Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/8668 E. 2022/13984 K. 01.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8668
KARAR NO : 2022/13984
KARAR TARİHİ : 01.11.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bartın 1. Asliye Hukuk (…) Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 15.02.2019 tarihli ve 2016/294 Esas, 2019/55 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ve 2019/1576 Esas, 2021/245 Karar sayılı kararı ile hükmün ortadan kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 22.01.1997 tarihinde davalı Şirketle aralarında organik bağ bulunan … Kollektif Şirketinde çalışmaya başladığını, davalı nezdindeki çalışmasının kesintisiz olduğunu, en son şube yöneticisi olarak çalıştığını, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim günü şartını sağladığından … sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, davalıya ait işyerinde fazla çalışma yaptığı, aynı şekilde resmî ve ulusal tatillerde çalışmaya devam ettiğini ancak bu çalışmaları karşılığı olan ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanmadığını … sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta sonu çalışma ücreti, ulusal … ve genel tatil çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu yıllık izin ücreti, fazla çalışma, ulusal ve resmî tatil ücreti, hafta sonu alacağı ücreti alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkili Şirketin müşterilerinde kendi kredi kartını kullanarak taksitlendirme yaptığını, elden aldığı nakit tahsilatları ise uhdesine geçirip müvekkiline teslim etmeyerek haksız kazanç sağladığı gibi müvekkilinin nakit sıkıntısı çekmesine sebebiyet verdiğinden davalıyı yüklü miktarda zarara uğrattığını, davacının yazılı savunmasında söz konusu eylemlerini ikrar ettiğini, kesintisiz çalışma iddasının gerçeği yansıtmadığını ve dava dışı … Kollektif Şirketi ile müvekkili Şirket arasında organik bağ olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı … ve … Şirketleri arasında organik bağ olduğu, davacı tarafından … sözleşmesinin 22…..2016 tebliğ tarihli ihtarla, davalı tarafından ise 21…..2016 tebliğ tarihli ihtar ile sona erdirildiği, davacı tarafça emeklilik talebiyle … sözleşmesinin sona erdirilme talebini içerir ihtarın tebliğinden önce 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendi uyarınca … sözleşmesinin işverence feshedildiği, … sözleşmesinin davalı işverence haklı olarak feshedildiğinin kabulünün dosya içeriğine ve delillere daha uygun düşeceği, davacının ihtarnamesinin davalıya ulaştığı tarihten bir gün önce sözleşmenin sona erdirildiği, bu nedenle davacının ihtarının ulaştığı tarihte taraflar arasında devam eden bir … sözleşmesi bulunmadığı, davalı tarafından yapılan derhal fesih sebebiyle davacının kıdem tazminatı talebinin reddinin gerektiği, davacının fazla çalışma yaptığı, hafta tatillerinde, ulusal … ve genel tatil günlerinde çalıştığı yönündeki iddianın ise sübut bulmadığı gerekçesiyle bu yöndeki alacak taleplerinin de reddine karar verildikten sonra, Mahkeme huzurunda isticvap edilen davacı beyanından ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacının yıllık izinlerini kullanmadığı ve karşılığı ücretinin de ödenmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle yıllık izin ücreti alacağının tahsiline karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvurusu dilekçesinde; davalı işverenin davacı hakkında Bartın Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan inceleme sonucunda davalı Şirketin herhangi bir zarar uğramadığının ortaya çıktığını, emeklilik nedeniyle … sözleşmesini fesheden davacının ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle de … sözleşmesini feshetme … bulunduğunu ve kıdem tazminatına hak kazandığını, davacının fazla çalışma yaptığı, hafta sonu ile ulusal … ve genel tatil günlerinde çalıştığının tanık beyanları ile ispatlandığı, Mahkemenin konuya ilişkin ret gerekçesinin dosya kapsamına uygun olmadığını, yıllık izin ücreti alacağının tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini … sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının yıllık izinlerini kullandığının sundukları 07.11.2015 tarihli izin belgesi ile … olduğunu, … Kollektif Şirketinde geçen hizmet süresinden sorumlu olmadıklarını, zira bu Şirketle davalı Şirket arasında organik bağ bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini … sürerek kararın müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…6.3-Yukarıdaki beyan ve açıklamalara göre, davalı işverenin davacının feshe konu eyleminden 2015 yılı Mayıs ayında (sorgulama tutanağına ve davacının beyanına göre 10/05/2016 tarihinde) haberdar olmuş olup; fesih bildirimi ise 17/…/2016 tarihinde keşide edilmiştir. Buna göre davalı işveren, 4857 sayılı … Kanunu’nun 26. Maddesine