YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9337
KARAR NO : 2022/9921
KARAR TARİHİ : 20.09.2022
MAHKEMESİ :… Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, DaireceSamsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak çalışmaya başladığı tarihten itibaren Yol … Sendikası üyesi olduğunu, 2001 yılına kadar geçici mevsimlik işçi statüsünde çalıştırıldığını, daha aynı işyerinde bu kez kadrolu işçi statüsüne geçirildiğini, ancak kadrolu işçi statüsüne alındığında geçici mevsimlik işçilikte geçen süreleri kıdem hesabında dikkate alınmadığı için derece ve kademesinin hatalı tespit edildiğini, bu nedenle davalının düşük derece ve kademe üzerinden eksik ücret ödediğini belirterek davacının kadroya geçişi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğunun tespiti ile derece ve kademelerinin doğru olarak belirlenmesine ve buna bağlı olarak ücret farkı, yıpranma prim farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, mevsimlik çalışmalarda … sözleşmesinin 9 aylık bir süre için yapıldığını ve bu süreden sonra sözleşmenin sona erdiğini, davacının kadroya geçirilirken dava açmayacağı konusunda taahhütte bulunduğunu, yürürlükte olan toplu … sözleşmesi hükümleri gereğince intibak işlemleri yapılan davacıya 24.10.2013 tarihinde intibak ödemesi yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.12.2019 tarihli ve 2018/167 Esas, 2019/339 Karar sayılı kararıyla davanın kabulü ile davacının intibak işleminin yanlış olduğunun ve davacının 04.12.2018 tarihinde 16. derecenin 29. kademesinde olması gerektiğinin tespitine karar verilerek bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen yevmiye ücreti fark alacağı, yıpranma prim ücret alacağı, yasal ve akdi ilave tediye fark alacakları hüküm altına alınmıştır.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
… Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 16.02.2021 tarihli 2020/272 Esas, 2021/432 Karar sayılı kararıyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 17.05.2021 tarihli ve 2021/4774 Esas, 2021/9003 Karar sayılı kararı ile;
“…
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplama, 24.10.2013 tarihinde davalı tarafça yapılan ödemenin zamanaşımı süresini kestiği belirtilerek 24.10.2008 ile 04.12.2018 tarihi arasındaki süre için yapılmıştır. Ancak zamanaşımı süresinin kesildiği tarih olan 24.10.2013 tarihinden itibaren işçilik alacaklarına uygulanması gereken beş yıllık zamanaşımı süresinin 24.10.2018 tarihi itibariyle dolacağı dikkate alındığında dava tarihi olan 04.12.2018 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşılmaktadır. Bu halde davacının sadece dava tarihinden geriye doğru beş yıllık alacağını talep edebileceğinin gözden kaçırılması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
…” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile beş yıllık zamanaşımı süresinin 23.08.2018 tarihi itibarıyla dolacağı gözetilerek zamanaşımının bozma ilâmında belirtilen şekilde değerlendirilmesi sonucunda, dava tarihi olan 11.12.2018 tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin geçtiğinin kabulü ile yeniden yapılan hesaplanmaya göre aldırılan 25.12.2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince kanuni süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; temyize konu edilen ilk kararın 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen kesinlik sınırı kapsamında kaldığı için davalının ilk hükme karşı yaptığı temyiz başvurusunun kabul edilmemesi gerektiğini, … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/272 Esas, 2021/432 Karar sayılı ilâmının, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar yönünden hukuka uygun olmakla birlikte kararın aynı zamanda kesin nitelikte olduğu için işin esasına girilerek bozma kararı verilemeyeceğini, talepleri doğrultusunda tüm süre üzerinden hesaplamaya göre verilen ilk karar usul ve yasaya uygun iken zamanaşımı hususunda yukarıda belirtilen düzenleme dikkate alınmadan Yargıtayca verilen bozma kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Ödenemeyen giderler ve bütçelendirilmiş