise; ücretlerini alamadıkları için bir ay grev yaptıklarını, sonrasında Türkiye’ye dönmek zorunda kaldıklarını beyan etmiştir. Davalı tanığı O.İ’nin ise iş sözleşmesinin sona erme şekline dair bir bilgisi bulunmamaktadır. Tanık anlatımları ve dosya kapsamına göre, iş sözleşmesinin davacı tarafça eylemli şekilde feshedildiği anlaşıldığından davacının ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.