göre haklı nedenle fesih yetkisini 6 … günlük hak düşürücü sürede kullanmamıştır. Davacının kollukta vermiş olduğu, sözleşmenin kendisince 15/…/2016 tarihli bildirim ile feshedildikten ve bunun işverene ertesi gün sözlü olarak bildirildikten sonra sözleşmesinin feshedildiğini ve hakkında suç duyurusunda bulunulduğuna yönelik beyanlarının, davacının işten ayrılmak istediği ve kendi isteği ile işten ayrıldığına ilişkin, davalı şirket sahibinin (ortak ve yetkilisi) ve davalı tanık beyanları ile desteklenmiş olması karşısında; sözleşmenin davacı tarafça kendi bildirimi ile feshedildiği ve bunu ertesi gün 16/…/2016 tarihinde işverene bildirmek suretiyle fesih iradesini karşı tarafa ulaştırıldığı; davalının feshinin bundan sonra gerçekleştirilmiş olduğundan hüküm ifade etmediği kanaatine varılmıştır. Keza, sürecin tarihsel sıralaması da davacının iddiasını desteklemektedir. Zira, yapıldığı belirtilen araştırmalar sonucunda davacının sözleşmesinin feshi gerektiğine ilişkin tutanağın, davacının feshi işverene bildirdiğini beyan ettiği 16/…/2016 tarihinde düzenlenmiş ve fesih bildirimi de ertesi gün düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin önce davacı tarafından feshedildiği … görülmüştür. Davacının yaş dışında emeklilik şartlarını taşıdığı Sosyal Güvenlik Kurumu yazısı ile de … olduğundan, 1475 Sayılı … Kanunun yürürlükte bulunan 14. Maddesi uyarınca davacı kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Ayrıca; işveren süresinde haklı fesih yetkisini kullanmadığı için davacının, işverenin haklı fesih yetkisini akamete uğratmak için için sözleşmeyi feshettiğinden bahsedilemez. Bir an için aksi düşünülse ve davacının değil de davalının fesih bildirimine üstünlük tanınsa dahi; davalı taraf, haklı fesih yetkisini 4857 sayılı … Kanunu’nun 26. maddesindeki hak düşürücü sürede kullanmadığı için feshin yine haklı olmadığı ve davacının kıdem tazminatına hak kazandığı sonucuna ulaşılacaktır. Ayrıca, davalı tarafça bu konuda sözleşmenin feshinin talep edildiğine ilişkin 16/…/2016 tarihli tutanakta, bu konuda araştırma yapıldığı ve 1.200 müşteri ile görüşüldüğü yazılı ise de işverenin davacının ilk beyanının alındığı 30/04/2016, hatta ayrıntılı beyanının alındığı 10/05/2016 tarihinden sonra bu konuda bir aydan fazla süre araştırma yapıldığına ilişkin bir liste dışında soruşturma raporu, ifade tutanağı vb. delil sunulmamıştır. Buna göre işveren fesih yetkisini süresinde kullanmamıştır. Dolayısıyla, dairemizce de kabul edilen hizmet süresine ve ücrete göre hesaplama içeren ve miktar itibariyle itiraz edilmeyen bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalı bulunmuştur. Yeniden kurulan hükümde; davanın kabulüne karar verilmiştir…” gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi uyarınca kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kıdem tazminatı alacağı talebinin kabulü ile yıllık izin ücreti alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili gerektiğine dair davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle … sözleşmesinin yasal süresi içinde haklı nedenle feshedildiğini, müvekkili Şirket tarafından yapılan incelemelerde, davacının 17.02.2014 tarihi ve sonrasında davalının ticaret yaptığı ve mal sattığı müşterilerinden nakit tahsilat yaptığını, aldığı nakit karşılıkları uhdesine geçirip müşteriler adına olan ödemeleri kendi kredi kartını kullanarak yaptığını ve bu surette gerek anlaşmalı bankaların sağladığı taksit imkanlarını kullanarak tasitlendirme yapıp gerekse yüklü miktardan dolayı bonus puan karşılığı para kazanarak haksız kazanç elde etmiş olduğunu, bu işlemler neticesinde nakit darlığına düşen ve spot kredi kullanmak zorunda kalan müvekkilinin faiz ödeyerek zarara uğradığını, davacının söz konusu zararlandırıcı eylemlerini ikrar ettiğini, müvekkili Şirketin bu süreçte olayı incelemeye aldığını ve bütün bayilerine ulaşarak müşterilerle görüşüp mutabakat yapıp olayı soruşturduğunu, yapılan bu soruşturma neticesinde 16…..2016 tarihinde davacının … sözleşmesini haklı nedenlerle feshetme kararı alınarak 17…..2016 tarihli noter ihtarı ile … sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, fesih işleminin yasal süresi içinde gerçekleştirildiğini, davacının imzaladığı belgedeki bakiye izin süresi 8 gün olmasına rağmen bu husus göz ardı edilerek yıllık izin ücreti alacağının hatalı hesaplandığını, hizmet süresinin hesabında da hata yapıldığını beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, … sözleşmesinin feshi, işverence feshin hakkının hak düşürücü süre içinde kullanılıp kullanılmadığı, kıdem tazminatının ispatı, yıllık izin ücreti hesabı ve çalışma süresinin tespiti konularındadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde … sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.