borçlar” başlıklı 34 üncü maddesinde “İlgili olduğu malî yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde alacaklıları tarafından geçerli bir mazerete dayanmaksızın, yazılı talep edilmediğinden veya belgeleri verilmediğinden dolayı ödenemeyen borçlar zamanaşımına uğrayarak kamu idareleri lehine düşer.” hükmünün bulunduğunu, anılan Kanun’un kapsamının 2 nci maddede “Bu Kanun, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin malî yönetim ve kontrolünü kapsar.” şeklinde belirtildiğini ve davalı … Belediyesinin de Anayasa’nın 127 nci maddesine göre mahalli idarelerden olduğunu, bu itibarla davacı işçinin davalı İdareden hak etmiş olduğu bir intibak ödemesini, ilgili olduğu mali yılı izleyen 5 yılın sonuna kadar yazılı olarak istemesi hâlinde bu ödemenin zamanaşımına uğramamış olacağını, eldeki bu dava ile birlikte gerek Mahkeme nezdinde gerekse diğer … mahkemelerinde aynı tarihte seri şekilde, aynı dönemde çalışan, aynı tarihte ödemelerini alan müvekkiller adına davalı Belediyeye karşı birden fazla dava ikame edildiğini ve davanın kabulüne dair verilen kararların bu şekilde kesinleştiğini, birbiriyle aynı nitelikte olan, aynı zamanda açılan ve Yargıtayın denetiminden geçip onanarak kesinleşen kararlar göz önüne alındığında davadaki haklılığını ortaya koyan Yargıtay kararları ile eldeki davada Yargıtayın aynı dairesi tarafından verilen bozma kararının çelişmekte olduğunu, Yargıtay dairelerinin aynı konuda çelişkili kararlar vermesi ve bu çelişkilerin giderilmemesinin Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının açıkça ihlali niteliğinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; devir tarihinden itibaren 2 yıldan fazla bir süre geçmiş olduğundan müvekkili Kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, davacıya zaten mülga edilen Kurumca intibak ödemesi yapılmış olduğu için davacının intibak alacağı bulunmadığını, ücret ödeme bordroları dikkate alınmadan hesaplama yapıldığını, zira davacı işçinin ücret bordroları incelendiğinde intibak alacağını tahsil etmiş olduğunun anlaşılacağını, intibak istemine yönelik alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, intibak ödemesinin yapıldığı tarihten 5 yıl sonrası dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapılacağını, aksi takdirde zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini, bilirkişinin hatalı ve yetersiz tespitleri neticesinde zamanaşımına uğramış alacakları da kapsayacak şekilde yapmış olduğu hesaplamaların hiçbir hukuki ve teknik değeri bulunmadığını, 22.10.2000 tarihinde …-… ile Hükümet arasında yapılan protokolle Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Genel Müdürlüğü ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde belirli süreli … sözleşmesiyle (geçici veya mevsimlik işçi pozisyonlarında) istihdam edilmiş veya 26 Ekim 2000 tarihi itibarıyla çalışanların; uzun süredir bu kurumlarda çalışmış olmaları ve … deneyimleri dikkate alınarak 02.02.2001 tarihinden itibaren sürekli işçi kadrolarına intibak ettirilmesinin öngörüldüğünü, davacı işçinin de, …-… ve Hükümet arasında yapılan protokol kapsamında sürekli işçi kadrosuna atanmış olduğunu, protokolde geçici işçilerin mevcut ücretleri üzerinden sürekli işçi kadrolarına geçirileceklerinin ve bu işlemin işçinin isteğine bağlı olduğunun açıkça belirtildiğini, davacı işçinin de bu şartlar altında sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olduğunu, sürekli işçi kadrosuna geçirilme koşullarını bildiği ve yapıları işlem rızası çerçevesinde yapıldığı hâlde, on yıldan fazla bir süre geçtikten sonra, protokol hükümlerini göz önünde bulundurmadan fark ücret isteğinde bulunmasının dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını ileri sürerek kararın müvekkili lehine bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının derece kademe intibakından kaynaklı fark ücret alacaklarının bulunup bulunmadığı ve bu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusundadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı … Kanunu’nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.